Paranın Rengi (Garanti BBVA Yatırım)

17 Ocak 1966’da Cartegena açıklarında seyreden İspanyol balıkçı Francisco Simo Orts’un gözüne bir şey takılır: Uzaklarda, gökyüzünde, beyaz bir paraşütün ucundaki bir nesne yavaşça denize doğru süzülmektedir… Orts ne olduğunu anlayamadan nesne Akdeniz’in maviliklerinde gözden kaybolur. Orts’un o anda bilmediği, ABD’ye ait bir B-52 bombardıman uçağının havada yakıt ikmali yaparken tankerle çarpıştığı, uçaktaki dört termonükleer bombanın yere düştüğüdür. Bombalardan üçü 24 saat içinde karada düştükleri yerden alınırlar, bunlarda tehlikeli bir durum yoktur, ancak 1,1 milyon dinamit kalıbına eşdeğer güce sahip dördüncü bomba kayıptır! Amerikalı ve İspanyol yetkililer dördüncü bombayı haftalarca ararlar, ancak bomba ortada yoktur. Nihayet Orts’un anlattıklarını dinleyen yetkililer aramayı Akdeniz’e kaydırmaya karar verirler. Fakat Orts’un gösterdiği bölge ile donanma uzmanlarının hesapları tutmamaktadır. Haftalarca deniz dibinde sonar ve dalgıçlarla yapılan aramalardan sonra donanmanın hala bombanın koca Akdeniz’de nerede olabileceğine dair bir fikri yoktur.
Nihayet, donanma, derin deniz kurtarma operasyonlarının başındaki John Craven’ı bu işle görevlendirir. Craven farklı bir yol izlemesi gerektiğinin farkındadır, işe matematiği katar: Bayes teoremi! Craven, uzmanları bir harita başında toplar ve her olasılık için bombanın nerede olacağına dair tahminler üretmelerini ister: Bombanın iki paraşütü vardır, bunlardan sadece birinin açılmış olmasının olasılığı nedir? Bu durumda bomba nereye düşmüş olabilir? Paraşütlerin ikisi de açıldıysa, ya da ikisi de açılmadıysa nereye düşebilir? Uçağın son andaki farklı açıları göz önünde bulundurulduğunda her bir paraşüt senaryosun bomba nerede olabilir? Ekip tüm bu olasılıkları tartışır ve bunlara birer olasılık yüzdesi atar. Sonrasında bu olasılıklar deniz tabanına ait haritalara işlenir ve en yüksek olasılıklı yerlerde yeniden arama faaliyeti başlar. Kısa bir süre sonra, uçak enkazından kilometrelerce ötede, uzmanların daha önce bakmayı dahi saçma bularak reddettikleri bir yerde, 2550 mt derinlikte bomba bulunur! Craven bu tekniği sonraki yıllarda da kullanır: 2009 yılında Rio de Janeiro’dan Paris’e giderken okyanusa düşen Air France uçağının, Fransız yetkililerin 2 yıllık çabasının ardından, Bayes teoremini kullanan bir danışmanlık şirketi 2 hafta içinde enkazı ve kara kutuları bulur.
Araştırma Strateji
Paranın Rengi
Tufan Cömert
Direktör - Araştırma ve Yatırım Danışmanlığı
Bayes teoreminin böyle çetrefilli konularda kullanımı, ilk baştaki inançlarımızın tarafsız yeni bilgilerle
güncellenmesine ve böylece daha yeni, daha gelişmiş bir bilgiye evrilmesine yol açar. Buradan hareketle birer
yatırımcı olarak bazen tek bir veriye bakarak yaptığımız yorumların, ulaştığımız yargıların da aslında pek anlamı
olmayabilir. Hele ki böyle bir tek gözlem noktasına gereğinden fazla bir “olasılık” yüklersek beklentimiz iyice yanlış hale
gelir. Bu okuduklarınızı aslında ABD’den gelen her veri sonrasında piyasanın girdiği yo-yo moduna sinirlendiğim için
yazıyorum, ama merak etmeyin, konuyu birazdan bu haftaki TCMB faiz kararına da bağlayacağız.
ABD’de ne oldu da kızdın derseniz, beklentiden fazla
düşen enflasyon verisi sonrası, piyasalar Fed’in faiz
artırım beklentisini düşürmeye, ve henüz artmamış
faizi yansıttıkları değerlemeleri, henüz inmemiş faiz
ile değiştirmeye başladılar! Buradan itibaren işler
bayağı bir karışıyor, çünkü tek bir veriye, tek bir veri
noktasına bakarak bu yargılara ulaşmak kehanetten
farksız değil. Şimdi, buradaki mantık şöyle çalışıyor:
“Enflasyonda en kötüsü geride kaldı, Fed zaten faiz
artıracak, ama 2023’ten itibaren faizi indirmeye
başlayacak, biz zaten faiz artışını fiyatlamalara yansıttık,
hadi şimdi indirimleri yansıtalım”. Hemen 1970’lere
dönelim: O dönemki Fed Başkanı Arthur Burns, petrol krizi nedeniyle oluşan enflasyonu kontrol altına almak için faiz
artırmış, ve fakat enflasyonun kesin ve kalıcı düşüşünü görmeden faizi indirmeye başlamıştı (gri daire içindeki dönem).
Sonrasında Volcker gelip, enflasyonda henüz kalıcı bir düşüş olmadığını görünce, acımasız bir faiz artırım süreci
başlamıştı. Bugün ABD’deki her bir merkez bankası yetkilisi için Burns dönemi, çok da hatırlanmak istenmeyen
konulardan biri. Buradaki ders açık: Enflasyon birkaç veri noktasından ibaret bir olgu değildir, uzun süreli bir
eğilimdir. Muharebeyi kazansanız da savaşı yitirebilirsiniz. O yüzden enflasyonla mücadele konusunda sabırlı,
kararlı ve tutarlı olmak gerekir.
ABD ile ilgili son noktayı da verip bitirelim: Tamam son TÜFE verisi hiç kötü değil, ancak enflasyonu düşürmek
için bir çaba sarf etmezseniz enflasyon düşmez. Düştü sanırsınız, ama düşmez. ABD’de yatırımcılar enflasyonun
düşüşüne inanıyorlar, çünkü Fed’in faiz artıracağına da inanıyorlar. Faiz bir süre yüksek seviyelerde durmaz, beklentiler
iyice kırılmaz ise işte orada Burns dönemine dönülür. Hatta ve hatta şu anda mesela istihdam piyasasına bakarsanız
burada hala ısınmanın sürdüğünü, talep kaynaklı enflasyonun hala ciddi bir sorun olduğunu görürsünüz. Demek ki her
veri ile savrulmadan ziyade, ana eğilime, politikaların sürdürülebilirliğine, iletişimin netliğine ve daha da önemlisi,
söylenenin yapılmasına bakmamız gerek.
Konu Türkiye’ye geldiğinde analizi biraz daha farklı
yapmamız gerek. Zira yetkililerden net bir şekilde
duyduğumuz açıklamalar yakın zamanda faiz
politikasında bir dönüş beklenmemesi gerektiği
yönünde. Bu bilgi yeni değil, ama önemli. Çünkü
birazdan bu bilgiyi nasıl paraya çevireceğimizi
tartışacağız. Yanda gördüğünüz tablo, oldukça basit bir
“TCMB faizde ne yaparsa USDTRY ne olur” temalı
çalışma. Bunu bir alıştırma gibi görmeniz ve tabloda yer alan olasılıklara ve kurdaki olası değişimlere fazla
anlam yüklememeniz önemli, zaten aynı tabloyu kendiniz yapıp, kendi olasılıklarınızla çok daha farklı sonuçlara
ulaşabilirsiniz.
Her iki senaryoda da TCMB’nin ne yapabileceğine dair olasılıkları görüyorsunuz. Burada kaç puanlık
indirim/artırım gibi soruları görmezden geliyoruz, keza kurda her iki yönde de simetrik hareket olacağını varsayıyoruz.
Bu durumda atadığımız olasılık ile olası kur hareketini çarptığımızda beklenen getiriye ulaşıyoruz. İşte burası Craven’ın
yaptığına benzer işler, zira her durum için bir olasılık atar, bunların alt senaryolarını oluşturur ve bu olasılıkları birbiriyle
çarparak giderseniz elinizde olasılığı yüksek birkaç senaryo kalır. Bizim yaptığımız tek şey buna finansal bir anlam
yüklemek için getiri/götürü katmak oldu. Bu tarz senaryo çalışmalarına normal şartlarda küresel taraftan başlamak
gerekir. Dünyada likidite ve faiz ne yöne evrilecek, gelişen ülkeler bundan ne kadar pay alacaklar, Türkiye’de ne olacak,
bu esnada siyaset ve jeopolitik meseleler nereye gidecek ve her bir senaryoda her bir piyasada neler olacak…


 Garanti BBVA Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş
 https://www.garantibbvayatirim.com.tr/
 

                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. iş burada yer alan bilgilerin, doğruluğundan, yeterliliğinden veya tamlığından ve bu bilgiler ışığında yapılan ve yapılacak olan ileriye dönük yatırımların sonuçlarından hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.'nin yazılı izni olmadıkça içeriği kısmen ya da tamamen üçüncü kişilerce hiç bir şekil ve ortamda yayınlanamaz, iktisap edilemez, alıntı yapılamaz, kullanılamaz. İleti, gönderilen kişiye özel ve münhasırdır. İlave olarak, bu raporun gönderildiği ve yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda kullanıldığı ülkelerdeki yasal düzenlemelerden kaynaklı tüm talep ve dava haklarımız saklıdır.



Facebookta Paylaş