İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte görev yapan 32 ilçe belediye başkanı ile Kovid-19 gündemli toplantıda bir araya geldi. Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu’nda, dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen toplantıda Bağcılar, Başakşehir, Maltepe ve Şile belediyeleri, başkan yardımcısı; Büyükçekmece ise meclis 1’nci başkanvekili düzeyinde temsil edildi. Toplantıya herhangi bir düzeyde katılım göstermeyen iki belediye ise, Pendik ve Bahçelievler oldu. Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin’in, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün gibi Kovid-19 tedavisi gördüğü öğrenildi.
“EN FAZLA KAPISI ÇALIŞAN İNSANLAR, BELEDİYE BAŞKANLARI”
Her iki başkan acil şifalar dileyerek konuşmasına başlayan İmamoğlu, İstanbul’un pandemiyle ilgili çok sıkıntılı bir dönem geçirdiğinin altını çizdi. “Salgının tırmandığını, hastanelerimizin yoğun olduğunu, hastalarımızın yoğun bir şekilde tedavi gördüğünü, birçok hastamızın da evinde tedavi gördüğünü belki de en yakından takip edenler belediye başkanlarıdır” diyen İmamoğlu, en fazla kapısı çalınan insanların, “şehri eminler” olarak kendileri olduğunu belirtti. İBB bünyesindeki Kovid-19 rakamlarını paylaşan İmamoğlu, süreç içinde 34 çalışanlarını kaybettiklerini belirtti. Kurum bünyesinde hasta sayısının 2 binlere kadar çıktığını kaydeden İmamoğlu, 3 ile 4 bin arasında da temaslı çalışan olduğunu ve bundan dolayı iş kaybı yaşadıklarını aktardı.
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI, ÖN SAFTA MÜCADELENİN KAHRAMANLARI”
“Hem İBB hem de ilçe belediyelerinin pandeminin başından beri üstün bir çaba sarf ettiğini biliyorum” diyen İmamoğlu, her kurumun sahada olduğunu ve elinden geleni yaptığını bildiğini ifade etti. “Bunu yaşamak elbette beni mutlu ediyor” diyen İmamoğlu, sağlık çalışanları için ayrı başlık açılması gerektiğini vurguladı. İmamoğlu, “Her birisi gerçekten büyük fedakarlıkla, cansiperane; belki de en ön safta mücadelenin kahramanları. Hekiminden hemşiresine, sağlık memurundan hizmetçisine kadar tüm sağlık çalışanlarına minnet duygularımızı buradan iletelim. Meslek tutkularına ve en üstün başarıyı gösterme tutkularına söylenecek tek şey; saygı ve minnetle onları anmak. Ümit ederiz, onların burnu bile kanamasın. Görev şehidi olarak hayatını kaybeden sağlıkçılarımıza rahmet diliyoruz” dedi.
“SON 2 HAFTADIR TÜRKİYE’NİN HER BÖLGESİNİ KONUŞUR HALDEYİZ”
Salgının yükselme eğilimine girdiği 15 Kasım’dan itibaren İBB olarak aldıkları önlemleri aktaran İmamoğlu, şu bilgileri paylaştı:
“O tarihten itibaren sosyal tesislerimizi, müzelerimizi, kültür merkezlerimizi kapatma kararı aldık. Hükümetimiz, 17 Kasım’da ilk kısıtlamalarını uyguladı. 2 Aralık’tan itibaren de ikinci kısıtlama kararlarını aldı. İBB Bilim Danışma Kurulu’muzun da belirttiği üzere, tam kapanmanın çare olacağını düşünüyorum. Kısmı önlemlerin süreci uzatacağını ve netice vermeyeceğini düşünüyorum. Bugün, şu saate kadar 437 definimiz var; 204’ü salgın hastalıktan. Yaklaşık bir aydır 400’lü rakamlarla defin yapıyoruz; bu hiç düşmedi. Kısıtlamalarda üçüncü haftaya girdik. Bir miktar esneme oluyor rakamlarda ama aşağıya düşüş yok. Bunun yeterli olmadığını net olarak söylemek lazım. Danışma Kurulu’muz, bugün yaptığı toplantıda da tam kapanmayı şart koşuyor. 3 hafta öneriyorlar; olmazsa iki haftanın da olumlu sonuçlar verebileceğinden bahsediliyor. Tam kapanmanın ekonomik karşılığını biliyoruz. Ama hep beraber, devletimizin tüm kurumlarıyla bu ekonomik kaygıyı atlatabileceğini düşünüyorum. Sağlık Bakanı’mız ve diğer belediyelerden edindiğim bilgiler doğrultusunda salgın sürecinde İstanbul’u konuşurken, son 2 haftadır Türkiye’nin her bölgesini konuşur haldeyiz.”
“YOLCU SAYISI AZALDI AMA SEFERE ÇIKAN OTOBÜS SAYISI DEĞİŞMEDİ”
Pandemi sürecinde, İstanbul’un en önemli sorunlarından biri olan ulaşımın da sahada konuşulan bir konu olduğunu aktaran İmamoğlu, İETT otobüsleri ve metrobüs araçlarının tam kapasite ile hizmet verdiğini, geçmiş yılların rakamlarıyla karşılaştırma yaparak örneklendirdi. Pandemi nedeniyle düşen yolcu ve sefer sayılarına rağmen, tam kapasite ile hizmet verdiklerini detaylı rakamlar paylaşarak dile getiren İmamoğlu, “Biliyorsunuz, özel halk otobüsleri ile ilgili bence tarihi bir karar verdik Büyükşehir Meclisi ile birlikte. Sistemi, artık tek sisteme taşıdık. Her birisi artık İBB’nin İETT otobüsüne, tek renge bürünecek. İnşallah Nisan ayına kadar bunu tamamlamak istiyoruz. Önümüzdeki haftadan itibaren, yoğunluğu azalan herhangi bir hattaki otobüsleri, uygun bir miktarda yoğun hatta kaydırma şansımız olacak. Yani sistemi tümüyle biz yönetiyor olacağız” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, ilçe belediye başkanlarına pazar yerleri, evsizler, yalnız yaşayan yaş almış vatandaşlar ve sağlıklı dezenfektan kullanımı gibi konularda ortak hareket etme çağrısında bulundu. İmamoğlu’nun ardından söz alan ilçe belediye başkanları, süreçle ilgili görüş ve önerilerini paylaştı.
BAKAN KURUM İLE GÖRÜŞME DETAYLARINI BAŞKANLARLA PAYLAŞTI
İmamoğlu’nun Kovid-19 dışındaki ikinci gündem maddesi ise, olası İstanbul depremi oldu. 7 Aralık’ta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Ankara’da bir araya geldikleri bilgisini aktaran İmamoğlu, ilçe belediye başkanlarını toplantıda yaşanan konularla ilgili bilgilendirdi. Geçtiğimiz 21 Şubat’ta, yine Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Kentsel Dönüşüm İstişare Toplantısı”nda Bakan Kurum’a İstanbul’a özel “Deprem Konseyi” önerisinde bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu konsey önerimizi dikkate alarak, üzerinden heyetlerin de 2 ya da 3 kez geçtiği konuşmalarımız, buluşmalarımız olmuştu. Sayın Bakan’la nihai bir sohbet yaptık. Bu sohbeti, değerli buluyorum. Pazartesi günü yaptığımız bu toplantıda, birkaç konu öne çıktı. Konsey önerimiz üzerinde bir mutabakat yok. Aslında önerimizin özeti, İstanbul odaklı bir ‘deprem üssü’ oluşturulması. Bakanlığın koordinatörlüğünde, valiliğin, İBB’nin içinde olduğu; aynı zamanda özel sektör temsilcilerinin, sigorta, finans sektörleri -en üst seviyede ama- ve meslek odalarının içinde olduğu bir mekanizma. Üst kurula bağlı bir bilim kurulunun oluşması, ama esas sahada aktif kararların alındığı Deprem Bölge Kurulları’nın oluşması önerimiz vardı; yani bir nevi Anıtlar Kurulu gibi. Çok aksiyonel bir pozisyon önerdiğimizi düşünüyoruz bakanlığa. Bunlar incelenecek; raporlarımızı sunduk. İçinde birçok şey var. Şu anda Avcılar ve Silivri’de yürüttüğümüz hızlı tarama sistemi ve bunların verilerinden bahsettik, hedeflerimizi ortaya koyduk. 2023 sonuna kadar, 99 öncesi yapılmış bütün binaların hızlı testinin yapılması ile ilgili bir dayanışma talep ettik kendilerinden. Bu, 99 öncesinde yapılmış 800 bin binanın testi anlamına geliyor. Bu, ilk defa yapılacak bir envanter çalışması. Yaptığımız bu testin de yüzde 98 oranında isabet tutturduğunu da belirtmek isterim. Bunu da aktardık.”
“DETAYLI BİR SUNUM YAPTIK”
Kentsel dönüşüm finansmanıyla ilgili detaylı bir sunum yaptıklarını aktaran İmamoğlu, devletin bütün kurumlarının bu anlamda bir çaba içerisinde bulunduğunu belirtti. Bu işin saha hareketlendirildiği taktirde çözümlenebileceğini ifade eden İmamoğlu, “Örneğin Avcılar’da bir mahallede yapılan hızlı taramada, 99 öncesi yapılan binalarda normalde yüzde 9,6 olması gerekirken çok hasarlı ve ağır hasarlı bina oranı, yaklaşık yüzde 39 oranında çıktı. Bu, şu anlama geliyor: 2018’de yapılan araştırmada, İstanbul’da 50 bin civarında binanın çok hasarlı ya da ağır hasarlı olması beklenirken, bunun aslında saha gerçeğinin 200 binlere kadar çıkabileceği gerçeği anlamına geliyor” dedi.
24 KANUN, 11 YÖNETMELİK, 19 KURUM…
Bakanlıkla yaptıkları görüşmede 3 karar verildiği bilgisini paylaşan İmamoğlu, şunları aktardı:
“Bir tanesi; mevzuatla ilgili karmaşa olduğunu düşünüyoruz. Sizler de biliyorsunuz; gerçekten birçok kanun maddesi var. Yaklaşık 24 kanun, 11 yönetmelik ve 19 kurum var bu konuda yetkin karar alabilecek. Her konuda ayrı masa kurma şansına sahip değilsiniz. İşlevselliği aktif hale getirmek için, İstanbul depreminin İstanbul’da kurulacak bir ana üs tarafından, hızlı ve pratik kararlarla yönetilmesi gerektiğine net olarak inanıyorum. Başka yolu yok yani bunun. Esas burada temel önerimiz de şu aslında: Tek sesin çıkması, siyaset sesinin, siyaset sosunun bu işe karışmadan bu işin yönetilmesi ve büyük bir seferberlikle yine de en az 10 yılda tamamlanabileceği öngörüsünü kendisiyle paylaştım. Çünkü depremin ne gün ne zaman olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz.”
“3 KONUDA İŞ BİRLİĞİ YAPMA KANAATİNE VARDIK”
İkinci kararın, önerdikleri “konsey”le ilgili bilimsel bir toplantı gerçekleştirmek olduğunu kaydeden İmamoğlu, toplantının ev sahibinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olacağını söyledi. Toplantının içeriği ve depremle ilgili kurulacak masada olması gereken sektörlerin açılımının yapılacağı bir taslağı Bakan Kurum’a sunacaklarını belirten İmamoğlu, üçüncü konuyu ise, “Depremle ve kentsel dönüşümle alakalı tespit ettiğimiz acil konu başlıkları üzerinden hem bakanlık hem de İBB komisyonlarının bir araya gelerek bir toplantı yapması. 3 konuda bir iş birliği yapma kanaatine vardık” sözleriyle özetledi. İmamoğlu, talep etmeleri durumunda, Bakan Kurum’a yaptığı sunumun aynısını ilçe belediye başkanlarına da yapmaya hazır olduğunu vurguladı. Deprem konusunun siyasetin çok üstüne fırlaması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, “Ben onu yaptım, şu bunu yaptı demenin ötesinde; A, B, C, D partisi demenin ötesinde, İstanbul’da insanların yaşamlarını koruma altına alma zorunluluğumuzun olduğunu tekrar hatırlatmak isterim” dedi.