TCMB Para Politikası Kurulu, Parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki olumlu etkilerinin gözlenmeye başladığını bildirdi

TCMB Para Politikası Kurulu'nun 27 Temmuz 2017 tarihinde yaptığı toplantısının
tutanak özetleri yayınlandı.

 Kurulun değerlendirmeleri söyle:

Enflasyon Gelişmeleri
1. Haziran ayında tüketici fiyatları yüzde 0,27 oranında düşmüş ve yıllık enflasyon 0,82
puan azalarak yüzde 10,90 olmuştur. Bu dönemde gıda enflasyonu taze meyve-sebze
grubuna bağlı olarak gerilemiş, enerji yıllık enflasyonundaki yavaşlama sürmüştür.
Temel mal grubunda, Türk lirasındaki birikimli değer kaybının gecikmeli etkileri
sürerken yıllık enflasyon dayanıklı mal fiyatlarına bağlı olarak gerilemiştir. Bu
dönemde, giyim fiyatlarındaki yöntem değişikliğinden kaynaklanan geçici etkiler
arındırıldığında da enflasyonun ana eğiliminde bir iyileşme kaydedilmiştir.
2. Haziran ayında gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 2,57 puan düşüş
ile yüzde 14,34 olmuştur. Bu gelişmede taze meyve-sebze grubu enflasyonundaki
baz etkisi kaynaklı düşüş belirleyici olmuştur. Diğer taraftan, taze meyve-sebze dışı
gıda enflasyonundaki yükseliş eğilimi devam etmiş, bu grupta özellikle kırmızı et
fiyatlarındaki artışlar dikkat çekmiştir. Temmuz ayına ilişkin öncü göstergeler
işlenmemiş gıdadaki baz etkisine bağlı olarak gıda yıllık enflasyonundaki düşüşün
devam edeceğine işaret etmektedir. Enerji yıllık enflasyonundaki aşağı yönlü seyir ise
döviz kuru ve petrol fiyatlarındaki görünümle birlikte Haziran ayında da sürmüştür.
Ancak, yakın dönem gelişmelerine bağlı olarak enerji enflasyonunun Temmuz ayında
bir miktar yükselmesi beklenmektedir.
3. Hizmet grubu fiyatları Haziran ayında yüzde 0,53 oranında artmış, grup yıllık
enflasyonu 0,12 puan yükselerek yüzde 9,18 olmuştur. Hizmet enflasyonu, akaryakıt
fiyatlarındaki artışın gecikmeli yansımalarının görüldüğü ulaştırma hizmetlerinin yanı
sıra başta kırmızı et olmak üzere gıda enflasyonunda kaydedilen yükselişin dolaylı
etkilerinin hissedildiği yemek hizmetleri kanalıyla artış göstermiştir. Hizmet
enflasyonu üzerinde döviz kuru, akaryakıt ve gıda fiyatlarından kaynaklanan maliyet
artışlarının yanı sıra genel enflasyona endeksleme davranışının etkileri de
hissedilmektedir.
4. Temel mal grubu yıllık enflasyonu Haziran ayında 0,51 puan azalarak yüzde 9,20’ye
gerilemiştir. Bu düşüşte, Türk lirasının son dönemdeki seyrine bağlı olarak dayanıklı
mal grubu fiyatları belirleyici olmuştur. Giyim grubu yıllık enflasyonu ise bu dönemde
nispeten yatay seyretmiştir. Giyim ve dayanıklı dışı temel mallarda ise aylık fiyat
artışları yavaşlamakla birlikte Türk lirasındaki birikimli değer kaybının gecikmeli
etkilerine bağlı olarak grup yıllık enflasyonu yüksek seviyesini korumuştur.
5. Özetle, enflasyon bir miktar gerilemekle birlikte yüksek seviyesini korumaktadır. Son
aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen kısmi
düzeltmenin sınırlayıcı etkisine rağmen, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler
fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaktadır.
Enflasyonu Etkileyen Unsurlar
6. Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki toparlanmanın devam ettiğine
işaret etmektedir. Nisan ve Mayıs ayı sanayi üretimi gelişmeleri birlikte
değerlendirildiğinde, ikinci çeyrekte bir önceki döneme kıyasla daha güçlü bir artış
gözlenmektedir. Haziran ayına ilişkin anket göstergeleri bu görünümün korunacağına
işaret etmektedir. İmalat sanayisine ek olarak hizmet, perakende ticaret ve inşaat
sektörlerinde de yakın dönemde daha kuvvetli bir faaliyet gözlenmektedir. Bu
gelişmeler, ekonomideki toparlanmanın sektörel yayılımının arttığı yönünde sinyal
vermektedir.
7. Üretim sektörlerindekine benzer bir görünüm talep göstergelerinde de
izlenmektedir. Son dönemde tüketici güveni ve yatırım eğiliminin iyileştiği
gözlenmektedir. Teşviklere konu olan gruplara yönelik tüketim talebi gücünü
korurken ilk çeyrek itibarıyla zayıf seyrini sürdüren yatırımlarda da iyileşme sinyalleri
bulunmaktadır. Yılın ikinci çeyreğinde yurt içi talebin büyümeye katkısının artacağı
öngörülmektedir.
8. İç talepteki iyileşme devam ederken mal ihracatında sekktörler geneline yayılan
artışlarla net dış talep büyümeye olumlu katkı yapmaktadır. Başta Avrupa Birliği
bölgesinde iyileşen büyüme görünümü olmak üzere küresel ölçekte gözlenen
toparlanma eğilimi, reel kurun seyri ve dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliği
ihracatı desteklemeye devam etmektedir. Mal ihracatındaki artışların cari açıktaki
bozulmayı yavaşlattığı, çekirdek cari açık göstergelerinde ise iyileşme sağladığı
görülmektedir. Turizmdeki kısmi toparlanma beklentisine ek olarak, mal
ihracatındaki artış eğiliminin cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi
beklenmektedir.
9. İşgücü piyasasında Şubat ve Mart dönemlerinde başlayan iyileşme Nisan döneminde
belirginleşmiştir. Tarım dışı sektörlerdeki istihdam artışlarının katkısıyla işsizlik
oranları gerileme kaydetmektedir. Öncü göstergeler ekonomideki toparlanmayla
birlikte önümüzdeki dönemde işsizlik oranlarındaki düşüş eğiliminin süreceğine
işaret etmektedir.
10. Özetle, son dönemde açıklanan veriler, alınan destekleyicii teşvik ve tedbirlerin
katkısıyla iktisadi faaliyetin gücünü koruduğuna işaret etmektedir. İç talepte iyileşme
gözlenirken Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu
etkisi sürmektedir. İktisadi faaliyetteki toparlanmanın işgücü piyasasına olumlu
yansımaları önümüzdeki dönemde de gözlenmeye devam edecektir.
Para Politikası ve Riskler
11. Küresel iktisadi faaliyette gözlenen ılımlı toparlanma eğilimi 2017 yılının ilk
çeyreğinde, özellikle gelişmiş ülkeler kaynaklı olarak belirginleşmiştir. Küresel finans
piyasalarında oynaklıkların belirgin şekilde düşmesi ve risk iştahının artması küresel
finansal koşulların iktisadi faaliyeti destekleyici etkisini pekiştirmektedir. Ayrıca,
tüketici ve reel kesim güven endekslerindeki iyimser görünüm ve başta petrol olmak
üzere bazı emtia fiyatlarındaki olumlu seyir de küresel iktisadi faaliyete dair
beklentileri iyileştirmektedir. Olumlu küresel büyüme görünümü ve buna paralel
olarak düşen işsizliğe karşın ücret artışlarıı yönünden belirgin bir enflasyonist baskı
görünmemesi nedeniyle gelişmiş ülke para politikalarındaki normalleşme sürecinin
ılımlı olacağı beklentileri korunmaktadır. Söz konusu unsurlar, Türkiye dâhil olmak
üzere gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarını güçlü tutmaktadır.
12. Küresel iktisadi faaliyetteki mevcut olumlu tabloya rağmen, önümüzdeki döneme
ilişkin aşağı yönlü riskler de bulunmaktadır. Özellikle Fed’in faiz artırımı ve bilanço
küçültme politikalarına dair açıklanan normalleşme sürecinin beklentilerin ötesinde
bir hızda hayata geçmesi durumunda, finansal piyasalarda gözlenen yüksek risk
iştahı ve düşük oynaklık döngüsünün tersine dönmesi mümkündür. Böyle bir durum,
gelişmiş ülkelerde menkul kıymet fiyatlarında dalgalanmalar yaratarak büyüme
eğilimini zayıflatabilecektir. Ayrıca, risk iştahının azalması gelişmekte olan ülkelere
yönelen portföy akımlarında da dalgalanmalara yol açabilecektir. Bunlara ilave
olarak, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış süreci ve baaşta ABD olmak üzere birçok
ülkede gündemde olan dış ticaret korumacılığı gibi küresel ekonomi politikalarına
dair belirsizliklerin etkileri de yakından takip edilmektedir.
13. Küresel finans piyasalarındaki olumlu seyre paralel olarak yurt içinde de yılın ikinci
çeyreğinde finansal koşullar iktisadi faaliyeti daha destekleyici bir görünüm
sergilemiştir. Bu gelişmede makroihtiyati politikalar, kamu tedbir ve teşvikleri ile
Mart ayından itibaren limitleri yükseltilen ve kullanım koşullarına yönelik kolaylıklar
sağlanan Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı kredilerin ivmelenmesi belirleyici
olmuştur. Diğer taraftan, Mart ayından itibaren özellikle DİBS piyasalarına yönelik
güçlü sermaye girişleri sayesinde yabancı yatırımcıların DİBS stoku içindeki payının
artması ve Hazine’nin güçlü yurt dışı talebe karşılık olarak dış borçlanmasını artırmış
olması da yurt içindeki bankalara arz tarafından önemli bir alan açmıştır. KGF
teminatlı kredilerde tanımlanan üst sınıra yaklaşılmış olması ve yakın dönemde
bankacılık sistemindeki arz yönlü etkilerin devreye girmesinden ötürü, Haziran ayı
itibarıyla ivme kaybetmeye başlayan kredi büyümesinin yılın ikinci yarısından
itibaren daha ılımlı seviyelerde dengelenmesi beklenmektedir. Yılın ilk yarısında
meydana gelen güçlü kredi ivmesinin toplam talep ve iktisadi faaliyete yansımaları
yakından takip edilmektedir.
14. Yakın dönemde açıklanan göstergeler iktisadi faaliyete dair aşağı yönlü risklerin
zayıfladığı ve ekonomideki toparlanmanın yılın ikinci çeyreğinden itibaren güç
kazanacağı yönündeki geçmiş değerlendirmeleri teyit etmiştir. İktisadi faaliyetteki
toparlanmanın ihracatçı sektörler öncülüğünde önceki döneme kıyasla daha geniş bir
sektörel dağılım sergilemeye başladığına dair işaretlerin gözlenmesi, büyümenin
istikrarlı şekilde toparlanması açısından önem taşımaktadır. Turizm gelirlerinin
kademeli olarak toparlanması, güven kanalının güçlenmesi, birikimli değer kaybının
net ihracata olumlu etkisi ve Rusya ile ticari ilişkilerin noormalleşme sürecine girmesi
büyümeye olumlu katkı yapmaktadır. Ayrıca, tüketim ve yatırım harcamalarını
artırmaya yönelik alınan önlemler ve uygulanan teşvik paketleri, belirsizlik algısındaki
zayıflama ve finansal koşullardaki iyileşme de büyümeyi desteklemeye devam
edecektir. Toparlanmanın etkisiyle istihdamda gözlenen iyileşme ve işsizlik oranında
kaydedilen gerileme önümüzdeki dönemde de bu eğilimi koruyarak yurt içi talebin
büyümeye katkısının artacağı bir zemin hazırlamaktadır. Yatırımların ise
belirsizliklerin azalması ve güven ortamının pekişmesine bağlı olarak daha kademeli
bir toparlama sergileyeceği öngörülmektedir. Öte yandan, turizm gelirlerindeki
toparlanmanın hızı, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye
akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler, yakın dönemde olduğu gibi 2017 yılında da
büyüme üzerinde aşağı yönlü risk teşkil etmektedir.
15. Parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki olumlu etkileri gözlenmeye başlamıştır.
Tüketici enflasyonuu Nisan ayından sonraki dönemde petrol fiyatlarındaki düşüş ve
yakın dönemde Türk lirasındaki istikrarlı seyrin etkisiyle gerilemiş ve Nisan Enflasyon
Raporu tahminleri ile büyük ölçüde uyumlu gerçekleşmiştir. Gelinen noktada orta
vadeli enflasyon görünümünde bir önceki Enflasyon Raporu dönemine kıyasla bir
miktar iyileşme olduğu değerlendirilmekte ve enflasyonun ana eğilimindeki
düzelmenin kademeli olarak sürmesi beklenmektedir. Ancak, beklentiler ve
fiyatlama davranışındaki katılığın büyük ölçüde devam ettiği de dikkate alındığında,
çekirdek enflasyon görünümündeki iyileşmenin henüz tatminkâr olmadığı ve sıkı bir
para politikası duruşu gerektirdiği değerlendirilmektedir.
16. Kurul, toplantıda Temmuz Enflasyon Raporu’nda yer alması öngörülen orta vadeli
tahminleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede, 2017 yıl sonu enflasyon tahmini Nisan
Enflasyon Raporu’na göre 0,2 puan yukarı yönlü güncellenmiş; 2018 yıl sonu
enflasyon tahmini ise değiştirilmemiştir. Enflasyonu düşürmeye odaklı ve sıkı bbir
politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5 hedefine kademeli olarak
yakınsayacağı; 2017 yıl sonunda yüzde 8,7 olarak gerçekleşeceği; 2018 yıl sonunda
ise yüzde 6,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı
öngörülmektedir.
17. Enflasyonda yıl içinde gözlenecek en yüksek seviyelerin geride kaldığı tahmin
edilmekle birlikte, yılın ikinci yarısında dalgalı bir seyir beklenmektedir. Gıda
fiyatlarındaki düzeltmenin henüz arzulanan boyutta olmaması, grup enflasyonunda
baz etkilerine bağlı olarak yakın dönemde gözlenen düşüşlerin kalıcılığı konusunda
temkinli bir yaklaşım gerektirmektedir. Ayrıca, beyaz eşya ve mobilya sektöründeki
geçici vergi indirimlerinin Ekim ayında geri alınacak olması ve giyim grubundaki
yöntem değişikliği kaynaklı etkiler de kısa vadede enflasyonda dalgalanmaya ve
çekirdek enflasyonun geçici olarak yükselmesine neden olacak gelişmeler olarak öne
çıkmaktadır. Enflasyon görünümünde yılın son ayından başlayarak 2018 yılının ilk
aylarındaa daha belirgin bir iyileşme gözleneceği öngörülmektedir.
18. Bu çerçevede Kurul Temmuz ayındaki toplantısında, sıkı para politikası duruşunun
korunmasına karar vermiş ve Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde borç
verme faiz oranını yüzde 12,25’te sabit tutmuştur. TCMB fiyat istikrarı temel amacı
doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon
görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş
sürdürülecektir. TCMB, para politikasını oluştururken orta vadeli enflasyon
görünümünü dikkate almakta ve dolayısıyla enflasyonda yıl içinde gözlenmesi
beklenen baz etkileri kaynaklı dalgalanmalardan ziyade enflasyonun ana eğilimindeki
gelişmelere odaklanmaktadır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve
enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç
duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.
19. Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon
göörünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu
oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile
vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye
politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta
vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun
da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
20. Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara
karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Mali disiplinin sağlamış
olduğu alan kullanılarak yakın dönemde dengeleyici maliye politikası
uygulanabilmiştir. Döngü karşıtı maliye politikası uygulama kapasitesini
güçlendirecek yapısal tedbirler, maliye ve para politikası eşgüdümüne katkıda
bulunarak makroekonomik istikrarı destekleyecektir.



Facebookta Paylaş