Dünya Bankası: Jeopolitik risklerin gerçekleşmesi ekonomik beklentileri baltaladı ve Avrupa ve Orta Asya'da enerji güvenliği ile ilgili akut endişeleri ön plana çıkardı

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
 
Bölgesel Gelişmeler
Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesindeki yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler (EMDE), enerji fiyatlarında daha önce görülmemiş oranlarda ve yaygınlıkta artışlar yaşamış, 2021 yılının başlarında yükselmeye başlayan enerji fiyatları 2022 yılında çok hızlı bir şekilde artış kaydetmiştir. Petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarında önceki yıllara göre çok yüksek oranlarda artışlar yaşanmıştır. Doğal gaz ve toptan elektrik fiyatları 2021 yılına göre sırasıyla dört kat ve sekiz kat arttı ve Avrupa Merkez Bankası tarafından Nisan ayı sonunda yayınlanan vadeli işlemlere göre, önemli belirsizlikler devam etse de fiyatlar 2025 yılına kadar yüksek kalabilir.

Bu fiyat artışları temel olarak doğal gaz arz şoklarından ve yenilenebilir enerjiye, enerji verimliliğine ve doğal gaz arama ve çıkarma faaliyetlerine yapılan yatırımların yetersizliğinden kaynaklanmaktadır ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bu tabloyu daha da ağırlaştırmıştır.

ECA bölgesi, Rus doğal gazına olan bağımlılığı, doğal gaz taşımacılığında boru hattı teknolojisine olan bağımlılığı ve çok sayıda ülkeden geçen transit altyapısı yüzünden ortaya çıkan arz kesintisi riskleri sebebiyle bu durumdan özellikle kötü etkilenmiştir. Avrupa’nın toplam doğal gaz ithalatının yüzde 40’ı Rusya’dan gelmekteydi ve bu oran bazı ECA ülkelerinde daha da yüksekti.

Jeopolitik risklerin gerçekleşmesi ekonomik beklentileri baltalamış ve bölgede enerji güvenliği ile ilgili akut endişeleri ön plana çıkarmıştır.
Rekor seviyedeki yüksek enerji fiyatları Ukrayna’daki savaştan önce oluşmaya başlayan enflasyonist baskıları körüklemektedir ve hem manşet enflasyonu hem de çekirdek enflasyon onlarca yıllık dönemde kaydedilen en yüksek seviyelere ulaşarak enflasyon beklentilerinin çıpadan çıkması riskini arttırmaktadır.

Enerji ithal eden ülkelerde, yükselen enerji fiyatları hanehalklarının reel harcanabilir gelirlerini azaltmakta, şirketler için üretim maliyetlerini yükseltmekte ve mali koşulları sıkılaştırmaktadır. Enerji ihraç eden ekonomiler ise, iyileşen ticaret koşullarından ve yükselen emtia üretim beklentilerinden yararlanmaktadır.

Özellikle borçluluk seviyeleri ve zayıflayan büyüme beklentileri düşünüldüğünde, finansman koşullarının sıkılaşması ile birlikte finansal sıkıntı riski artmıştır. COVID-19 krizi sırasında kamu maliyeleri zaten kötüleşmişti ve enerji fiyatları şoku bu sıkıntıyı daha da ağırlaştırmaktadır.

Enerji fiyatları şokunun mali etkisi, mevcut politikalara (yakıt sübvansiyonu gibi) ve son enerji fiyatları şokuna karşı yapılan müdahalelere bağlı olarak heterojen olacaktır.

2022-23 krizi, sosyal yardımların geleneksel olarak hedeflenen faydalanıcılara sağlanan desteklerin ötesinde oynayacağı rol hakkında düşünmek için yeni yollar gerektirmektedir.

Kriz çok sayıda hanehalkını yoksulluğa sürükleyecek ve enerji yoksulluğu riski artacaktır.

Bu enerji fiyatları şokunun aşırı boyutları, yoksul olmayan birçok hanehalkının evlerini ısıtmasını güç veya imkansız hale getirebilir ve ısıtma maliyetlerini karşılayamama sebebiyle yetersiz ısınmayı yaygınlaştırabilir. Düşük iç mekan sıcaklıkları özellikle küçük çocuklar ve yaşlılar için olmak üzere sağlık riskleri doğurmakta ve sağlık sistemleri, üzerindeki yükü arttırmaktadır.

Krizin çok sayıda hanehalkının ısınmak için geçici olarak kömür ve oduna geçiş yapmasına yol açması beklenmektedir ve bu durum zaten yüksek seviyelerde olan hava kirliliğini daha da arttıracaktır.

Yüksek enerji fiyatlarının etkileri şirketler, sektörler ve ülkeler arasında yüksek derecede bir heterojenlik sergilemektedir.
Enerji maliyetleri ECA bölgesindeki ortalama bir şirket için toplam maaliyetlerin yüzde 11’ini oluşturmaktadır. Bu oran yüksek teknoloji üretiminde yüzde 5 ile çimento ve metal sektörlerinde yüzde 35 arasında değişiklik göstermektedir.

Şirketler enerji fiyatlarındaki bir artışa farklı yollarla cevap verebilmektedir. Enerji fiyatlarındaki bir artış, diğer fiyatlarda artışa (geçiş etkisi), verimlilik artışına (geliştirme), işletme değişikliklerine (örneğin üretimin azaltılması, üretimin puant saatler dışına kaydırılması, öz üretim kapasitesinin arttırılması veya enerji yoğun proseslerin dışarıda yaptırılması) ve/veya karlılıkta azalmaya yol açabilmektedir.

Hükümetlerin karşı karşıya olduğu temel zorluk, şirket destek programlarının enerji tasarrufuna yönelik teşvik sağlaması, bozucu etkiler yaratmaması ve şirketlere sağlanan mali desteğin karşı karşıya olunan makro ve mali stres riskinin seviyesi ve şirketin arz riskine maruziyet seviyesi ile tutarlı olmasının sağlanmasıdır.

Kısa vadeli politika önerileri
Enerji Güvenliğinin Arttırılması
• Enerji politikaları; şeffaflık, tam bütçeleme, zamana bağlı olma, fiyat sinyallerinin korunması ve fosil yakıtlarda kilitlenmenin teşvik edilmesinden kaçınma ilkeleri esas alınarak şekillendirilmelidir.
• Yeni enerji altyapısına yapılacak yatırımların rekabetçi bir şekilde teşvik edilmesi için fiyat sinyallerinin korunması temel bir gerekliliktir.
• Hanehalklarını ve şirketleri desteklemeye yönelik kısa süreli devlet müdahaleleri fosil yakıtlarda kilitlenme etkilerini önleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
• Önümüzdeki kış için, orta ve yüksek derecede enerji riskine sahip ECA ülkeleri enerji tasarrufunu ve enerji verimliliğini teşvik etmeye ve kota/tayınlama planları uygulamaya yönelik kamuoyu kampanyaları başlatmalıdır.
• Arz tarafı sıkıntılarını (ve bunun sonucundaki fiyat artışlarını) azaltmak amacıyla, orta ve yüksek derecede enerji riskine sahip ECA ülkeleri için alternatif doğal gaz ve elektrik tedariklerini güvence altına almak bir öncelik olmalıdır.
• Tüm ECA ülkeleri temiz enerjiye yapılan yatırımları hızlandırmalıdır.
Kırılgan durumdaki hanehalklarının korunması
• Sosyal yardımlarda, destek seviyesinin yeterliliği, kapsama oranının (en alt 20-40’lık dilimlerin kapsanması) ve hedeflemenin yeterliliği, ölçeklendirilebilirlik ve mali açıdan basiretlilik ilkeleri esas alınmalıdır.
• Sosyal koruma müdahalelerinin kapsamı ve türü ülkelerin mali stres riskine ve idari kapasitesine bağlıdır. Kalkınma yardımları (örneğin Dünya Bankası’ndan gelen yardımlar) ve programların yeniden önceliklendirilmesi, ülkelerin sosyal koruma programlarının kapsamlarını ve cömertliğini arttırmalarına yardımcı olabilir.
• Güvenlik ağları, gelirleri yoksulluk sınırının üzerinde olan ancak mevcut fiyatlarda ısınamayacak durumda olabilecek “standart dışı” faydalanıcıları kapsayacak şekilde genişletilmelidir. Yükü enerji sektörü ile hanehalkları arasında paylaştırmak için ilave önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu önlemler tüketimi dengeleyici yardımlar, şirket düzeyinde destekler ve/veya aşırı karları azaltmaya yönelik fiyat düzenlemesi şeklinde olabilir.
Şirketlerin korunması
• Şirketlere sağlanacak destekler hedefli olmalı, enerji verimliliğinin arttırılması şartına bağlanmalı, istihdamın korunmasını merkeze almalı ve politika belirsizliklerini azaltmak için devlet desteklerini duruma bağlı hale getirmelidir.
• Devlet desteği, enerji verimliliği için yeterli teşvik sağlamalı ve gerektiğinde likidite ve uzun vadeli ödeme gücü kısıtlarını ortadan kaldırmalıdır.
• İflası toplumda veya daha geniş ekonomide bozulmalara yol açabilecek şirketler özel ilgi ve destek gerektirmektedir.
Uzun vadeli politika önerileri
Mali politikalar kısa vadede enerji fiyatları şokunun etkilerinin yumuşatılmasında kritik bir rol oynar; orta vadede ise bunları tamamlayıcı olarak yapısal reformların uygulanması gerekir.
• Reformlar enerji verimliliğinin arttırılmasını ve daha yeşil enerji kaynaklarına geçişi sağlamalıdır. Fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması için düşük karbonlu enerjiye geçişin hızlandırılması gerekmektedir; bu dönüşümün gerçekleştirilmesi için elektrik şebekelerine ve yenilenebilir enerji dahil olmak üzere daha temiz enerji kaynaklarına ilave yatırım yapılması ve enerji verimliliğinin arttırılması gerekmektedir. Bu amaçlara ulaşabilmek için iklime uyumlu düzenleyici çerçevelere, yeterli teşvik yapılarına ve daha güçlü arazi kullanım düzenlemelerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Orta vadede, göreceli fiyatlarda yaşanabilecek önemli değişiklikler, enerji arzının sıkılaşması ve enerji güvenliği endişeleri, yeni bir teknolojik ilerleme dalgası başlatabilir.
• Avrupa’da doğal gaz kullanımından ve Rusya’dan gerçekleştirilen fosil yakıt ithalatından uzaklaşarak çeşitlendirmenin sağlanmasına ve enerji verimliliğinin, enerji tasarrufunun ve yenilenebilir enerji kullanımının arttırılmasına yardımcı olacaktır. Karbonsuzlaşma ve enerji verimliliğinin arttırılması ile ilgili araştırma ve yenilikçilik çalışmalarından kaynaklanan yayılma etkileri uzun vadede potansiyel hasılayı arttırabilir.



Diğer Haberler
Dünya Bankası: Avrupa ve Orta Asya bölgesi için görünüm önemli belirsizlik ve yüksek finansal stres riski içeriyor
AB/Dombrovskis: Asgari ücretlere ilişkin AB yasası üzerinde anlaşmaya varıldı
Almanya Başbakanı Scholz: (AB ortak borçlanma çağrıları konusunda) Henüz Kovid toparlanma fonu hazırlanmadı
Gösterge niteliğindeki TC Merkez Bankası Dolar Alış: 18,5447 Satış: 18,5781 Euro Alış: 18,3233 Satış: 18,3563
İspanya Ekonomi Bakanı : 2023'te savunma harcamaları %8.4 artacak
İngiltere, ilişkilerde buzlar çözülürken aylar içinde Kuzey İrlanda konusunda bir AB anlaşması bekliyor - Kaynaklar
İspanya Ekonomi Bakanı: İspanya AB kurtarma fonundan 2023 yılında 25 myr euro alacak
İspanya Ekonomi Bakanı: Bu yılın sonunda işsizlik oranının %12.8, 2023'te ise %12.2 olması bekleniyor
İspanya Ekonomi Bakanı: Enflasyon oranı gelecek aylarda daha da düşecek
Facebookta Paylaş