TÜGİAD Başkanı Çevikel: Ekonomi yönetiminin enerji başta olmak üzere üretim girdi maliyetlerini aşağı çekecek daha etkili ve kalıcı yöntemleri devreye almasını, teşvik ve destekleri artırmasını bekliyoruz

TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel'in açıklaması aşağıda bulunuyor:
 
Küresel resesyon işaretlerinin konuşulduğu bir dönemde enflasyonist ortamın kontrol altına alınması, yatırımların geleceği adına kritik önem taşıyor. Çünkü, enflasyonun hem üretici hem de tüketici boyutlarıyla dizginlenmesi, öngörülebilirlik için son derece önemli. Ayrıca dövizdeki kırılganlık ve enflasyonist ortamda üretime dayalı sektörler ciddi anlamda zorluklarla karşı karşıya geliyor. Çetin şartlara rağmen ihracat ve büyüme rekorları kıran iş dünyamızın, pandemi ve önceki zorlu dönmelerde olduğu gibi bu süreci de başarıyla atlatacağına inanıyorum. Bu hedeflere ulaşılması için ekonomi yönetiminin enerji başta olmak üzere üretim girdi maliyetlerini aşağı çekecek daha etkili ve kalıcı yöntemleri devreye almasını, teşvik ve destekleri artırmasını bekliyoruz.
Bilindiği gibi işletmeler, mali tablolarında enflasyon düzenlemesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın 31.12.2023 tarihinde enflasyon düzenlemesine tabi tutulacak. Ancak, var olan yüksek enflasyon edeniyle enflasyon muhasebesinin bir an önce uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Bunun yanında dış ticarette yaşanan daralma ile yaşanabilecek olası kayıpların önüne geçmek amacıyla pandemi döneminde uygulanan kısa çalışma ödeneği yeniden uygulamaya geçirilebilir.
Bir diğer önemli konu olan EYT Kapsamında emeklilik süreçleri belirlenirken emekliliğe hak ediş sürelerinin kademeli geçiş şeklinde dikkate alınmasını öneriyoruz. Böylelikle hem işletmelerin üzerinde doğacak kıdem tazminatı yükünü ve zaten kalifiye eleman sıkıntısı çeken birçok sektörde EYT nedeniyle işten ayrılan deneyimli personelin yaratacağı açığın işletmelere vereceği zararı da zamana yayma imkanı tanır. Ayrıca, işletmelerin üzerinde doğacak olan bu kıdem tazminatı yükünün bankalar aracılığıyla prefinansman modeliyle sağlanması öngörülebilir.
Daha çok şahıslar ve küçük ölçekli işletmelerin faydalandığı Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaleti ile kullandırılan kredilerin genişletilerek orta ölçekli firmaların da işletme ve ihracat kredilerinden daha fazla faydalanması sağlanmalıdır. Kurlardaki dalgalanmanın durdurulması da öngörülebilirlik açısından kritik öneme haiz. Aynı zamanda finansmana ulaşma noktasında zaman zaman sıkıntılı süreçler yaşayan sanayicimizin, kredilere ulaşmasındaki engeller kaldırılmalı ve böylece yeni yatırımların önü açılmalıdır.
Sanayi üretiminde temel giderlerde en yüksek kalem olan ve sürekli artan enerji fiyatları, haliyle maliyetlerin de yükselmesine neden oluyor. Ekonomi yönetimi, sanayiciye yenilenebilir enerji yatırımları noktasında daha fazla destek sağlamalı ve OSB’lerde enerji sistemlerini de gözeten bütünleşik yapılar ortaya çıkarılmalıdır. Küresel ölçekte yaşanan enerji krizini 1970’lerin petrol krizlerinden bütünüyle ayıran, modern dünyanın karşılaştığı ‘en tehlikeli’ enerji krizine dönüştüren birkaç kritik detay var. Her şeyden önce hâlihazırdaki küresel enerji krizi denkleminin içinde sadece petrol değil, aynı zamanda doğalgaz da var. Bu tabloya kömür ve nükleeri de eklemek mümkün. İkinci detay ise şu anki enerji krizinin aynı zamanda bir ‘enerji dönüşümü’ krizi de olması. Güneş, rüzgâr, jeotermal ve hidroelektrik gibi önemli yenilenebilir enerji yatırımlarının maliyetleri de arttı. Baktığımızda Avrupa başta olmak üzere gelişmiş birçok ülke, enerji tasarrufu konusunda politikalar geliştirmeye ve uygulamaya başladı. Enerjide dışa bağımlı yapıdan kurtulmamız ve enerji tasarrufunu içine alan yeni politikaları devreye almamız gerekiyor.
Geride bırakmaya hazırlandığımız 2022 yılı her ne kadar ekonomik anlamda hem iş dünyası hem de vatandaşımızın için zor bir yıl olsa da 2023 yılında makroekonomik hedeflere ulaşabilmemiz için mevcut teknoloji ve üretkenlik seviyemizi daha üst noktalara taşımaya, Ar-Ge ve yenilik çalışmalarını daha fazla teşvik etmeye, finansal araçlarımızı çeşitlendirmeye ve imalat sanayisinde dışa bağımlılığı azaltmaya ihtiyacımız var. TÜGİAD olarak sadece üretim değil, yatırım, istihdam gibi konularda da ülkemizin en önemli oyuncuları olan sanayicimizin daha rekabetçi konuma gelebilmesi için kararlılıkla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.



Facebookta Paylaş