Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin, 2016 yılı ekonomik büyümesi üzerine değerlendirmeleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bu sabah yayınlanan verilere göre ülkemiz 2016 yılının dördüncü çeyreğinde %3,5 oranında büyümüştür.
Yılın üçüncü çeyreğindeki %1,3'lük daralma performansının ardından son çeyrekte gerçekleşmesi neticesinde ülkemiz, 2016'nın tamamında %2,9 oranında büyümeyi başarmıştır.
Bu haliyle Türkiye, dünyanın en büyük 17'nci ve Avrupa'nın da en büyük 6'ncı ekonomisi konumundadır.
Türkiye'nin bu başarısı; hiçbir surette taviz vermediğimiz reform politikalarımızla, titizlikle takip ettiğimiz makroekonomik disiplinimizle ve dünyanın dört bir yanında iş yapmaktan kaçınmayan yürekli ihracatçılarımızın, sanayicilerimizin ve girişimcilerimizin imzasıyla tescillenmiştir.
2016 yılında 19 AB Üyesi Ülkeden Daha Hızlı Büyüdük 2016'nın son çeyreğinde %3,5 düzeyinde bir büyüme oranı elde eden Türkiye, birçok gelişmiş ülke ortalamasını geride bırakan bir performans ortaya koymuştur.
Ülkemiz 2016'nın son çeyreği itibariyle, resmi olarak verisi açıklanmış olan Avrupa Birliği üyelerinden 23 tanesinden daha hızlı büyümeyi başarmıştır.
Ülkemiz adı geçen dönemde hem Avrupa Birliği ortalamasının (%1,5) hem de Avro Bölgesi ortalamasının (%1,3) üzerinde büyümüştür. Benzer şekilde ekonomimiz G20 ülkeleri (%3,1) ile OECD ortalamasının (%1,7) oldukça üzerinde bir performans ortaya koymuştur.
2016 yılındaki ekonomik büyüme performansımız, birçok gelişmiş ülke grubu ortalamasının da oldukça üzerindedir. AB ülkelerinin de 19'undan daha hızlı senelik büyüme oranı ortaya koyduk.
Henüz tüm ülkelerin rakamları kesinleşmemekle birlikte, öncül veriler ışığında ülkemiz, G20 ülkeleri arasında da mukayeseli olarak güçlü bir büyüme oranı yakalamış konumdadır. 2016'nın tamamı itibariyle ülkemiz, en hızlı büyüyen dördüncü G20 ülkesidir.
Yılın tamamında ABD (%1,6), Japonya (%0,5), İngiltere (%1,8), Güney Kore (%2,7) vve Meksika (%2,1) gibi G20 ülkelerinden iyi bir performans sergilemeye muvaffak olduk.
Büyümenin İtici Gücü Harcamalar Kalemi Olmuştur
2016 yılındaki büyümemizin temel itici gücü iç talep olmuştur. Yılın tümü itibariyle hane halklarının tüketim harcamalarının %2,3 oranında, devletin harcamalarının da %7,3 düzeyinde artış kaydettiğini gördük.
Bu gelişim doğrultusunda yılın tümünde iç talep, 3,27 puan ile büyümeye en fazla katkı sağlayan kalem oldu.
Dönemsel gelişmeler ve jeopolitik risklerin de etkisi sonucu yılın tamamı itibariyle mal ve hizmet ihracatı kaleminin de %2'lik bir azalış kaydettiği dikkatimizi çekiyor. Net ihracatın büyümeye katkısı yılın tümü itibariyle -1,35 puan olarak gerçekleşti. Bu noktada bilhassa geçen yıl hizmet ihracatımızdaki zayıf görünüm belirleyici oldu.
Ancak son çeyrekte net ihracatın büyüme verdiği negatif katkının -0,24 puan gibi düşük bir seviyede gerçekleşmesi, hatta mal ve hizmet ihracatının yine son çeyrek itibariyle 0,49 puan pozitif katkı sunması, üllkemizin net ihracata dayalı büyüme yapısını 2017 yılında kuvvetlendirme noktasında bizlere umut vermiştir. Zira ihracatımızda 2016'nın son 2 ayında başlayıp bu yıl da belirgin bir şekilde devam eden toparlanma bunun en güçlü destekleyicisidir.
Net ihracata ve yatırımlara dayalı bir büyüme patikasına müstesna bir önem atfettiğimizi her zaman yineliyoruz. Zira bu surette istihdam ve refah yaratan bir büyüme üzerinde yükseliyor olabileceğiz.
Hâlihazırda Türkiye ekonomisi büyürken, aynı zamanda vatandaşlarına da istihdam olanakları yaratıyor. 2016'nın tamamında ekonomimizde tam 584 bin vatandaşımıza ilave istihdam sağladık.
Yılın geri kalanında da ekonomimizi büyütürken daha fazla vatandaşımıza iş imkânı doğurmaya devam edecek.
2016 Yılı Birçok Anlamda Türbülanslı Bir Dönem Oldu
2016 yılı, aradan geçen 8 seneye rağmen küresel krizin yaralarının halen sarılamadığı, ticaret ve yatırım hareketlerinin oldukça durgun seyrettiği bir dönem oldu. Birçok gelişmiş ve gelişme yolundaki ülke, ekonomissini büyütmek bir yana, resesyon tehdidinden kurtarmak için alışılmışın dışında politikalara başvuracak kadar güç durumda kaldı.
Konjonktürel olarak ele alacak olursak, en büyük ticaret ve yatırım ortaklarımızdaki ekonomik aktivite seviyesinin "ılımlı" olmanın ötesine geçemediğini gördük. Avrupa Birliği'nin büyüme görünümündeki belirsizlikler, Brexit ve buna benzer siyasi olumsuzluklarla birleşerek negatif bir unsur oluşturdu. Komşularımızdaki ve genel olarak yakın coğrafyamızdaki siyasi gerginlikler ve her geçen gün daha da şiddetlenen çatışma hali, ülkemizin bu bölgelerle olan ekonomik etkileşimini de doğrudan etkiledi.
Tüm bunların yanında Türkiye olarak, hem demokrasimizin hem de ekonomik altyapımızın çok sert bir testten alnının akıyla geçtiği 15 Temmuz 2016 gecesi ihanetini yaşadık.
15 Temmuz gecesinde tüm dünya; ekonomimizdeki reform yapma kapasitemizin daha da güçlendiğini, ekonomik altyapımızın ne kadar sarsılmaz inşa edildiğini gördüler.
Dolayısıyla hem 2016'nın son çeyreğindde, hem de yılın genelinde elde ettiğimiz büyüme oranlarının, böylesine olağan dışı şartların vuku bulduğu bir dönemde kaydedildiği unutulmamalıdır.
Sürdürülebilir Büyüme Modeli İçin Temel Aracımız Yapısal Reformlarımızdır Yine bugün açıklanan verilere göre 2017 yılı ilk 2 ayında ihracatımızın %6,7 artarak 23,4 milyar dolar olduğunu gördük.
Bu gerçekleşme sonucunda ihracatımız 2017 yılının sonunda ulaşmayı hedeflediğimiz 153,3 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak için bizleri yüreklendirdi.
2016 yılı genelinde sergilediğimiz büyüme ve bu yılın ilk iki ayındaki ihracat performansımız, her türlü risk unsuruna rağmen ekonomimizin büyük bir direnç gösterebilme kapasitesine sahip olduğunu işaret etmektedir. Bu dirençli yapı da, bilhassa Hükümet olarak her alanda ortaya koyduğumuz yapısal reformların ve disiplinli makro politikaların doğrudan bir yansımasıdır.
Hükümet olarak siyasi ve ekonomik istikrarın tesisiyle, almış olduğumuz ekonomik tedbirlerle, halen hayata geçirmeye devam ettiğimmiz reform uygulamalarımızla büyüme oranlarımızın %5'ler düzeyine kalıcı olarak çıkacağını, ayrıcı hâlihazırda ihracattaki yükseliş ivmesinin 2017'nin tümüne yayılacağına inanıyoruz.
Türkiye'nin büyümesini daha sürdürülebilir ve daha kapsayıcı kılmak için, atacağımız her adımı verimlilik artışı sağlama felsefesiyle atacağız. Bu sayede ülkemizin bir önceki günden daha fazla üretim yapmasını, bu üretimi de daima yenilikçi araçlarla gerçekleştirilebilmesinin önünü açacağız.
2016 yılı boyunca ihracatçı sayımızı artırmak, mevcut ihracatçılarımızı daha kurumsal hale getirmek, küresel pazarlarda markalaşmayı ve tasarımı desteklemek amacıyla Ekonomi Bakanlığı olarak mevcut destek unsurlarımızı günlendirdik.
Bunlarla da yetinmedik, ihracatçıya yeşil pasaport verilmesi gibi, e-ticaret sitelerine toplu üyelik gibi, Eximbank aracılığıyla daha uygun finansman koşullarının sağlanması gibi ses getirecek yeni düzenlemeler yaptık.
Yine 2016 içerisinde, yatırım projesinin niteliklerini ve ihtiyaçlarını ttemel alan ve destekler açısından çeşitlilik arz eden, yani tam anlamıyla vizyoner ve esnek bir sistem olan Proje Bazlı Teşvik Sistemini uygulamaya koyduk.
Bugüne kadar reformcu kimliğiyle iftihar eden Hükümetimiz, verimlilik artışı ve daha yaygın bir inovasyon kültürü tesis edecek reform politikalarıyla, sürdürülebilir bir büyüme patikasına ve ihracat artışına kalıcı olarak yerleşebilmemizin önünü açacaktır.
Temel politikamız, cari açık üretmeyen bir büyüme modeli oturtmak olacak. Bunu yaparken de ihracatımızı daha fazla pazara daha yenilikçi ürünlerle girerek artıracak, dış kaynak bağımlılığımızı azaltacağız.