Uygulanan para politikasında, enflasyon beklentilerini şekillendiren faktörlerin para politikasıyla kontrol edilecek kısımları ayıklanmamış, göz önüne alınmayıp ihmal edilmiştir. Fiyat istikrarı hedefine ulaşmak amacıyla para politikasının duruşu planlanırken, öncelikle enflasyon beklentilerini şekillendiren faktörlere, bu faktörlerin para politikası araçlarıyla ne ölçüde kontrol edilebileceğine bakılmalıdır. Merkez Bankası’nın son iki yıldır fiyat istikrarı önceliği olmadığı için para politikası da bu yönlü dizayn edilmemiş sadece söylem olarak öne çıkmıştır.
Tasarrufların dövize endekslenmesini özendirmekten ve kur riskini çözmek yerine sadece ötelemekten başka hiçbir işe yaramayan ve liralaşma diye isimlendirilen politika şu anda birikmiş risk havuzuna dönüşmüştür. Liralaşma bu haliyle devam ettiği müddetçe risk birikim yoğunluğu daha da artacaktır.
Finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması amacıyla yürütülen politikalar esasında kaynakların emir-kumanda mekanizmasıyla dağıtım işlemi olup, işlevsellikten tamamen yoksun kalmıştır.
Düşük faiz uygulanmasına ilişkin son iki yılda ileri sürülen gerekçelerin tamamı reel durumla bağlantısızıdır. TCMB ’nın düşük faiz politikasının uygulanma gerekçesi olarak, deprem felaketinin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecek şeklinde lanse etmesi ve Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi şeklinde izah etmesi sadece basit bir gerekçe uydurmasıdır. Zira bunların hiç birisi Merkez Bankası’nın temel görevleri değildir. Liralaşma olarak isimlendirilen bu uygulamanın, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması ve parasal aktarım mekanizmasının etkinliğinin artması ile hiçbir bağı yoktur.
Fonlama kanallarının ve bilumum politika araç setinin liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirilmeye çalışılmasının ekonomik gerekçeleri lanse edildiği gibi fiyat istikrarını sağlamak olamaz. Zira fonlama yapısının dövize endeksli hale getirilmesiyle Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi alakasız bir durumdur. Reel piyasalardaki alış-veril mekanizmasını oluşturan ticari işlemlerin dışında kalan APİ fonlamasındaki teminat yapısında TL’nim zorlamayla kullanılması, fonlama bileşiminde Para Takasının (Swap) azaltılması döviz rezervlerinin güçlendirilmesiyle hiçbir alakası yoktur.
Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe yol açacak hiçbir tedbir alınmadan, orta vadede %5 hedefine ulaşmayı, CDS primlerinin düşmesini, para ikamesinin azalmasını ve döviz rezervlerinin artışını beklemek hayalden öte bir şey değildir.
TCMB şu andaki yapısıyla KKM maliyetlerini kamuoyundan saklamaya çalışırken, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceğini ilan etmesi sözelden öte bir ifade değildir.
Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payının düşüklüğüne ve kalite istikrarsızlığına rağmen, yüksek seyrettiğini ifade eden Merkez Bankası işte tamda bu nedenle gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında güven erozyonuna uğramıştır. Turizm gelirlerinin yetersizliğin rağmen, cari işlemler dengesinin beklentilerini dahi aştığını iddia etmesi tam olarak sorunu gizleme çabasıdır.
Yenilenen Merkez Bankası yönetimi kaybedilmiş güveni tekrar sağlayıcı politikalara yönelmelidir. Merkez Bankası açısından, para politikasının öncelikli hedefi fiyat istikrarını sağlamak olmalıdır. Politika faizini reel faiz alanında konumlandırılmalı, enflasyonda orta ve uzun vadede %5 şeklinde ezberlenmiş fix bir hedefe değil de ulaşılabilir hedefler oluşturulmalı, faiz belirleme inisiyatifi her daim kendinde olmalı, rezerv artırıcı politikalara ağırlık vermeli, serbest piyasa ve serbest kur uygulamalarına riayet etmeli, kadroları arasında liyakati öne geçirmeli, direkt veya dolaylı olarak hazineyi fonlamadan uzak durmalıdır. Maliye politikası üretecek ve uygulayacak kurumların fiyat istikrarı hedefiyle çelişecek uygulamalardan kaçınmaları ve makro ihtiyatı tedbirler de dahil ekonomi, hukuk gibi her alanda yapısal dönüşümler başlatılmalıdır.
Orhan Ökmen
Başkan
Sesmir Kurumsal ve Finansal Danışmanlık A.Ş
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.