Sesmir/Ökmen:Jeopolitik risklerin ve Avrupa Birliği'nden uzaklaşmanın devam ediyor olması, TL'deki zayıflamayı daha belirgin hale getirmektedir

Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Jeopolitik risklerin ve Avrupa Birliği'nden uzaklaşmanın devam ediyor olması, TL'deki zayıflamayı daha belirgin hale getirmektedir: AB ile tansiyonun yeniden artması, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi, Türkiye'nin ABD ve NATO ile ilişkilerinin gerilmesine neden olan S-400 hava savunma sistemleri, Kuzey Kıbrıs'ta 1974 yılından beri kapalı olan Maraş'ın bir bölümünün uluslararası konsensüse rağmen kullanıma açılması, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulama tehditleri TL'nin değersizleşmesine neden olan başlıca jeopolitik risklerdir.

İstatistiki verilere olan güvensizlik algıları, TL'de baskı unsuru olmayı sürdürüyor: Ulusal istatistik verilerin doğruluğuna ilişkin son iki yıldır oluşan güvensizlik algıları ve özellikle fiili enflasyonun açıklanandan en az 3 kat daha yüksek olduğu yönündeki inanışlar TL'de baskı unsuru olmayı sürdürüyor.

Reel faiz fonksiyonunun temel girdisi olan "şimdiki fiili veya gelecek enflasyon" verisinde yaygın bir kaos ve güvensizlik hali söz konusudur: Reel faiz tespitinde, yatırımcılar artık güven duymadıkları "açıklanan enflasyon" verisinin çağrıştırdığı "gelecek enflasyon" yerine, bizzat kendi kısıtlı çabalarıyla hesapladıkları ve herkese göre değişen "şimdiki fiili veya gelecek enflasyon" verisini kullanmaya başlamışlardır.

Türkiye ekonomisi negatif faiz alanından çıkmadan, dolarizasyon eğilimleri bitmeyecek, TL yatırımcıları fiili enflasyonun altında kalmaya devam edeceklerdir: Herkesin kendisinin hesapladığı "şimdiki fiili veya gelecek enflasyon" verisinin farklılığına rağmen, politika veya fonlama faiz oranları her halükarda en az 1100-1000 (bin yüz-bin) baz puan artırılmadan fiili enflasyon baskınlığından ve negatif faiz alanından çıkamayacak, TL yatırımcılarının anapara kayıpları devam edecek, dolarizasyon eğilimleri bitmeyecektir.

TL'nin konvertibilite seviyesinin rezerv paraların konvertibilite seviyesinden giderek ıraksayan mesafesinin tersine çevrilmesi ve kısaltılması Türkiye ekonomik politikalarının ana odağı olmalıdır. TL'nin konvertibilitesini zayıflatan düzenlemeler iptal edilmelidir.

Normalleşme sinyalleri, mevcut politikaların ana paradigmasında değişikliği olmadan, kalıcı bir devamlılığa dönüşmeyecektir. Para politikasında sıkılaştırma ve makro ihtiyatı tedbirlerinde başlayan normalleşme adımları sonrasında, hisse ve tahvil piyasalarına başlayan kaynak giriş sinyalleri umut verici olmakla birlikte, politikalarda ana paradigma değişikliği olmadan fon girişi eğilimleri kalıcı bir devamlılığa dönüşmeyecektir.

Politika faizinin yerine GLP'nin ana fonlama kaynağı haline getirilmesi ve ayrıca SWAP faizlerinin MB'sı tarafından politika faizlerinin üzerinde uygulanması, kurumsal bağımsızlığa gölge düşüren temel bir para politika hatasıdır.

Daha çok gerçek kişiler olmak üzere, lokallerin döviz ve altın cinsi varlıklara ilgisinin devam etmesi temelde jeopolitik tansiyonunun artmasıyla ilişkilidir.

Analitik bütçede, program sınıflandırılmasından vaz geçmek, maliye politikalarında kurumsallık yerine keyfilik getirecektir: Analitik bütçede fonksiyonel program sınıflandırmasının ortadan kaldırılması uluslararası bütçe standartlarından, karşılaştırılabilir ve denetlenebilir olmaktan, kurumsallıktan, disipline olmaktan, mali istikrarı sağlayan mali şeffaflık ilkesinden vaz geçmektir.



Facebookta Paylaş