Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 2023 yılı değerlendirmesini ve 2024 yılı beklentilerini içeren raporu görüntülü basın açıklamasında değerlendirdi.
2024 yılı beklentileri
“Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü göz önüne alınarak artırılmalıdır.
Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın en az yüzde 1’i oranında olmalıdır.
Destekler ürün ekiminden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir.
2023 yılına sulama maliyetlerinin azaltılması amacıyla çıkarılan Tarımsal Sulama Amaçlı Su Kullanım Hizmet bedelinin yüzde 50 oranında desteklenmesi Kararı 2024 yılı içinde devam ettirilmelidir.
2018-2023 dönemleri arasında bazı illerimizde Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik Tüketim Bedelinin Desteklenmesi yapıldı ve bu destekleme 2024 yılı itibariyle sona erdi. Tarımsal üretimde kalite ve verimliliği artırmak için Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik Tüketim Bedellerinde Desteklemeler tüm illerde devam ettirilmelidir.
Tarımdan kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler getirilmelidir.
Bazı ürünlerde yıllardır artırılmayan primler artırılmalıdır.
2023 yılında buğday ürününü TMO’ya ve piyasaya satan, ÇKS’ ye kayıtlı tüm üreticilere verilen kilogram başı 1 lira destek, artırılarak 2024 yılında da devam ettirilmelidir.
Çiftçilerimizin kendi imkânlarıyla kullandıkları yeraltı suyu ücretleri düşürülmeli ve ruhsatsız olan kuyulara bir kereye mahsus olmak üzere af getirilerek ruhsat verilmelidir.
Narenciye, kuru soğan ve patateste plansızlık sebebiyle fiyat istikrarsızlıkları yaşanıyor.
Narenciye de geçmiş yıllarda yapılan ihracat yasakları nedeniyle yurt dışı pazarlarımız rakip ülkelere yöneldi. Halen ihracatımız açık olmasına rağmen üreticilerimizin ürünleri dalında kaldı, fiyatlar geriledi.
Kuru soğanda halen ihracata kontrollü izin veriliyor. Bu durum kuru soğan fiyatlarının düşmesine ve yurt dışı pazarlarımızın kaybına sebep olmaya devam ediyor.
Arz fazlası yaşanan ürünlerde yıl içinde müdahale alımı yapılmalı, üreticiden alınan ürün okullarda, kamu kurumları gibi toplu tüketim yerlerinde değerlendirilmelidir.
İhracatın hız kazanması ve üretici fiyatlarına yansıması için ihracatçıya destek zamanında ve yeterli verilmeli, dünya piyasalarında araştırma yapılarak yeni pazarlar bulunmalı, üretimin iç ve dış pazar talebine göre kontrollü bir şekilde yapılması sağlanmalıdır.
Mevcut biyolojik ve biyoteknik mücadele destekleme modeli destek maliyetinin en az yüzde 75’ini karşılayacak şekilde artırılmalıdır.
Çiftçinin biyolojik ve biyoteknik mücadeleyle üretilen ürünlerinin diğer ürünlerden farklı fiyata satılması için çiftçiyi ve alıcıyı teşvik edici düzenleme yapılmalıdır.
Narenciye üreticilerine fındıktaki gibi alan bazlı destekleme verilmelidir.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçilerimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır.
Bu amaçla tarımsal kredi kullanımı için verilen destek miktarı artırılmalıdır.
Diğer banka ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından tarımsal kredilerde uygulanan yüksek faiz oranları en az Ziraat Bankası faiz oranlarına çekilmelidir.
Kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bankalar ve Tarım Kredi kooperatifleri masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası gibi çiftçilerimizin masrafını artıran taleplerde bulunmamalıdır.
Her ne kadar tarım sigortasında sigorta prim oranları bazı risklerde düşürülse de artan ürün fiyatları poliçe fiyatlarını artırıyor. Bu amaçla sigorta prim oranlarında indirim devam etmelidir.
Köy bazlı olarak uygulanan kuraklık verim sigortasında tüm ürünlerde parsel bazına geçilmeli, tüm ürünler ve riskler kapsama alınmalıdır.
Tarım sigortası kapsamında halen yer almayan risklerin veya çeşitli nedenlerle sigorta yaptıramayan çiftçilerimizin afet zararını karşılayacak şekilde destekleme her yıl yapılmalıdır.
Çiftçilerimiz başta kuraklık olmak üzere, her türlü afet ile karşılaştığında aldığı tazminat zararını karşılamalıdır.
Tarım sigortaları sisteminin daha da gelişmesi ve tarımsal üretimin doğal afetlere karşı daha fazla korunması amacıyla çiftçilerimiz ürün sigorta kabul tarihlerini takip ederek mutlaka sigortalarını yaptırmalıdır.
Çay Kanunu taslağı üretici beklentileri dikkate alınarak bir an önce yasalaşmalıdır.
Ülke içi üretim teşviklerine devam edilerek canlı hayvan ve et ithalatı kısa zamanda tamamıyla ülke gündeminden çıkarılmalı, üretici ve girdi fiyatları başta olmak üzere istikrarlı bir piyasa oluşturulmalıdır.
Yem sanayisini dışa bağımlılıktan kurtaracak tedbirler alınmalı, üretimin büyük bir kısmının iç üretimle karşılanması sağlanmalıdır.
Hayvancılıkta kesif yeme olan bağımlılığı azaltıcı, kaba yem üretiminin artırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır.
Çiğ süt fiyatı belirlenirken gerekçesi ne olursa olsun baskı yapılmamalı ve piyasa şartlarına göre güncellenmelidir.
Damızlık hayvanlar için çok önemli olan süt/yem paritesinin 1,5 seviyelerinde olması sağlanmalıdır.
Hayvancılık desteklerinde uygulanan politikalar gözden geçirilmeli, desteğin etkinlik ve payı arttırılmalıdır.
Dünyada büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri, süt ürünleri talebi vardır. Bu talep değerlendirilmeli, başta Ortadoğu olmak üzere yakın pazarlara yoğunlaşmalı, mevcut pazarlarda rekabet edici ve pazar payını artırıcı tedbirler alınmalıdır.
Üreticinin tavuk başına alacağı ücret sürdürülebilir seviyeye getirilmelidir.
Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetinin kesintisiz sürdürülmesi gerekiyor. Bu hizmetlerin çiftçiyi en iyi tanıyan bilen Ziraat Odaları ile birlikte yürütülmesi önemlidir. Bununla ilgili mevzuatlar yeniden düzenlenerek, Ziraat Odalarının tarımsal eğitim ve yayımda aktif olması sağlanmalıdır.
Tarım BAĞ-KUR’luların ödemiş olduğu 9 bin gün prim diğer sigortalılarla eşitlenmeli, ödeme gün sayısı 7 bin 200 güne düşürülmelidir.
EYT kapsamına tarım BAĞ-KUR’lular da dâhil edilerek prim gün sayıları diğer sigortalılıklarla eşitlenmelidir.
SGK primlerinin 2008 yılında olduğu gibi prim ödeme gün sayısı 15 güne düşürülmeli, 30 gün ödüyormuş gibi sayılmalıdır.
Muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayısına eklenmeli ve borçlanma imkânı sağlanmalıdır.
Sattıkları ürünlerden kesilen tarım BAĞ-KUR prim kesintisinden dolayı geriye yönelik borçlanmaların da dâhil edildiği bir yapılandırmaya zaruret vardır.
Sosyal Güvenlik Sisteminde Kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık yapılmalı, tarımda çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet borçlanması yapabilmelidir.
Genç çiftçilerin tarım BAĞ-KUR primleri devlet tarafından karşılanmalıdır.
SGK borcu bulunmayan çiftçilerimize verilen yüzde 5 hazine teşvik prim oranı arttırılmalıdır.
IPARD desteklerinden Ziraat Odalarımızın faydalanması sağlanmalıdır.”
Sonuç olarak;
“2023 yılında hava şartlarının iyi gitmesiyle bitkisel üretimde artış yaşandı.
Çiftçilerimiz zor şartlara rağmen üretimini sürdürdü ve ülkemiz ekonomisine katkı sağladı.
Başta girdilerin pahalılığı ve pazarlama sorunları olmak üzere çözülmesi gereken sorunlarımız bulunuyor.
Bu sorunlar çözülür ve yeterli destek verilirse çiftçilerimiz üretimden kopmaz, 2024 yılında ve sonraki yıllarda üretimde sıkıntı yaşamayız.
Tüm halkımıza ve çiftçilerimize doğal afetlerden uzak, bereketli, üretilen ürünlerin değerinde pazarlandığı, bereketin çiftçi refahına yansıdığı, sorunsuz bir yıl temenni ediyorum.”