Makro analiz (Sesmir)

Dünya genelinde, piyasa ekonomilerinin, liberal demokrasi rejimlerinin ve küresel eğilimlerin devamlılığı önlenememiş ve AB’nin entegrasyonu tekrar güç kazanmaya başlamıştır. 2000’li yılların başından itibaren, Küresel düzeni oluşturan kuralları zora ve askeri güce dayalı olarak bozmayı ve kuralsızlık içerisinde kendileri lehine değiştirmeyi deneyen popülist ve otokratik iktidarlar, tekrar hizaya gelmeye başlamışlardır.

Türkiye bu döneme, refah ve servet kaybı, hukuksal ve demokrasi alanda gerileme, toplumsal kutuplaşma, dış ilişkilerinde yalnızlaşma, yüksek enflasyon ve zayıf rezervler başlıklarıyla girmiştir.

2015 yılından itibaren şiddetlenen göçmen krizi sürecinde, Türkiye AB’nin tampon bölgesi olma görevini üstlenmiş, üyelik girişimlerini durdurmuştur. Türkiye’nin ABD ve NATO ile olan irtibat zayıflamış ve yalnızlaşmıştır.

Ortaya çıkan sorunların küresel olması çözümün de küresel olmasını gerektireceği için önünde sonunda bireysel girişimler başarısız olacaktır. Gıda ve enerji tedariki, dış ticaret, turizm, yeşil ve dijital dönüşümü artık küresel sorunlardır, çözümleri de elbette ulusal inisiyatif içeriğinde küresel olmalıdır.

Özellikle Rusya ve Ukrayna’dan sağlanan turizm gelirleri ile AB’deki ekonomik yavaşlamaya dayalı olarak ihracat gelirleri azalacağı için kur ve cari açık üzerindeki baskılar daha da artacaktır.

Rusya ve Ukrayna’dan tedarik edilen hububat ve yağlı tohum tedarikinde bulunacak yeni alternatifler Türkiye ekonomisinin tedarik maliyetlerini artıracaktır. Türkiye’deki para ve yönetim politikalarının mevcut paradigmasıyla enflasyonu önlemek mümkün değilken, bu kez gıda üzerinde ortaya çıkan bu ilave baskılar Türkiye de enflasyonu daha da artıracaktır.

Fiyat istikrarını yoluna koymak için en öncelikli olarak Merkez Bankası’nın faizleri acilen artırması elzemken, böyle bir önlemi almaması tarihsel olarak unutulmayacaktır.

Politik alanda kaybedilen güven düzelmeden, ekonomi de güven tam olarak sağlanmaz. Türkiye’de bozulan fiyat istikrarını düzeltmeden ekonomik güvenin geri kazanılması mümkün değildir.

TL’nin değer kayıplarının enflasyonda sebep olduğu artış miktarı, enerji maliyetlerindeki küresel artışın enflasyonda sebep olduğu artıştan daha büyüktür. Dolayısıyla, kur üzerinde giderek biriken baskının bertaraf edilmesi ilk adım olarak faiz artırımını şart kılmaktadır.

Kamusal yönetimin bireysel inisiyatifler yerine kurumsal ve sistemsel mekanizmalarla işletilmesi yönünde yapısal dönüşüm sürecine girilmeden Türkiye’nin değişen dinamiklere uyum sağlaması zor gözüküyor.

 Orhan Ökmen
 Başkan
Sesmir Kurumsal ve Finansal Danışmanlık A.Ş
                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.