SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, yayınladığı rapor Türkiye’nin elektrik iletim hatlarının 2026’da günümüze oranla 6 kat daha fazla rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünü kaldırabilecek güçte olabileceğini ortaya koyuyor

Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, yayınladığı raporla yenilenebilir enerjinin şebekeye entegrasyonuna dair soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Rapor, Türkiye’nin elektrik iletim hatlarının 2026’da günümüze oranla 6 kat daha fazla (60GW) rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünü kaldırabilecek güçte olabileceğini ortaya koyuyor. Bu Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 30’dan fazlasının güneş ve rüzgardan gelmesi anlamına geliyor.

“Türkiye’nin Elektrik Sektöründe Yenilenebilir Kaynakların Artan Payı” adlı rapor, yenilenebilir enerjinin büyümesi konusunda şebekeye dair soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Türkiye’nin enerji dönüşümü yolunda yeni bir sayfa açan çalışma, Türkiye’nin elektrik iletim hatlarını TEİAŞ’ın ‘10 Yıllık Yatırım Planı’ ışığında inceliyor ve Türkiye’nin rüzgar ve güneş enerjisi potansiyelini değerlendirerek farklı senaryolar ortaya koyuyor.
Raporun en çarpıcı senaryosu, Türkiye’nin 2026 yılında, rüzgar ve güneş kapasitesini 60 GW’a çıkarmasının önünde şebeke tarafında bir engel olmadığına işaret ediyor. Analize göre, sisteme esneklik sağlayan yeni teknolojilerin kullanımı, daha efektif şebeke yönetimi ve planlaması ve kabul edilebilir bir ek yatırımla sekiz yıl sonra, Türkiye elektrik şebekesinin günümüze nazaran 6 kat güneş ve rüzgar enerjisi kaldırması mümkün. Böylece güneş ve rüzgardan üretilecek elektrik, toplam tüketimin yüzde 31’ini; diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının da hesaba katılmasıyla, yenilenebilir enerji toplam tüketimin yüzde 53’ünü karşılayabilecek düzeye geliyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin Direktörü Dr. Değer Saygın, raporun bulgularının Türkiye elektrik sektöründe önemli bir boşluğu doldurduğunu belirtti ve şöyle konuştu: “Çalışmanın sonuçları heyecan verici; Türkiye, hızla büyüyen ekonomisi ve giderek rekabete açılan enerji piyasası ile sekiz yıl sonra toplam elektrik tüketiminin yüzde 50’sini başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir enerjjiden karşılamayı konuşabilecek potansiyelde. Bu çalışma, batarya sistemlerinin kullanımı, talep taraflı katılım sağlanması, sistem odaklı yaklaşım gibi şebeke yönetiminde yapılacak planlamalar ve cüzi bir ek maliyetle, elektrik altyapısında büyük bir değişikliğe gitmeden, güneş ve rüzgâr kapasitemizi altı kat artırabileceğimizi ortaya koyuyor”

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman ise, “Türkiye, son yıllarda Avrupa’nın en hızlı büyüyen rüzgâr ve güneş piyasalarından biri haline geldi. Ülkemiz, enerji dönüşümü için çözümler sunan sanayisi, esnek ve yeni iş modellerine açık yatırımcıları ve yaratıcı girişimcileri ile küresel ölçekte öncü rol oynayabilecek güçte. Enerji verimliliğini ve yenilenebilir kaynakları merkeze koyan bir anlayış oluşturmayı hedefleyen SHURA’nın bu çalışması, ülkemizin yenilenebilir enerjideki dönüştürücü gücünü çok iyi yansıtıyor. Çalışma, sistem operatörü, kamu kurumları, enerji planlayıcıları ve yatırımcılar nezdinde çığıır açacak bir bulgu sunuyor ve Türkiye’nin enerji sisteminde büyük ölçekli bir dönüşüme ışık tutabilir” dedi.

Editöre Notlar:

Ru¨zgar ve gu¨neş enerjisinin 2026 yılında toplam kurulu gu¨çteki payı Baz Senaryo’da
%12, İki Kat Senaryosu’nda %21, Üç Kat Senaryosu’nda ise %31. Hidroelektrik, jeotermal ve biyoku¨tle enerjisinin toplam yenilenebilir enerji u¨retimindeki payı sırasıyla %35, %44 ve %53 olarak varsayıldı. (Grafik ekli dosyada yer almaktadır)

Şebeke entegrasyon stratejilerinin etkin uygulanmasıyla ru¨zgar ve gu¨neş kurulu gu¨cu¨ Baz Senaryo’nun u¨ç katına çıkabilir. Üretim alanları önceliklendirilirken iletim şebekesinin güçlü olduğu alanların seçilmesinin veyanı sıra bölgedeki tu¨ketim miktarının göz önu¨nde bulundurulmasının (sistem odaklı yaklaşım) yanı sıra iletim şebekesi kapasitesinin ve şebeke esnekliğinin artırılması da gerekiyor. Ayrıca iletim şebekesine yapılacak ek kapasite için yıllık 430 milyon euro’yu bulan yatırım sayesinde, Üç Kat Senaryosu’nda YAL/YAT talimattlarının makul seviyelerde gerçekleşmesine ve %1’den az yenilenebilir enerji kesintisine ihtiyaç duyulmasına imkân tanıyor.
Rapor, TEİAŞ’ın 10 yıllık planlarında öngördüğü 386 milyon euro yatırımın 430 milyon euro’ya çıkması gerektiğini gösteriyor. Bu 44 milyon euro’luk fark, Türkiye’nin 2017’de yaptığı toplam enerji yatırımının sadece binde dördüne denk geliyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi

European Climate Foundation (ECF), Agora Energiewende ve Sabancı Üniversitesi bu¨nyesindeki İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ortaklığı nda kurulan SHURA Enerji D.nu¨ş u¨mu¨ Merkezi, yenilikçi bir enerji dönu¨şu¨mü platformu olarak enerji sekt.ru¨nu¨n karbonsuzlaşmasına katkıda bulunmayı hedefler. Aynı zamanda Tu¨rkiye’deki enerji sektöru¨nu¨n politik, teknolojik ve ekonomik yönleri u¨zerine yapı lan tartış malarda su¨rdu¨ru¨lebilir ve kabul görmu¨ş bir ortak zemine olan ihtiyacı karşılamayı amaçlar. SHURA, gerçeklere dayalı analizler ve en gu¨ncel veriler ışığında, enerji verimliliği ve yenillenebilir enerji u¨zerinden du¨şu¨k karbonlu bir enerji sistemine geçişi desteklemeyi odağına alır. Farklı paydaşların bakış açılarını göz .nu¨nde bulundurarak bu geçiş in ekonomik potansiyeli, teknik fizibilitesi ve ilgili politika araçları na yönelik bir anlayış oluşturulmasına yardımcı olur.

İstanbul Politikalar Merkezi

İstanbul Politikalar Merkez (İPM) demokratikleşmeden iklim değişikliğine, transatlantik ilişkilerden çatışma analizi ve çözümüne kadar, önemli siyasal ve sosyal konularda uzmanlığa sahip, çalışmalarını küresel düzeyde sürdüren bir politika araştırma kuruluşudur. İPM araştırma çalışmalarını üç ana başlık altında yürütmektedir: İPM-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi, Demokratikleşme ve Kurumsal Reform, Çatışma Çözümü ve Arabuluculuk. 2001 yılından bu yana İPM, karar alıcılara, kanaat önderlerine ve paydaşlara uzmanlık alanına giren konularda tarafsız analiz ve yenilikçi politika önerilerinde bulunmaktadır.

European Climate Foundation

European Climate FFoundation (ECF) Avrupa’nın düşük karbonlu bir toplum haline gelmesine yardımcı olabilmek ve iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası alanda güçlü bir lider rolü oynayabilmek amacıyla kurulmuştur. ECF, her türlü ideolojiden uzak kalarak düşük karbonlu bir topluma geçişin “nasıl” olacağı konusunu odağına alır. Ortaklarıyla yaptığı iş birliği kapsamında ECF, bu geçişte kilit rol oynayacak patikaları ve farklı alternatiflerin sonuçlarını ortaya çıkararak bu tartışmalara katkı sağlamayı hedefler.

Agora Energiewende

Agora Energiewende; özellikle Almanya ve Avrupa olmak üzere tüm dünyada temiz enerjiye başarılı bir geçiş yapılmasını sağlamak amacıyla veri odaklı, politik açıdan uygulanabilir stratejiler geliştirir. Bir düşünce kuruluşu ve politika laboratuvarı olan Agora; yapıcı bir fikir alışverişi sağlarken siyaset, iş ve akademi dünyasından paydaşlarla da bilgi birikimini paylaşmayı hedefler. Kâr amacı gütmeyen ve bağışlarla finanse edilen Agora, kendini kurumsal ve siyasi çıkarlara değil, iklim değişikliğiyle mücadeleye adamıştır