Sesmir/Ökmen:Küresel borçlanma maliyetlerinde başlayan ve devam eden artış baskısından Türkiye'nin muaf kalmasını beklemek gerçekçi değildir

Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Risk iştahı ve petrol-emtia fiyatlarının seyrindeki son küresel gelişmeler, risk primleri ve artan iç siyasi gerilimler TCMB’nin faiz artırımının temel, rasyonel ve haklı gerekçeleridir: Küresel risk iştahı ve enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarının gelişim seyri ve artan iç siyası kutuplaşmalar dikkate alındığında, Merkez Bankası’nın faiz artırımı yapmamış olması halinde, Türk Lirasının kırılganlığının daha da artacağı apaçık ortadadır.

Küresel borçlanma maliyetlerinde başlayan ve devam eden artış baskısından Türkiye’nin muaf kalmasını beklemek gerçekçi değildir: Gelişen piyasaların tamamında, gelişmiş piyasaların ise bir kısmında, yukarı yönlü ivmelenmeye başlayan uzun vadeli borçlanma maliyet döngüsünden, Türkiye’nin etkilenmemesini, dışarda kalmasını ve direnç göstermesini beklemek gerçekçi ve olası değildir.

Faiz artırım kararı; TL’nin değerinde oluşan stres ve risk birikiminin azalmasına, piyasaların güç ve istikrar kazanmasına, hisse senedi ve DIBS piyasalarına yeniden portföy girişlerinin başlamasına, enflasyon katılığının azalmasına katkı sunacaktır: Artırılan faiz seviyesi; ABD’de satış ağırlıklı hale gelen tahvil piyasalarının ve içerde yükselen enflasyonun, ekonomi genel dengelerinde ve özellikle TL’nin değerinde yarattığı stres ve risk seviyesinin hafifletilmesine ve istikrar kazanmasına katkı sunacaktır.

Sıkı para politikasında ve faiz aracının kullanımında en ufak tereddüdün yaşanması halinde, enflasyon seviyesinin, TCMB’nin öngörü ufkunda yer alan hedefin üst bandını aşması kaçınılmaz olacaktır.

Yapılan faiz artırımı, süreç yayılımlı ve düşük seviyeli değil, tek noktadan, tek atımlı, yeterince yüksek ve ani reaksiyon şeklinde olduğu için beklenen etkiyi tam ve eksiksiz olarak sağlayacaktır: Zira faiz artırımları, süreç yayılımlı değil, tek noktadan tek atımlı, yüksek ve ani reaksiyonlardır. Beklenen etkinin eksiksiz olarak ortaya çıkması için, faiz artırım kararlarının yüksek oranlarda ve sürece yayılmadan tek seferde yapılması para politikalarının literatürdeki genel kuralıdır. 200 baz puan olarak yapılan faiz artışı reel faiz görünürlüğü açısından yeterli olup, süreç yayılımlı değil, tek noktadan tek atımlı ve ani bir reaksiyon olarak kurgulanmıştır.

• Kapsamlı dönüşüm hamleleriyle, sosyal ve siyasi risklerin düşürülememesi halinde, yapılan bu faiz artırımından beklenen yararlar kalıcı olamayacak ve faiz sarmalı her defasında artarak devam edecektir.

• Sosyal ve siyasal risklerin düşürülmesi için ortada gerçekçi dönüşüm hamlelerinin bulunmaması yerli ve yabancı yatırımcı ve tasarruf sahiplerinin algısını bozmaya devam etmektedir.

• Gelişen ülkelerin ortalama zayıflıklarından daha fazlasına sahip olan Türkiye ekonomisi, yüksek faiz yüküne uzunca süre katlanmaya devam edecektir ve etmesi de gerekmektedir: Gelişen ülkelerin temel zayıflıklarından çok daha fazla zayıf koşullara sahip olan Türkiye; fiyat istikrarını, güven algısını, uluslararası atmosfere uygun ekonomik ve hukuksal yapısal dönüşüm süreçlerini ve en önemlisi dolarizasyon zayıflamasını sağlayana kadar sıkı para politikası ve yüksek faiz yüküne katlanmaya devam etmelidir.

Orhan ÖKMEN
      Başkan



Diğer Haberler
BOJ/KURODA: NEGATİF FAİZLERİ DERİNLEŞTİMENİN İMKANSIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM
BOJ/KURODA: ETF ALIMLARI HİSSE PİYASASI FONKSİYONUNUN ALTINI OYMUYOR
BOJ/KURODA: FAİZ GETİRİ BANTINI BUGÜNÜN KARARIYLA GENİŞLETMEDİK
BOJ/KURODA: ETF ALIMLARINI AZALTMAYI YA DA TEŞVİK POLİTİKASINDAN ÇIKMAYI NİYET ETMİYORUZ
BOJ / KURODA: BOJ GETİRİ HEDEFİ ARALIĞINI GENİŞLETMEDİ, NETLEŞTİRDİ
GÜNEY KORE'DE KOSPİ ENDEKSİ %0.86 DÜŞÜŞLE 3039,53 PUANDAN KAPANDI
Facebookta Paylaş