Türkiye Çelik Üreticileri Derneği'nin (TÇÜD) açıklaması aşağıda bulunuyor:
ÇELİK ÜRETİMİ
Türkiye’nin ham çelik üretimi, 2019 yılının Temmuz ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %10,6 oranında azalışla 2.9 milyon ton, Ocak-Temmuz döneminde ise %10,2 oranında azalışla 19.9 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
ÇELİK TÜKETİMİ
Nihai mamul çelik tüketimi yılın ilk yedi ayında bir önceki yıla kıyasla %30,5 azalışla 14,5 milyon tona geriledi. Uzun ürün tüketimindeki azalma %40,5, yassı ürün tüketimindeki azalma ise %18,6 oldu.
DIŞ TİCARET
İhracat
Temmuz ayı verilerine göre çelik ürünleri ihracatı, miktar yönünden %5,7 oranında artışla 1.9 milyon ton, fiyatlardaki düşüş sebebiyle değer yönünden ise %4,5 azalışla 1.4 milyar dolar oldu.
Ocak-Temmuz döneminde 2018 yılının aynı dönemine kıyasla ihracat, miktar itibariyle %13,5 artışla 13.1 milyon ton, değer itibariyle %0,7 artışla 9.7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. İhracatta güçlü bir görünüm sergilenmesine rağmen artan global korumacılık önlemleri nedeniyle sektörün ihracat potansiyelini sınırlandıran tehditler büyümeye devam etti.
İthalat
Temmuz ayı ithalatı, 2018 yılının aynı ayına göre, miktar yönünden %7,8 azalışla 1.1 milyon ton, değer yönünden ise, %16,3 azalışla 890 milyon dolar seviyesinde kaldı.
2019 yılının ilk yedi ayında ithalat, tüketimdeki daralmaya bağlı olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre, miktar yönünden %30,1 azalışla 6.9 milyon ton, değer yönünden %30,9 azalışla 5.8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Tüketimdeki sert daralmaya rağmen, özellikle ithalatın %75’ini oluşturan yassı ürün grubunda ithalatın tüketim içerisindeki payı %50 gibi yüksek seviyeye ulaştı.
Dış Ticaret Dengesi
2018 yılının ilk yedi ayında %115 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın aynı döneminde %167 seviyesine yükseldi.
DÜNYA ÇELİK ÜRETİMİ
Dünya Çelik Derneği (worldsteel) tarafından açıklanan 2019 yılı Temmuz ayı verilerine göre, dünya ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla, %1,7 artışla 154 milyon ton, yılın ilk yedi ayında ise %4,6 artışla, 1.1 milyar ton seviyesinde gerçekleşti.
Söz konusu dönemde, Çin’in ham çelik üretimi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla %9 oranında artışla 577.1 milyon tona yükselir iken, ikinci sırada yer alan Hindistan’ın ham çelik üretimi %4,6 artışla 66.2 milyon ton oldu.
En fazla ham çelik üreten ilk 15 ülke arasında Vietnam, Ocak-Temmuz döneminde %57,1 oranıyla en yüksek üretim artışı sağlayan ülke oldu.
2019 yılının Ocak-Temmuz döneminde, Türkiye’nin ham çelik üretimi ise %10,2 azalışla 19.9 milyon ton olarak gerçekleşti.
DEĞERLENDİRME
Korumacılık önlemleri, ticaret sapmaları, AB’nin kota uygulamaları ve iç ve dış piyasada yaşanan tüketim kayıpları sebebiyle zor bir dönemden geçen Türk çelik sektörü, kayıplarını ihracatla telafi etmeye çalıştı. Bu arada, AB tarafından gözden geçirme sonrası yürürlüğe alınan yeni uygulamaların, doğrudan Türkiye’yi hedef aldığı gözlendi.
AB’nin, 2018 yılındaki geçici ihracat fazlasını gerekçe göstererek, Türkiye’ye kota uygulaması ve yassı ürünlerde ilave sınırlama getirmesi, geçmiş yıllarda AB lehine verilen açığın dikkate alınmadığını ve aramızda bulunan Serbest Ticaret Anlaşması hükümlerinin aksine serbest ve adil ticaret yaklaşımından giderek daha da uzaklaşıldığını ortaya koydu.
Türk çelik sektörünün, koruma tedbirleri kapsamında uygulamaya aktarılan vergiler yüzünden ABD’ye yapamadığı ihracatı, AB’ye yönlendirdiği iddiaları, ABD’nin sadece Türkiye’ye yönelik olarak uyguladığı ilave %25’lik vergiyi kaldırması sonrasında mesnetsiz kaldı ve Türkiye, ticaret sapması bakımından AB ile aynı konuma geldi.
AB, dampingli ihracat yapan Çin’in de içinde olduğu çeşitli ülkelere önlemler uygulamaya başlamasıyla, AB tüketicileri kaybettikleri yaklaşık 5 milyon ton civarında çelik talebini, en yakın ve güvenilir tedarikçi olarak gördükleri Türkiye’ye yönlendirdi. Türkiye, AB çelik piyasasında oluşan bu açığın ancak yarısını karşılayabildi ki tarihsel süreç içerisinde Türkiye ilk kez bu dönemde AB ile ticaretinde denge oluşturabildiği için AB korunma önlemlerinin hedefi oldu.
Yılın ikinci çeyreğinde Türkiye’nin AB’ye ihracatı azalırken, ekonomisindeki riskleri artmaya devam eden AB’nin Ülkemize ihracatını artırması ve son aylarda AB’deki çelik tüketiminin düşmesi, Türk çelik piyasasının adeta AB üreticilerinin arka bahçesi haline gelmesine yol açtı. Avrupa Komisyonu, kendi pazarlarını ve üreticilerini korumak amacıyla Şubat ayında 28 çelik ürün için nihai koruma önlemleri almış iken, Türkiye pazarı bu konuda savunmasız kaldı.
Diğer taraftan, dengeli ticaret şartları çerçevesinde incelendiğinde yassı çelik ithalatı yaptığımız bölgelerin neredeyse hiçbirine Türk üreticileri tarafından ihracat yapılamadığı görülmektedir. Yassı çelik ithalatımızın %40’ını oluşturan BDT bölgesinden yapılan ithalatın %80’i dahilde işleme rejimi kapsamında vergisiz olarak ve dampingli fiyatlarla gerçekleştirilmektedir. BDT bölgesi, üretiminin yarısını ihraç eder ve tüm dünya tarafından alınan önlemlerle engellenir iken, Türkiye bu bölge için açık pazar olmaya devam etmektedir. Doğal kaynakları ve doğrudan/dolaylı devlet yardımları etkisi ile maliyet avantajı bulunan Rusya ve Ukrayna’nın ana pazarı Türkiye’dir. Tüketiminin 5 katı üretim yapan, tüketimi 4 milyon ton olmasına rağmen 40 milyon ton kapasitesi bulunan Ukrayna ise kendisine en yakın pazar olan Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Bununla birlikte, Ukrayna hurda ihracatına 60 $ vergi getirerek, Rusya ise 4 milyon ton olan hurda ihracatına, 1 milyon ton kota uygulamasına tabi tutarak kendi üreticilerine ciddi maliyet avantajı sağlamakta, Türkiye’nin bu konuda herhangi bir karşı tedbiri bulunmamaktadır. Türkiye’nin bu bölgelere ihracatı yoktur ve tek taraflı ticaret söz konusudur.
Aynı şekilde Asya bölgesinden ithalatın çoğunluğu, en büyük ihracatçı Çin ve STA kapsamında Güney Kore’den yapılmaktadır. İhracatı birçok bölge tarafından engellenen Brezilya da ithalattan pay alıyor iken Türkiye’nin bu bölgelerin hiçbirine ihracatı yoktur.
Hal böyle iken yaşanan yüksek oranlı tüketim daralmasına rağmen ithalat yüksek oranlarda devam ederse son dönemde yapılan yeni yatırımlar ile oluşturulan kapasitenin boş kalması, mevcutta %10 azalmış olan ham çelik üretiminde kayıpların artarak devam etmesi, yeni yatırımların gerçekleşmemesi gibi sonuçlarla 300 bin kişiye istihdam sağlayan, Türkiye ekonomisi ve sanayisi için stratejik öneme sahip olan çelik sektöründe, daha ciddi kayıplarla karşı karşıya kalınması kaçınılmaz olacaktır.
Tüm bu gelişmeler dikkate alınarak, Türk çelik sektöründe yaşanan tahribatın etkilerinin azaltılmasını teminen, ABD ve AB’nin yaptığı gibi korunma tedbirlerinin süratle uygulamaya aktarılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.