Forex Bülteni (Alnusyatırım)

EURUSD'da 1,1250 desteği üzerindeki tutunma sürerken, aşırı alım bölgesindeki seyir ise korunuyor. Piyasa bir taraftan ABD'de kırılgan hale gelen veri akışını izlerken, bir taraftan da Euro Bölgesindeki toparlanmayla birlikte pariteyi yukarı çekiyor. Opsiyon tarafı daha sert bir yükselişi desteklemezken, teknik göstergelerde de yorulma sinyali ön planda.
Dolar/TL'de dün açıklanan Türkiye enflasyon rakamı sonrası kısa süreli olarak 3,50'nin altını test etsek de ana destek olarak izlediğimiz bu seviyenin altına geçilebilmiş değil. Suudi Arabistan - Katar uluslararası bir krize doğru yol alması gelişen ülke piyasalarını tedirgin ediyor. Bu da TL negatif bir gelişme olarak öne çıkarken, şu an için trend yaratmaktan uzak kalabilir. 3,5360 ana direnç olarak öne çıkmakta.
Ons altın düşen risk iştahından ve ABD'deki zayıf veri akışından kuvvet almaya devam ediyor. 1281,5 zirvesini aşması ile başlayan yükseliş sürerken, altını destekleyen unsurların kuvvetli olduğunu belirtmekte fayda var. Teknik tarafta ise don dönemdeki yükselişlerin aşırı olması ana dirençlerde yorulma getirebilir. 1288,5 direnci yukarı yönlü hareketin devamında takip edilebilir. Ana destek ise 1285 ve 1281,5 olarak izlenebilir.
Petrol fiyatları 47,70 direnci üzerine yeniden atmakta zorlanıyor. OPEC ülkeleri arasındaki siyasi gerilimin, yapılan anlaşmayı riske sokma ihtimali piyasada endişe yaratırken, diğer taraftan büyük resimdeki arz fazlası sorunu da devam ediyor. Bu durumu şimdilik petrolde baskı unsuru olarak değil, yükselişte dirençlerdeki olası zorlanma olarak izleyebiliriz. Ana destek ise 47,20 olarak öne çıkmaya devam ediyor.
S&P500'de ana zirvelerden gelen çözülme, risk iştahındaki azalma ile birlikte 2429 desteğine kadar geri çekilme gösterdi. ABD'deki veri akışı kırılganlığı ise Fed'in Haziran sonrası hamlelerini riske atarken, ekonomik görünüme ilişkin risk de yarattığından borsalar üzerinde baskı yaratıyor. Ana destek olarak 2429 bölgesini takip etmeye devam ediyoruz.
Dün ABD piyasalarıındaki satışın yansıması Asya borsalarına da sarkarken, Yen ise talep görmeye devam ediyor. Asya para birimleri karşısında güçlenen Yen, zayıflayan Dolar ile birlikte pariteyi aşağı çekmekte. 109,45 desteğinin altı satış baskısının ivme kazanması için hareket alanı yaratabilir. Ana direnç ise 109,95 olarak izlenebilir.


GÜNDEMDEN NOTLAR VE DEĞERLENDİRMELER
Ekonomide Üçlü Kilidin Anahtarı Enflasyondur
Aylık Enflasyon 2016 Eylül'den Sonraki En Düşük Seviyede, Birikimli Enflasyon 2008'den Sonraki En Yüksek Mayıs Ayı Rakamı
TÜİK'in açıkladığı Mayıs ayı enflasyon rakamlarına göre, TÜFE aylık bazda %0,45 artarken, yıllık enflasyon ise 11,87'den 11,72'ye geriledi. Enflasyona aylık bazda en yüksek katkıyı aylık %5,97'lik artışla giyim ve ayakkabı grubu yaparken, gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarında aylık bazda %0,55 düşüş söz konusu. Gıdadaki bu düşüşü olumlu bulmaktayız fakat yeni sezon dönemi olması nedeniyle giyim ve ayakkabı grubundaki bu artışı geçici fakat trendi etkileyen bir harekeet olarak görmekteyiz.

Enflasyonda her ne kadar çok bakılmasa da birikimli yani yıl başından itibaren toplayarak gittiğimiz (Bir önceki yılın Aralık ayına göre değişim) hesaplamaya göre Mayıs ayını 5 aylık dönemde %6,18 ile kapattık. Bu aynı zamanda birikimli olarak baktığımızda 2008'den sonraki en yüksek rakam olarak karşımızda. Maalesef ilk 4 aylık enflasyon seyrimizin yüksek oluşunun bedeli yıl sonu hedefinden sapmanın ana etkeni olmakta

Karşılaştırmalı olarak baktığımızda son 10 yıllık ortalamanın üzerinde kalmaya devam ediyoruz. 2016'yı bu çerçevede 10 yıllık ortalama olan 8,07 - 8,39 bandının altında izledik. 2017 yılı ise yine ilk 4 aylık enflasyondaki yüksek seyir nedeniyle orta vadeli ortalamadan sapmış durumda

Sonuç ve Değerlendirme: Ekonomideki Kilidin Anahtarı Enflasyondur
Makro değişkenlerdeki son dönemdeki kırılganlığın çözümü şüphesiz enflasyondur. Enflasyon, Türkiye'de hem hanehalkı hem de reel sektör için belirsizlik demektir. Büyümeyi artıracaksak ve reel anlamdaa daha fazla büyüyeceksek, işsizliği azaltacak bir ekonomi sağlayacaksak, ekonomideki kilidin anahtarı enflasyondur. Öncelikle enflasyonu bir arz sorunu olarak görüyorsak talebi daha fazla kısmanın fiyatları aşağı çekeceğini düşünmemek lazım. Bu yorum tabii ki faiz artırımı yapılmamalıdır olarak algılanmasın. Onu başka bir başlıkta da tartışabiliriz. Büyük resimde ciddi bir şekilde gıda enflasyonunda bahsediyorsak -ki birazdan bazı örnekler vereceğim- enflasyonu düşürmek için kilit noktalara baskı yapmak gerekiyor. Şöyle bir örnek verelim; 2003 baz yılı olarak hesapladığımızda gıda ve alkolsüz içeceklerdeki artış yaklaşık 3,5 kat, alkollü içecekler ve tütünde (vergi etkisi yüksek) 5,88 kat, konut fiyatlarında 3,4 kat, lokanta ve otellerde 4,5 kat artış var. Uzun vadeye bakan bir politika oluşturulacaksa bu rakamların da değerlendirmeye katılması gerektiği görüşündeyim.


ABD Mayıs Ayı İstihdam Verileri: Piyasa Temkinli, Fed Endişeli
ABD'de Mayıs ayı istihdam rakamları açıklandı. BLS vverilerine göre ABD ekonomisi Mayıs ayında beklentilerin altında 147 bin kişilik istihdam yarattı. Önceki aylara ilişkin de revizeler mevcut. Mart ayı rakamı 79 binden 50 bine revize edilirken, Nisan ayı rakamı ise 211 binden 174 bine revize edildi. Bu toplamda 66 bin kişilik aşağı revize demek hem de geçmiş üç aya yönelik bakışın olumsuza dönmesi demek. İstihdamın büyük bölümü beklenildiği üzere hizmetler sektörü tarafından sağlandı. Buna karşın ISM raporundaki olumlu görünüme rağmen resmi rakamlar Mayıs ayında imalat sektöründe işten çıkarmaya işaret ediyor. İşsizlik rakamında ise düşüş var ve %4,3'e gerileyen işsizlik oranında, düşen işgücüne katılım oranının etkisi ön planda. Bu nedenle azalan işsizlik oranı olumlu bir tablo çizmiyor. Fed'in izlediği rakamlardan biri de bilindiği üzere uzun dönem işsizler (yani 27 haftadan daha uzun süredir işsiz olanlar) ve bu sayıda da önemli bir değişiklik öne çıkmıyor ve hatta bir önceki aya göre artış bile var.
 
Ücret artışları %0,2'lik bandaa oturmaya çalışıyor. Aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere, ücret artışları yılın ilk aylarında 2016 (yeşil) üzerindeyken, Nisan ve Mayıs aylarında yakın seviyelerde artış var. Ücret artışlarında son 12 aylık ortalama rakam ise 2,65 düzeyinde. Geçen aya yönelik de aşağı revize var fakat gelen revizenin ücret miktarındaki değişimi oldukça az. Ücretlere ilişkin genel yorumumuz ivmenin gözle görülür bir yavaşlama gösterdiği yönünde şekilleniyor. Buna karşın hedef enflasyon rakamı olan %2'nin üzerinde olmasını ise olumlu bulmaktayız.
 
Sonuç: Piyasalar açısından ABD ekonomisinin istihdam yaratma kapasitesindeki düşüş olumsuz bir hava yaratıyor. Bunu sadece Mayıs ayı rakamına bakarak görmemekteyiz. 3 aylık ortalamalara bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 20 bin kişilik azalma var. Ben biraz daha vadeyi uzatmanın tam istihdam tartışmalarına da ışık tutacağı görüşündeyim. Hesapladığımız 12 aylık ortalama rakamlarda da benzer şekilde aşağı yönlü bir hareket var. Bu da ABD ekonoomisinin tam istihdama doğru yol aldığına yönelik sinyali hala güçlendiriyor. Fed açısından sonuç ise düşündürücü. Haziran toplantısına yönelik bir tartışmaya girmek artık doğru olmaz. Ama sonrasına ilişkin bir tartışmaya gireceksek şimdilik net bir tehlike görmüyorum. Fed için de bir yorum ekleyecek olursak, Haziran ayındaki toplantı, "biz üç faiz artırımından vazgeçiyoruz" gibi güçlü bir sinyal vermek için erken bir tarih. Bazı risklere gönderme yapılacağını düşünüyorum. Faiz projeksiyonunda ise sert bir değişimden kaçınacağı görüşündeyim.

 

ABD'de PCE Enflasyon Fed'i Orta Vadede Desteklemiyor
ABD'de Nisan ayı hanehalkı gelir ve harcamaları ile birlikte Fed'in enflasyon göstergesi olarak izlediği PCE fiyat endeksi açıklandı. Gelir ve harcamalarda görülen %0,4'lük artışı ekonomideki seyir açısından olumlu bulmaktayız. Genel görünüm bu çerçevede ABD'nin ikinci çeyreğe harcama tarafında iyi bir başlangıç yaptığına işaret ediyor. Buna karşın Fed'in enflasyon göstergesi olarak takip etttiği PCE fiyat endeksinde ivme kaybı söz konusu.

 

PCE Enflasyonda verinin detayı incelendiğinde ana kalem olarak baktığımız hizmetler fiyatları, dayanıklı ve dayanıksız mal fiyatlarında düşüş ön planda. Bu da doğal olarak PCE'yi yıllık bazda aşağı çekiyor. Aylık bazda iyi rakam alsak da ABD'de PCE fiyat endeksinde yılın ikinci yarısında baz etkisi ile düşüşün devam ettiğini görebiliriz. Bu da Fed'in geçtiğimiz hafta yayımlanan tutanaklardaki enflasyon endişesi ile paralel seyrediyor.

Euro Bölgesi ve ABD'de Hizmetler ve İmalat Sektörleri Ayrışıyor: PMI Değerlendirmesi
PMI Hakkında: Markit'in yayımladığı ve başta imalat ile birlikte hizmet sektörü öncü firmalarla yapılan anketler, ekonomik büyümenin de ana göstergelerinden birini oluşturuyor. Markit, anket yolu ile firmalara belirli bir ay içerisindeki siparişlerini, üretimlerini, maliyetlerindeki gidişatı, istihdamlarını artırıp artırmayacağını ve fiyat politikalarını öğrenerek PMI raporunu oluşturuyor. Endeksin 50 üzerinde olmassı sektörün genişlediği anlamına geliyor.
Euro Bölgesi Mayıs Ayı Raporunda İmalat Sektörü İvme Kazanırken, Hizmetlerde Daha Yavaş Büyüme Var
Euro Bölgesine ilişkin rapora göre Mayıs ayında ekonomik büyüme son altı yılın zirvesinde. Rakamsal olarak baktığımızda Mayıs ayında öncü endeks imalat sektöründe 73 ayın en yükseğinde 58,4 olarak açıklandı. Hizmetler sektörü endeksinde ise 56,4 olarak gelen endekste hafif bir ivme kaybı olsa da büyümedeki güçlü sinyal sürdürülüyor. Detaylara bakıldığında yeni siparişlerde ılımlı büyüme sürerken, imalat sektörü üretim endeksi Nisan 2011'den sonraki en hızlı seviyesinde. Benzer görünüm hizmetler sektöründe olmasa da sektör genişlemeyi sürdürüyor. Her iki sektörde de istihdam hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor.
 
ABD Mayıs Ayı Öncü Raporda Hizmetler Sektörü Öne Çıkarken, İmalat Sektöründe İvme Kaybı var
Markit'in öncü raporuna göre ABD'de Mayıs ayı PMI rakamı 53,9 olarak açıklandı ve son üç ayın en yükseğinde gerçekleşti. Rakamsal olarak poziitif izlesek de içerik nispeten karmaşık. Euro Bölgesinin tersine ABD'de imalat sektöründe sekiz ayın en düşük büyümesi tahmin edilirken, hizmetler sektöründe ise son dört ayın en iyi performansı izlenmekte.
Alt endeksler incelendiğinde hizmetler sektöründe Mayıs ayında faaliyetlerin hızlandığı, yeni iş sözleşmelerinin yapıldığı ve daha fazla istihdam olanağı yaratıldığına ilişkin notlar dikkatimizi çekmekte. Buna karşın imalat sektöründeki görünüm, sektörün iş faaliyetlerinin 2016 Eylül ayından sonraki en düşük seviyede olduğunu göstermekte. Bu rakamın ABD'deki seçimlerden önceki seviye olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.

 

Sonuç ve Değerlendirme
Euro Bölgesinde iki noktayı oldukça önemli görmekteyiz. Öncelikle, geçen seneki politik endişelerin büyük çapta üstesinden gelindi. Fransa seçimleri Euro'ya ilişkin bakış açısını önemli ölçüde değiştirdi. Diğer taraftan geçtiğimiz haftalarda Almanya'da eyalet seçimlerinde Merkel'in partisinin önde gitmesi, Euro Bölgesinde politik belirsizlliğin azalmasını sağlamakta. Bu aynı zamanda şirketlerin güvenlerini de artıran bir unsur. Bu nedenle Euro Bölgesinde geçen seneki Brexit şokuna rağmen daha olumlu bir büyüme trendi oluşabilir.
Euro Bölgesindeki bu gidişata rağmen ABD'de ise tersine bir seyir var. Sektör bazında da ayrışma söz konusu. Euro Bölgesinde imalat sektörü öne çıkarken, ABD'de ise hizmetler sektörünün daha canlı olduğu görülmekte. Nisan ayına göre genel resim daha olumlu olsa da imalat sektöründeki bu yavaşlama sanayi rakamlarına da yansıyabilir ve ikinci çeyrekte ABD büyüme beklentilerini aşağı çekebilir. Asıl dikkat çeken ise ABD PMI raporundaki notlarda iyimserliğin Eylül ayındaki seviyelere gerilemesi. Bu da ABD'de Trump'ın ekonomideki canlanma etkisinin kısa sürdüğü yorumu getirebilir .

OPEC şu anda sadece şok hareketler yaratabilir. Trendi ise ABD üretimi belirlemektedir
Petrol piyasası haftaya bugün (25 Mayıs) yapılacak OPEC toplantısı öncesinde üretim kesintisinin dokuz ay daha uzatılacağı haberi ille yeniden yükseliyor. Bu tabii ki kısa vadedeki görünümü. Oysa bundan fazlası mevcut. Mevcut durumu geçtiğimiz günlerde Uluslararası Enerji Ajansından (IEA) alıntılar ile özetleyecek olursak; öncelikle OPEC'in üretim kesintisi anlaşmasına %96 oranında uyumluluk sağladığı görülüyor ki bu oran oldukça yüksek.

Her ne kadar fiyatlarda net bir yükseliş kaydedilmese de OECD ülkelerinin ham petrol stoklarında 1 milyon varillik bir düşüş var. Bu düşüşü piyasa şimdilik dikkate almasa da ilerleyen zamanlarda konuşacağız. Gelelim ana gündeme. Yine IEA açıklamalarına göre yıl sonuna kadar ABD üretiminin 790 bin varil daha yüksek olması bekleniyor. ABD şu anda 2016 sonuna göre üretimini 360 bin varil/gün civarında artırdı ve şu anki üretimi 9,305 milyon varil/gün düzeyinde. Tarihi biraz daha geriye alıp OPEC iki ay daha öncesine gidersek, Kasım ayı başından itibaren üretimde 613 bin varillik yükseliş var. Bu da arz fazlası sorununun bir süre daha konuşulmasına neden olacaktır.

 

Grafikte de göörüldüğü üzere petrol fiyatlarının 40 Dolar'dan toparlanmaya başladığı Temmuz ayı sonrasında ABD'de sondaj faaliyetleri ve üretiminde de artışlar görülüyor. Daha önceki yazılarımızda da altını çizdiğimiz bir nokta şu. Bunu bir soru ile değerlendirecek olursak; Arz kesintisinde ABD neden ikna edilemiyor. Bunun en önemli sebebi özel sektör varlığıdır. ABD'de üretim yapısı çok daha esnektir ve üretim artırma düşürme kararları daha kısa sürede piyasa dinamiklerine göre (fiyat maliyet) alınabilir. Bu nedenle tüm arzı kontrol etsek bile ABD üretimine müdahale şu şartlarda söz konusu değildir.

 
OPEC'e. Geçen hafta OPEC'in Mayıs ayı raporu yayımlandı. Raporda görülüyor ki OPEC'in Nisan ayı üretim rakamında kısmi bir düşüş var. Buna karşın üyeler bazında baktığımızda Irak ve İran'ın üretimlerindeki düşüşe rağmen S. Arabistan üretiminde yaklaşık 49,2 bin varillik artış var. Üretim kesintisinin 9 ay daha devam etmesi, stokların azalması açısından önemli. Neden? OPEC belki bu kesinti ile belki şşu anda fiyatları istediği seviyelere getirebilmiş değil fakat üretim kesintisi olmasaydı petrol fiyatını tahminlerimize göre 35 - 37 Dolar bölgesinde izleyebilirdik.

Türkiye'de Şubat Ayı İşsizlik ve Sektörel Beklentiler

TÜİK verilerine göre Türkiye'de işsizlik oranı geçen yılın aynı ayına göre 1,7 puan arttı ve %12,6'ya yükseldi. İşsiz kişi sayısı ise Şubat ayında 1 yıllık dönemde 676 bin kişi arttı ve 3,9 milyona ulaştı. Mevsim etkilerinden ardındırıldığında ise işsizlik oranı %11,7'ye geriledi.

Sektörel Güven Endeksleri ve İşsizlik Rakamları

TÜİK ve TCMB, aylık olarak sektörel güven endeksleri açıklıyorlar. Bu raporlarında sektör katılımcılarına çeşitli sorular yöneltilirken, istihdama ilişkin gelecek üç aylık beklentileri de endekse dönüştürülüyor. Hizmetler sektörünün gelecek üç aylık istihdam beklentileri incelendiğinde (TÜİK) Şubat ayındaki pozitif seyrin Mart ve Nisan'da da devam ettiği fakat yükselişin yavaşladığı görülmekte. Yani hizmetler sektörünün istihdama ilişkin iyimserliği azalarak artıyor. Benzer bir görünüm imalat sektöründe de kendini gösterse de Nisan ayında, sektör beklentilerindeki kırılma daha net bir şekilde negatife dönmüş durumda. TCMB'nin anketi incelendiğinde özel bir nedeni yok ve hatta genel endeksteki pozitif seyir sürüyor. Bu çerçeveden bakıldığında, işsizlik oranı için en yüksek rakamı geride bırakmış olmayabiliriz. Buna karşın Mayıs ayı itibariyle hem sektör beklentilerinde hem de istihdam rakamlarında kademeli bir toparlanma beklentisi içerisindeyiz.

 

ABD'de Nisan Ayında Çekirdek Enflasyon Yeniden %2'nin Altında

ABD'de Nisan ayında enflasyon aylık bazda beklentiler çerçevesinde %0,2 olarak açıklanırken, çekirdek enflasyon ise beklentileri karşılamadı ve aylık %0,1 düzeyinde gerçekleşti. Bu rakamla birlikte çekirdek enflasyonda yıllık rakam 2015 yılı Ekim ayından sonra yeniden %2'nin altına geriledi. Bu düşüşü rakamsal olarak önemli bulduğumuzu belirtelim.
 
Verinin detayı incelendiğinde gıda fiyatlarındaki yükselişinn devam ettiği, fakat Mart ayına göre fiyat yükselişlerinin ivme kaybettiğini izlemekteyiz. Enerji ürünleri genelinde ise yükseliş var ve manşet enflasyonda bu yükselişin etkili olduğunu düşünmekteyiz. Meta fiyatlarında (enerji hariç) düşüş öne çıkarken, yeni ve kullanılmış araç ile birlikte giyim kalemi de enflasyona negatif etki etmekte.
 
Sonuç ve Değerlendirme:
Çekirdek enflasyondaki ivme kaybı PCE rakamlarında da kendini gösterdi fakat rakamsal olarak %2'nin altına gelinmesi piyasalar açısından Dolar negatif bir gelişme. Fed açısından baktığımızda önemli olan husus verilerde bir bozulma olduysa ya da olacaksa bunun bir trend haline dönüşüp dönüşmeyeceğidir. Mart ayındaki negatif veriden sonra Nisan'daki yükselememe sorunu iki aylık bir kırılganlığa işaret ediyor. Geçen ayki enflasyon yorumumuzda yılın ikinci yarısı için enflasyondaki düşüş beklentimizi belirtmiştik. Bu görüşümüzü koruyoruz. Hem manşet hem de çekirdek enflasyonda yılın ikinci yarısında düşüş izleyebiliriz. Fed açıısından Haziran'da faiz artırımını engelleyecek bir durum yok. Her ne kadar faiz artırım beklentileri %100'den %97,5'lara gerilemiş olsa da bu olasılık hala güçlü. Bizce ana problem Fed'in Haziran'da artırıp artıramayacağı değil, Haziran'dan sonra üçüncü artırımı yapıp yapamayacağı olacaktır.

Cari Açıkta Birinci Çeyrekte %5,1'lik Büyüme
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre Mart ayında cari açık geçen yılın aynı ayına göre 666 milyon Dolar azaldı ve 3,05 milyar Dolar olarak açıklandı. İlk üç aylık dönemde bakıldığında 8,29 milyar Dolar olan cari açık, geçen yılın ilk çeyreğine göre ise %5,1 artış gösterdi.
Verinin detayı incelendiğinde Mart ayında geçen yılın aynı dönemine göre dış ticaret açığındaki 0,79 milyar Dolarlık azalmanın etkisi öne çıkıyor. Cari dengede önemli bir kalem olan finans hesabında ise açığın 7,65 milyar Dolar'dan 6,48 milyar Dolar'a düştüğü görülmekte.

Değerlendirme ve Sonuç
Öncelikle aylık bazdaki düşüş olumlu olarak görülebilir fakat ilk üç aylıık dönemde cari açıktaki %5,1'lik artışı negatif olarak izlemekteyiz. Çeyrekler bazındaki bu karşılaştırmada mal ve hizmet dengesinden öte finans dengesindeki değişimin negatif etkisini izlemekteyiz. Geçen yıla göre mal dengesindeki değişim %1,1 düzeyinde ve bunu önemli bir değişim olarak görmemekteyiz.
 
Büyük resme baktığımızda ise ana gösterge olarak takip ettiğimiz Cari denge / GSYH dengesinin ilk çeyrekte yükseldiğini görebiliriz. Aşağıdaki grafik GSYH ve cari dengedeki gelişmelerle birlikte, TCMB'nin de önemli bir finansal istikrar göstergesi olarak izlediği (faiz koridoru politikasının, 2010'da yayımladığımız çıkış stratejisinin ana etkenlerinden biri olarak gördüğümüz) cari açık - GSYH oranıdır. Krizin ilk yansıması olarak bu oranda düşüş gördük fakat 2008 - 2012 döneminde iç tüketimi artırıcı önlemler ile cari açığın GSYH'a oranının %9,6'ya yükseldiğini izledik. 2015 yılında bu oranı %4,46 ile kapattık. IMF Nisan ayı tahminlerine göre bu oranın 2017 yılında %4,7 ve 2018'da isee %4,6 olması bekleniyor.

Sepet kurun ve faizlerin yükseldiği yakın vadede cari açığın finansmanı sorunu da daha ciddi bir boyutta. Kısa vadeli finansman araçları ile cari açığın azaltılamayacağını da görmekteyiz. TCMB, finansal istikrarı tesise yönelik aldığı kararlar ile 2012 - 2015 döneminde cari açıkta düşüş sağlayabildi. Cari açığın GSYH'a oranı olarak baktığımızda düşüş trendini olumlu izliyoruz. Buna karşın büyüme trendi yeniden %4-5 bandına oturduğu takdirde, bu oranın yükseleceğinin farkındayız. Çözüm; finansal dengeyi koruyacaksak faizleri, faizleri düşürmek için de enflasyonu indirmemiz gerekiyor. Mal ve hizmet dengesinde ise yapısal bir enerji açığı sorunumuz gündemde. Bunun çözümü kısa vadede mümkün olmayabilir. Buna karşın yerli ve katma değeri yüksek üretimin gerekliliğinin altını çizmeye devam ediyoruz.

Sanayi, İlk Çeyreği %2,2 Büyüme İle Kapattı
TÜİK verilerine göre Mart ayında bir önceki aya göre beklentilerin üzerinde %1,3 artış gösterdi. Üretim, geçen yılın aynıı ayına göre ise %2,8 artış gösterdi. Alt endeksler incelendiğinde imalat sanayi sektöründeki %2,5'luk büyümeyi ana endeksteki büyümenin altına izlemekteyiz. Sanayi üretiminin ilk çeyrekteki büyümesi ise bir önceki yıla göre %2,2 gerçekleşti. Bu çerçevede sanayi sektörünün, Türkiye ekonomisi ilk çeyrek büyümesine katkısının 0,70 - 0,80 puan arasında olacağını tahmin etmekteyiz.
 
Yukarıdaki grafikte görüldüğü üzere 2017 ilk çeyrek rakamları geçen yıla ve 3 yıllık ortalamalara göre aşağıda kalıyor. İyileşme sürecinde olan reel sektör güvenini inceleyecek olursak, ikinci çeyreğin nispeten iyimser olacağı beklentisi oluşabilir.



Alnus Yatırım Menkul Değerler A.Ş
www.alnusyatirim.com

***Raporun Tamamı Ekteki Dosyada Bulunmaktadır***

                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri,, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.



Facebookta Paylaş