Dünya gazetesinde yayınlanan habere göre; Türkiye’nin yüksek teknolojili üretim ve ihracat karnesinde performans görünümü kötüleşiyor. DÜNYA’nın dış ticaret istatistiklerinden derlediği verilere göre, 2000 yılında yüzde 6,7 seviyesinde bulunan yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı, uzun süreli düşüş seyriyle yüzde 3-4 düzeyine kadar geriledi. Söz konusu oran, bu yılın ilk 7 ayında ise yüzde 2,7’ye indi. Ocak-Temmuz’da imalat sanayi ihracatındaki değer bazlı artış yüzde 19,1 olarak hesaplanırken, yüksek teknolojili ürünlerdeki artış ise yüzde 11,5’te kaldı. Hem ekonomi yönetimi hem de iş dünyası örgütleri sanayinin yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili sektörlere dönüşüm ihtiyacını her platformda dile getirse de veriler Türkiye’nin düşük ve orta düşük teknoloji furyasından henüz vazgeçemediğini ortaya koyuyor. TÜİK’in teknoloji yoğunluğunu ilk defa paylaşmaya başladığı 2013 yılından bu yana yüzde 3 seviyesinde gerçekleşen yüksek teknolojili ürünlerin ihracatı, bu yıl yüzde 3’ün de altında seyrediyor. Yine İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı Türkiye’nin 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu (BSK)2021 çalışması da yaratılan katma değerde en yüksek payın düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerden geldiğini gözleri önüne seriyor.