Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından bugün açıklanan Ekonomik
Görünüm raporunda, 2021'deki güçlü toparlanmanın ardından büyüme, projeksiyon
döneminde ılımlı olacağı belirtildi.
OECD'nin Türkiye değerlendirmesi şöyle:
Çok yüksek enflasyon ve azalan tüketici güveni, tüketici harcamalarını sınırlayacak.
J eopolitik faktörler ve finansal koşullar hakkındaki belirsizlik yatırımları aşağıda
tutacak.
İhracat, küresel tedarik zincirlerinin yeniden dağılımından yararlanmaya devam
ederken, Ukrayna'daki savaş dış talebi ve emtia fiyatlarını olumsuz etkileyecek. Yüksek
emtia ve gıda fiyatları ile birlikte destekleyici para politikası, 2022'de tüketici
enflasyonunu %70'in üzerinde tutacak.
Merkez bankasının bağımsızlığının güçlendirilmesi ve para politikasının
sıkılaştırılması, güveni artırmanın ve enflasyon beklentilerini çıpalamanın anahtarı
olacak. Yüksek emtia fiyatlarıyla karşı karşıya kalan düşük gelirli hane halklarına
destek de dahil olmak üzere, maliye politikasının projeksiyon dönemi boyunca
destekleyici kalması bekleniyor.
İşçiler ve işsizler için becerilerin ve eğitimin kalitesinin artırılmasına yönelik
yapısal reformlar, daha yüksek ücretli işlere geçişi kolaylaştırmanın anahtarı.
Petrol ve gaz ithalatına olan aşırı bağımlılığı göz önüne alındığında, Türkiye arz
kaynaklarını çeşitlendirmeye ve enerji verimliliğini artırmaya devam etmeli.
2021'deki güçlü toparlanmanın ardından ekonomik aktivite yavaşlıyor
Ekonomi, güçlü ihracat ve yüksek tüketici harcamalarının desteğiyle 2021'de %11 büyüdü.
Mal ihracatı, güçlü dış talebin desteğiyle 2021'de rekor seviyeye ulaştı ve Türkiye,
Asya'daki tedarik zinciri kesintisinden ve liradaki değer kaybından faydalandı. İç
talep, yüksek enflasyona rağmen güçlü kredi büyümesi ile desteklendi ve genişletici
para politikası ile kolaylaştırıldı.
İstihdam, ekonomik aktivitedeki toparlanmanın da yardımıyla pandemi öncesi seviyelere
yükseldi ve asgari ücrette %50'lik bir artışla gelir arttı. Bununla birlikte,
tüketici güveni ve PMI gibi öncü göstergeler, ekonomik ivmede kademeli bir ılımlılığa
işaret ediyor.
Aynı zamanda, destekleyici para politikası, artan emtia fiyatları ve döviz kurundaki
değer kaybı nedeniyle fiyatlar daha da artmakta ve reel gelirleri aşındırmaya ve
tüketici harcamalarını sınırlamaya başladı.