Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın önde gelen alacak sigortası şirketi Euler Hermes, kağıt ve karton sektörüne ilişkin raporunu yayınladı. Rapora göre küresel kâğıt üretiminin, 2022 yılında toparlanmayı sürdürerek 416 milyon tona yükselmesi bekleniyor. Genellikle küresel GSYH büyümesini geriden takip eden kağıt ve karton sektörü e-ticaret kaynaklı talep artışı sayesinde, 2020 yılında küresel büyümedeki yavaşlamaya diğer sektörlere nazaran daha iyi dayandı. Euler Hermes ekonomistleri, kağıt ve karton sektöründeki büyümenin gelecek yıldan itibaren küresel büyüme ile orantılı olmasını bekliyor.
Daha az gazete daha çok online sipariş
Euler Hermes raporuna göre, Covid-19 krizi alt sektörler arasındaki farklılaşma eğilimini hızlandırdı ve karton yarışta, baskı ve yazı kağıtlarının önüne geçti. 2022 yılının sonuna kadar kartonun küresel kâğıt üretiminin üçte ikisini oluşturmasını bekleniyor. Temizlik kağıtları alt kategorisi (diğer kağıtlar dahil) 2015 ve 2019 yılları arasında üretim açısından yüzde 16'lık pazar payını istikrarlı bir şekilde korurken, online siparişlere paralel olarak artan ambalaj talebiyle her türlü mukavva kategorisi 2015 yılında yüzde 53 olan pazar payını 2019’da yüzde 57'ye yükseltti. Öte yandan, gazeteler dahil her türlü matbaa ve yazı kağıtları kategorisinde üretim bakımından 2015 yılında yüzde 31 olan küresel pazar payı 2019'da yüzde 26'ya geriledi. Covid-19 krizinin uzaktan çalışma ve online derslere geçişi hızlandırması da baskı ve yazı kağıdı çıktılarındaki düşüş eğilimini hızlandırdı.
Artan girdi maliyetleri ile birlikte riskler neler?
Rapora göre, kağıt sektörü için en büyük handikap, Avrupa’da artan kağıt hamuru fiyatları. 2020'ye kıyasla 2021 yılında yüzde 5 artan karton satışlarına rağmen sektör, sene başından beri 1,5 kat artan Avrupa kâğıt hamuru fiyatındaki artışa ayak uydurmakta zorlanıyor. Kâğıt sektörü için yıl başından bu yana en büyük risk, selüloz fiyatlarındaki artış olarak gözüküyor. Eylül sonu itibarıyla, Avrupa'da kâğıt hamuru fiyatı yıllık yüzde 53 artarken, Asya'da aynı fiyatlar yüzde 47 arttı. Odun fiyatlarındaki artışı satış fiyatlarına yansıtabilen hammadde tarafındaki oyuncuların aksine, son tüketiciye daha yakın olan kâğıt sektörü, kâğıt hamuru fiyatlarındaki artıştan kötü şekilde etkilendi.
Son ürüne yakın kademedeki kâğıt üreticileri, faaliyetleri daha fazla katma değerli işlem içerdiğinden normalde daha kârlı yapıya sahip olsalar da kâğıt hamuru fiyatlarının aniden yükselmesiyle (en son 2018 yılında olduğu gibi) kârlılık seviyelerini korumakta zorlandılar. Ürünlerine olan talep azaldığı için gazete kağıdı ile birlikte matbaa ve yazı kağıdı segmenti, kâğıt hamuru maliyetlerindeki artışları müşterilerine neredeyse hiç yansıtamadıklarından, bu maliyet artışından en olumsuz etkilenen segmentler oldu.
2021 yılında, özellikle baskı, yazı ve gazete kağıdı üreticileri başta olmak üzere, üretimin ilk aşamalarında yer alan sektördeki kâğıt üreticilerinin faaliyet kârlarında 7 milyar dolarlık bir kayıp bekleniyor. Bununla birlikte, kâğıt hamuru ve odun fiyatlarındaki artışın yavaşlamasıyla 2022 yılının daha parlak geçmesi öngörülüyor.
Üretimde 2022 yılının kazananı Asya olacak
Öte yandan, 2020 yılına göre 2022 yılında üretimini 7 milyon ton artıracak olan Asya Bölgesi’nin, üretim kaybını fazlasıyla telafi ederek Kuzey Amerika'nın önüne geçmesi bekleniyor. Pandemi sırasında yaşanan üretim kaybının yalnızca yaklaşık yüzde 40'ını telafi etmesi beklenen Avrupa bölgesi ise arkada kalanlar arasında yer alacak.
Türk kağıt sektörü için fırsatlar kadar riskler de fazla
Euler Hermes Türkiye CEO’su Ahmet Ali Bugay, Türk kağıt sektöründeki fırsatlar ve riskler ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Pandemiyle birlikte dünya genelinde kağıda olan talep kadar kağıt hammaddesine olan ihtiyaç da arttı. Ancak Türkiye hem geri dönüşümde istenilen seviyede değil hem de selülöz temininde ithalata bağımlılığından kurtulamıyor. Türkiye uzun vadeli bir plan çerçevesinde endüstriyel ormanlara kavuşup hurda geri dönüşüm oranını da artırabilse sadece yurt içinde değil ihracat pazarlarında da lojistik ve know-how açısından ciddi fırsatlara sahip. Ancak Türk Lirası’nın hızla değer kaybettiği bu dönemde şirketlerin sadece döviz bazlı hammadde girdi fiyatları ile değil aynı zamanda fiyatlama, nakit akışı planlaması, kur riski yönetimi gibi konulardaki risklere de dikkat ederek sürdürülebilir büyümeye odaklanması gerekiyor.”