Geçen hafta kısa vadede beklentilerimiz küresel faizlerde yukarı yönlü eğilimle beraber emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü risklerin küresel borsalarda değer kaybını artırması ve buna bağlı olarak gelişen ekonomilerin kurlarında oynaklık gözlenebileceği yönündeydi. Brent petrol ve Altın fiyatlarının da artan küresel faizlerle etkilenerek değer kaybettiği haftada küresel borsaların hemen hepsinde ciddi değer kayıpları gözlendi. Geçtiğimiz dönemlerde para politikalarının genişleyici olması, riskli yatırımlar için kısa vadeli cazip borçlanma maliyetleri ve küresel finansal koşulların destekleyici olması ile devam eden küresel varlık fiyatlarındaki artışların artık risk taşıdıklarını gözlemlediğimiz bir hafta oldu. Geçen haftalarda belirttiğimiz üzere ekonomilerdeki büyümenin hızına ve enflasyon dinamiklerine bağlı olarak yatırımcıların risk iştahında kurlardaki oynaklık, varlık fiyatlarında büyümeye bağlı değerleme potansiyellerinin önem kazanacağını düşünüyoruz. Bu yüzden önümüzdeki dönemlerde büyüme ve enflasyon veri açıklamaları ve merkez bankalarının veri akışlarına bağlı olarak alacakları kararlar yatırımlar için önem kazanıyor. Önümüzdeki Mart ayına kadar geçecek süreçte gerek ABD'de itfası gelen bonoların yenilenmesi gerekse ABD hazinesinin Şubat ayı ihalelerindeki ihraç miktarını artırmış olması küresel faiz hadlerinde yukarı yönlü riskleri canlı tutuyor. Bununla beraber küresel getiri eğrilerinin daha dik bir eğimle normalleşmesi ise yılın geri kalanında küresel varlık fiyatlarındaki riskleri belirleyecek önemli faktörlerden birisi olmaya aday. Gelişmiş ekonomilerde büyüme momentumuyla beraber enflasyon göstergelerinin güçlenmesinin küresel ana merkez bankalarının görece daha şahin tutumlarının devamını sağlayabileceğini ve bu yüzden faizlerde yukarı baskının sınırlı da olsa devam edebileceğini tahmin ediyoruz. Bu dönemin ilk örneklerinden birisi geçen hafta Fed toplantısı tutanaklarından sonra İngiltere Merkez Bankası'nın şahin açıklamalarında da gözlendi. Her ne kadar İngiltere Merkez Bankası açıklamaları piyasalar tarafından şahin değerlendirilse de Amerikan Doları faizlerinin ve ABD ekonomisinin İngiltere faiz hadleri ve ekonomisinin performansına göre daha güçlü seyrediyor olması Sterlin/Dolar paritesinde ana eğilimin aşağı yönlü devam etmesini destekliyor. Bu yıl boyunca her ne kadar ABD dışında Avrupa ve İngiltere ekonomilerinde de enflasyon baskısı gözlenebilecek olsa da ABD'den daha istikrarlı enflasyon artışı gözlenebilecek bölgenin ilk başta Avrupa olabileceğini, İngitere'nin ise Brexit etkisiyle büyüme ve enflasyon performanslarının birçok ticari anlaşmaya bağlı gelişebileceğini düşünüyoruz. BoE Başkanı Mark Carney beklentilerden şahin mesajlar vererek Mayıs ayında faiz artırımı olabileceğine yönelik beklentileri desteklese de Brexit süreci kaynaklı belirsizliklerden ve finansal piyasalardaki çalkantılardan dolayı hala BoE'nin faiz artırımının ötelenme riski olduğunu değerlendiriyoruz.
ABD'de hizmet sektörü ISM aktivite endeksi Arralık'taki 56,0'dan Ocak'ta 56,7 olan tahminleri aşarak son 10 yılın en yüksek seviyesi olan 59,9'a çıktı. Alt endekslerde genele yayılmış hızlı artışlar kaydedilirken detaylar ABD ekonomisinde büyüme ve enflasyon görünümünün daha da güçlendiğini teyit ediyorlar. ABD ekonomisinde istihdam ve ücretlerdeki güçlenen trendin enflasyon göstergelerine yansıma şansının yüksek olmasıyla beraber büyüme performansının geçen yıllara oranla güçlü ve istikrarlı olabilme ihtimali ABD'de faiz artışı beklentilerinde yukarı yönlü risklere sebep olabileceğini tahmin ediyoruz.
Euro Bölgesi'nde Aralık'ta perakende satışlar bir önceki aya göre %1,0 olan beklentilerin bir miktar üzerinde %1,1 gerilerken aynı ayda perakende satışlarda yıllık bazda %1,9 artış kaydedildi. Aralık'ta beklentilerden sapma Kasım verilerinin belirgin olarak yukarı revize edilmesinden kaynaklanırken üç aylık ortalamalar Euro Bölgesi'nde iç talepteki güçlü eğilimi gösteriyorlar. Avrupa'daki büyüme eğiliminin yılın ikinci çeyreğinde dde devam etmesi durumunda enflasyon göstergelerinin gidişatına bağlı olarak Avrupa Merkez Bankası'nın daha şahin tutum takınmasına sebep olabileceğini düşünüyoruz. Bu yüzden Başkan Draghi'nin yılın ikinci çeyreğinde Avrupa ekonomisi görünümü hakkındaki açıklamalarının yakından takip edilmesi gerektiğini ve yılın ikinci yarısı için özellikle Euro faizlerinin ilk 3 yıllık vadesindeki yukarı yönlü risklere dikkat edilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz.
Çin'de genel TÜFE yıllık enflasyonu Aralık'taki %1,8'den Ocak'ta beklentiler dahilinde %1,5'e gerilerken aynı dönemde ÜFE yıllık enflasyonu %4,9'dan %4,3'e düştü. TÜFE'deki gerileme gıda fiyatlarındaki baz etkisi kaynaklı düşüşü yansıtırken ÜFE'de baz etkisinden ziyade daha belirgin bir zayıflama dikkat çekiyor. Bu nedenle Şubat'ta TÜFE enflasyonu bir miktar toparlanabilecek olsa da öncü veriler ÜFE'deki yavaşlamanın kademeli olarak bir süre daha devam edebileceğini gösteriyorlar. Çin ekonomisi 2018 Ocak'ta 54,7 milyar Dolar olan tahminleriin oldukça altında 20,34 milyar Dolar dış ticaret fazlası verdi. Ocak'ta ihracat yıllık bazda %11,1 artış ile beklentilerden hafif güçlü gelse de ithalat artışındaki hızlanma dış ticaret fazlasının tahminlerin altında kalmasına neden oldu. İthalattaki hızlı artış yeni yıl tatili kaynaklı olarak istatistiklerde yaşanan bozulmayı yansıtırken Şubat ithalat rakamlarında bir düzeltme olabileceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte ihracat ve ithalata ilişkin detaylar iç ve dış talep koşullarındaki dengeli seyirlerin sürdüğünü teyit ediyorlar.
Takvim etkisinden arındırılmış verilere göre sanayi üretimi Aralık'ta yıllık bazda %8,7 ile beklentilerimizin bir miktar üzerinde bir büyüme kaydetti. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre ise sanayi üretim endeksi aynı ayda bir önceki aya göre %0,9 oranında arttı. Böylece 2017 son çeyrekte takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki döneme göre %1,7 artarken takvim etkisinden arındırılmış veriler aynı dönemde yıllık bazda %7,8 büyüme kaydetti. Üçüncü çeyrekteki hızlı büyümenin ardından sanayi üretiminin detayları ekonomik aktivitede 2017'nin son çeyreği ile birlikte ılımlı bir yavaşlama yaşandığı yönündeki görüşümüzü teyit ediyorlar. 2017 son çeyrekte GSYH'nın sanayi sektörüne kıyasla daha yavaş bir hızda %6,2 oranında yıllık büyüme kaydettiğini hesaplıyoruz ve bu patikanın 2017 için %7,0 olan GSYH büyüme tahminimiz ile uyumlu olduğunu değerlendiriyoruz. Önümüzdeki dönemde dış talebin gücünü koruması ile alt sektörler arasında bir ayrışma olabileceğini düşünsek de sanayi sektörünün genel GSYH büyümesinin üzerinde performans sergilemeye devam edeceğini öngörüyoruz. Hükümetin meclise getirdiği tedbirlerin desteği ile 2018'de sanayi sektörü ve genel GSYH büyümesinin %5'i aşabileceğini tahmin ediyoruz. Küresel faiz hadlerinde yukarı yönlü hareket ve petrol fiyatlarının küresel enflasyona etkileri değerlendirilince Türkiye'de enflasyon ve faiz üzerinde kısa vadeli rahatlamaya rağmen yılın ikinci yarısıına yukarı yönlü risklerin devam edebileceğini öngörüyoruz. Bu nedenle büyüme performansıyla beraber maliyet kontrolü ve enflasyon eğilimlerinin yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu hafta veri gündeminde ABD enflasyon verileri ön plana çıkıyor. ABD'de Ocak ayı enflasyon ve sanayi üretimi verileri ile Japonya'da 2017 yılı 4.çeyrek GSYİH verisi bu haftanın önemli verileri olarak takip edilecek. Bununla beraber Çin'de Ocak ayı için açıklanacak kredi büyümesi ve para tabanı verileri de ülkedeki finansal koşulları takip etmek için önem kazanıyor. ABD enflasyon verilerinin Nisan ayından sonra daha güçlü seyredebileceğini ve bu yüzden Şubat ayı ile Nisan ayı döneminde açıklanacak enflasyon verilerinin geçtiğimiz dönemlerde edinilen yüksek seviyelerde seyredebileceğini tahmin ediyoruz. Bu dönemde itfası dolan bonoların yerine yatırımcıların daha yüksek faiz ile daha uzun vadeli bono iştahı olacağını ve bu yüzden ABD getiri eğrisinin bir süre daha dikleşebileceğini tahmin ediyoruzz. Küresel piyasalarda varlık fiyatlarının bir süre daha değer kaybı altında kalabileceğini fakat kayıpların geçtiğimiz haftaya göre daha yavaş hızda gerçekleşeceği bir dengeleme dönemi olabileceğini tahmin ediyoruz. Bu dönemde Dolar'ın Euro dışındaki para birimlerine karşı daha fazla güçlenebileceğini ve Şubat ayında oynaklığın küresel getiri eğrilerinin orta ve uzun vadesinde gözlenebilecek kademeli yükselişlerle artabileceğini düşünüyoruz. Bu görüşler doğrultusunda bu haftaki beklentilerimiz:
EURUSD: 1,1940 - 1,2480
USDTRY: 3,7880- 3,8780
BIST 100: 110.200 - 118.500
10 YILLIK BONO (Bileşik): %11,80 - %12,30
ALTIN: 1.280$ - 1.360$
Odea Bank A.Ş.
www.odeabank.com.tr
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bannkalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.