TCMB kararına odaklanıldı
Bugün saat 10:00’da Türkiye’nin ikinci çeyrek büyüme verisini
karşılayacağız. İlk çeyrekteki güçlü büyümenin ardından bir miktar
ivme kaybedilmiş olsa da ikinci çeyrek büyüme rakamının da %5
civarında gelmesini bekliyoruz. Önceki çeyreklerde açıklanan güçlü
büyüme verilerinin trendin pozitif olması nedeniyle piyasadaki
iyimserliği desteklediğini görüyorduk. Büyüme verisinin üçüncü ve
dördüncü çeyrek için hızlı bir düşüş eğilimine gireceğine yönelik
güçlü işaretler ikinci çeyrek verisinin piyasa üzerindeki olumlu
etkisini sınırlayacaktır. Bu nedenle büyüme verisi sonrası piyasadaki
hareketlerin sınırlı ve kısa süreli olarak kayda geçeceğini
düşünüyoruz.
TCMB’nin faiz artışı yapması bekleniyor
Ağustos ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından
TCMB’den gelen “Son dönemde enflasyon görünümüne ilişkin
gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmektedir.
Merkez Bankası fiyat istikrarını desteklemek amacıyla gerekli tepkiyi
verecektir. Bu çerçevede, daha önce yapılan iletişimle de uyumlu
olmak üzere, son gelişmeler dikkate alınarak Eylül ayı Para
Politikası Kurulu toplantısında parasal duruş yeniden
şekillendirilecektir” açıklaması, 13 Eylül’de gerçekleştirilecek Para
Politikası Kurulu toplantısından yüksek oranlı bir faiz artışı
beklentisini doğurdu. Bizim beklentimiz de haftalık fonlamanın
gerçekleştirildiği politika faizinde asgari 300 maksimum ise 500
puanlık faiz artışı gerçekleştirilebileceği yönünde. Daha önce 150
baz puanla sınırlanan koridorun alt ve üst bandında ise bu sefer
marj biraz daha yükseltilebilir.
TCMB’nin faiz artışındaki amacın kurları düşürmek olmadığının
farkında olmak gerekiyor. Bu nedenle faiz artışının başarısını
kurlarla ölçmemek lazım. Diğer şartlarda çok sert bir değişim
olmadığı sürece TCMB’nin piyasa beklentilerini karşılayacak bir faiz
artışının TL’nin istikrarına katkı sağlayacağı kesin. Buna karşılık bu
sürecin başta açıklanması beklenen orta vadeli program
çerçevesinde mali polittikalarla desteklenmesi, Türkiye’nin risk
priminin yüksek seyretmesine neden olan ABD ile gergin devam
eden ilişkilerin normalleşip, İdlip başta olmak üzere jeopolitik
risklerin dengelenmesi şart. Bu nedenle TL’de istikrarın sağlanması
için tüm beklentiyi faiz artışına bağlamamak gerekiyor. TL’nin
istikrar sağlayabilmesi için kısa vadede faiz artışına mutlak ihtiyaç
duyulduğunu düşünmekle birlikte bahsettiğimiz diğer konularda
pozitif bir trend yakalanamazsa yapılacak faiz artışının da anlamı
azalacaktır.
TCMB’nin 3 Eylül’de açıklanan enflasyon rakamlarının ardından
yaptığı açıklama ile 13 Eylül’deki Para Politikası Kurulu toplantısına
kadar TL’yi korumaya aldığını düşünüyoruz. Bu hafta da bu
beklentinin 13 Eylül’e kadar diğer koşullarda çok sert bir değişme
olmaz ise TL’ye destek olmaya devam edecektir. 13 Eylül’de
alınacak karara bağlı TL varlıklarda kısa süreli de olsa sert
dalgalanmalar görülebilir.
Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.gedik.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.