Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ülkemiz jeotermal enerji kaynaklar açısından zengin bir ülkedir. Jeotermal kaynaklara dayalı elektrik üretimi amaçlı santral yatırımları son yıllarda yoğunlaşmıştır. Bugüne değin tespit edilen elektrik üretimine uygun sahaların tamamı, genel olarak Ege Bölgesinde ve Aydın, Manisa, Denizli, İzmir, Kütahya ve Çanakkale illerindedir.
İşletmede olan jeotermal esaslı elektrik santrallarının (JES) üçte ikisine yakın bir bölümü Aydın’da kurulmuş olup; halen yatırım sürecinde olan, ön lisans ve planlama aşamasındaki yeni JES proje stokunun da dörtte biri Aydın il sınırları içindedir.
Jeotermal elektrik üretimi yatırımlarının bu denli yoğunlaştığı Aydın’da ve Manisa’da bazı santralların insana ve çevreye zarar veren uygulamalarında; halkın, halkın temsilcisi olan demokratik platformların, meslek örgütlerinin eleştiri ve itirazları, merkezi ve yereldeki kamu kurum ve yönetimleri tarafından dikkate alınmamıştır.
Ortak varlığımız olan bu doğal kaynağın en doğru, sürdürülebilir ve çevreye en uygun düzeyde kullanımını zorlayacak bir kurallar dizisinin hazırlanması talebi, yıllardır kamuoyu önünde Odamızca gündeme getirmiş olmasına karşın yerine getirilmemiş ve uygulamaya konulmamıştır.
Kamu yönetimi, tüm enerji yatırımlarında ve özel olarak JES projelerinde insan yaşamının ve yaşam alanlarının olumsuz yönde etkilenmemesi konusunda, kuralları geçersiz kılacak istisnaları kurgulamakla değil, kuralları istisnasız uygulamakla yükümlüdür.
Jeotermal kaynağın işletilme sürecinde; biyolojik bir kirleticinin varlık ve etkisini hangi sıcaklıklarda sürdürebileceği, kimyasal bir kirleticinin bulaşmasının kapalı bir sistem için ne anlam taşıyacağı sorgulanmalıdır. Özellikle sondaj sırasında kullanılan sondaj sıvılarının kabul görmüş uluslararası standart ve uygulamalara göre bertaraf edilmesi ve üretim sırasında re-enjeksiyonun kurallara uygun olarak yapılması mutlaka sağlanmalı, vahşi deşarj uygulamalarının derhal önlennmesi ve bütün bu süreç ve işlemlerin bilimsel ölçütlerle denetlenmesi zorunludur. Bu konuda uygulama birliğini sağlamak için gerekli yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak yıllardır dile getirdiğimiz bu talebi bir kez daha tekrarlıyoruz.
Odamız siyasi iktidarı, merkezi ve yerel kamu kurumlarını, jeotermal kaynağa dayalı elektrik üretimi için; suya, havaya, çevreye, doğaya zarar veren denetimsiz ve kural dışı vahşi uygulamalara derhal müdahil olmaya, durdurmak ve önlemek için kalıcı adımlar atmaya çağırmaktadır.
Atanmış ve seçilmiş yöneticilerin görevi, santral yatırımcısı sermaye gruplarının çıkarlarını kollamak değil, her ne pahasına olursa olsun o bölgede yaşayan insanların, toplumun, çevrenin, doğanın ve ülkenin çıkarlarını korumak olmalıdır. JES projelerinde yer seçiminden, projenin fizibilite aşaması, tesis, montaj ve işletme aşamalarına kadar tüm aşamalarda; toplum yararı ve çevre öncelikle göz önüne alınarak değerlendirilmeli, kurulan tesislerin verimli tarımsal arazilere, incir, üzüm vb. halkın geçim kaynağı olan ürünlerin yetiştirildiği topraklara ve ürünlere zarar vermesi önlenmelidir. Yanlış uygulamalardan canı yanan, zarar gören üreticilerin ve yaşadıkları bölgede sağlıklı yaşam haklarını savunmak için barışçıl yöntemlerle direnenlerin taleplerine kulak verilmelidir.