Küresel piyasalar yüksek enflasyon ve resesyon endişeleri arasında gidip gelmeye devam ederken Fed’in eylül toplantısında atacağı adımlara ilişkin belirsizlikler toparlanma eğilimini sekteye uğrattı.
BIST cephesinde ise emtia fiyatlarındaki gerileme, başta Rusya'dan olmak üzere Türkiye'ye artan kaynak akışıyla brüt rezervlerde yaşanan toparlanma ve son açıklanan bilançolarla daha da cazip hale gelen çarpanlarla endeksin rekor tazelemeye devam ettiği süreçte TCMB’nın sürpriz faiz indirimi ve son açıklanan makro ihtiyati tedbirlerin hızla aşağı çektiği tahvil faizleri bankacılık sektörü üzerinden endekste ivmenin daha da artmasına neden oldu. Yurtdışından net bir pozitif ayrışmanın yaşandığı bu dönemde uzun zaman sonra yabancı yatırımcı alımlarının da gelmeye başlaması bu süreci destekleyen unsurlardan biri olarak karşımıza çıktı.
Yaklaşık son 1 yıldır küresel çapta rekor düzeydeki enflasyonla mücadele adına birçok ülke merkez bankası faiz artırımı ve parasal sıkılaştırma yoluna giderken içeride ise faiz indirimi ve makro ihtiyati tedbirlerle büyümeyi öncelikleyen bir politika izleniyor. Yatırımcılar bu süreçte, aylardır hem enflasyondan korunmak hem de getiri arayışı adına, küresel resesyon endişeleri arasında hala büyümesini sürdüren ekonomiyi ve yüksek enflasyonun nominal bazda büyüttüğü şirket ciro ve karlarını dikkate alarak borsaya olan teveccühünü devam ettirdi. Neredeyse sadece yerli yatırımcının katılımıyla gerçekleşen bu süreç endeksi TL bazında rekorlara taşırken, dolar bazında ise endeks tarihi diplerine yakın seyretmeye devam etti. Bu aşamadan sonra gözler, son birkaç haftadır artmaya başlayan yabancı ilgisinin devam edip etmeyeceğine, büyümede ilk iki çeyrekte dünyadan ayrışan pozitif görünümün sürüp sürmeyeceğine ve enflasyonda, çok da mücadele ediliyor gibi görünmese de, bir iyileşme olup olmayacağına odaklanıyor olacak.
Değerleme açısından bakıldığında, 5,5-6,0 bandındaki F/K (fiyat-kazanç oranı) hala hem kendi tarihsel ortalamamız hem de eşlenik ülkelere göre önemli oranda bir ıskontoya işaret etmekle birlikte, son dönemde sıkça dile getirilmeye başlanan enflasyon muhasebesine geçiş tartışmaları bu çarpanların tek başına bir karar alma motivasyonu olmasını sorgulamamıza neden oluyor.
Özetle, borsadaki rallinin arkasında yatan hikayede net bir değişiklik olana kadar mevcut fiyatlama eğiliminin devam edeceğini söylemek mümkün. Teknik olarak bakıldığında, bir süredir kar satışlarını güniçi destek seviyelerinde karşılayarak yukarı yönlü seyrini sürdüren endekste 19 Temmuz’da 2460 seviyesinden AL konumuna geçen trend takip modelimiz mevcut durumunu koruyor. Ortalamalardan hızlı uzaklaşmış olmamız ve bilanço döneminin sonuna gelmemiz nedeniyle olası kar satışlarına karşı temkinli olunması gerektiğini düşünmekle birlikte kalıcı bir geri dönüş sinyali görülene dek (10g üssel HO altında kapanış ya da trend takip modelimizin AL konumunu kaybetmesi) stop noktalarına riayet ederken ana pozisyonların taşınabileceğini düşünüyoruz.
Ancak risklerin de masada birikmeye başladığını, bu doğrultuda enflasyona karşı yatırımcının kendini korumak adına sadece endekse değil, doğru sektör ve şirket seçimine odaklanmasının çok daha önem kazandığı bir süreçteyiz.
Son bir yıldır enflasyon, zayıf TL ve emtia rallisine dayanarak öne çıkan ve endeksi taşıyan bazı sektörler sön dönemde geride kalmaya başlarken, bu süreçte geride kalan bazı sektörler ise yeni hikayelerle onların yerini almaya başladı. Bu noktada değişen küresel konjonktürün etkisi de göz ardı edilmemeli.
Küresel çapta bir çok ülkenin parasal sıkılaştırmaya gittiği bir dönmede resesyon beklentileri güçlenirken, bu doğrultuda demir-çelik gibi emtiaların fiyatlarında birkaç aydır rekor seviyelerden gerileme görülüyor. Bu da endeks aylarca taşıyan ana sektör konumundaki demir-çelik sektörünün bayrağı oldukça güçlü sonuçlar açıklayan ve hala ivmesini sürdüren havacılık-ulaştırma sektörüne devrettiğin gördük. Yine hem TÜFEye endeksli tahviller hem de rekor düzeydeki kredi/mevduat spreadleriyle desteklenen net faiz marjları bankaların karlarını önceki yıla görece çok ciddi katlamasını sağladı. Zaten tarihi düşük olan çarpanlar, son alınan makro ihtiyati önlemlerin tahvil faizlerini hızla aşağı çekmesiyle üçüncü çeyrek kar beklentilerini de yukarı revize edilmesi ve kıpırdayan yabancı ilgisi de son rallide bankacılık sektörünün öncülüğünde gerçekleşmesini sağladı. Ancak temel bankacılık işlemlerinin dışındaki gelişmelerin destelediği bu karlılığın devamı konusunda soru işaretleri sürerken, bir de olası bir enflasyon muhasebesine geçiş çok ucuz görünen çarpanların aslında o kadar da ucuz olmadığına işaret edebilecektir. Yine de üçüncü çeyrek bilanço dönemine kadar bankacılık sektörünün de, ara düzeltmeler beklemekle birlikte ön planda kalması mümkün. Yine rekor marjlarla muazzam bilançolar açıklayan ve son dönemde endeksi taşıyan sektörlerden olan petrol-rafineri sektörünün de bu marjları koruyup koruyamayacağını ev endekse aynı katkıyı verip veremeyeceğini yakından izleyeceğiz.
Bununla birlikte, enflasyonist ortamdan negatif etkilenen ve bu süreçte endeksin oldukça gerisinde kalan telekomünikasyon ve sigorta şirketlerinde en kötünün geride kalmış olabileceğine dair düşüncemiz nedeniyle son birkaç haftadır bu sektörleri de öne çıkarmaya başladık. Yine bu süreçte yüksek maliyetler nedeniyle genel olarak endeksin gerisinde kalmış olan çimento sektörü için de aynı şeyi düşünürken, eylül ayında açıklanması beklenen tarihin en büyük sosyal konut projesinin sektöre olan ilgiyi artıracağını düşünüyoruz. Yüksek değerleme artışının uzunca zamandır karları desteklediği GYO sektörünün de yine bu proje beklentisiyle ön planda kalmaya devam edeceği kanısındayız.
Son olarak global konjonktürün öne çıkardığını düşündüğümüz, ve önümüzdeki yıllarda hikayesinin güçlenerek devam etmesini beklediğimiz enerji-özellikle yenilenebilir enerji- ile biyomoleküler ve genetik tanı sektörlerinin de uzun vadeli portföylerde yer alması gerektiğini düşünüyoruz.
Küresel ekonomi enflasyon ve büyüme endişeleriyle oldukça zorlu bir dönemden geçerken, bu süreçte pozitif ayrışmayı başaran BIST cephesinde yatırımcıların önümüzdeki süreçte sektör ve şirket bazında çok daha seçici olmaları gerektiği bir döneme girdiğimiz kanısındayız.
Alnus Yatırım Menkul Değerler A.Ş
www.alnusyatirim.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.