Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünya Bankası’nın bugün yayınlanan Avrupa ve Orta Asya bölgesi Ekonomik Güncelleme Raporuna göre, Ukrayna’da devam etmekte olan savaş bölgedeki yükselen ve gelişmekte olan ülkeler için pandemi sonrası ekonomik toparlanma beklentilerini zayıflattı.
Enerji fiyat şoklarının bölgeyi etkilemeye devam ettiği bir ortamda, ekonomik faaliyetin önümüzdeki yıl da derin bir şekilde durgunluğunu sürdüreceği, 2023 yılı için asgari büyümenin [%0,3] seviyesinde kalacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan, bugüne kadar bölge Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yarattığı fırtınayı daha önce tahmin edilenden daha iyi bir şekilde atlatmıştır. Şu anda, bölgenin en büyük ekonomilerinden bazılarında beklentilerin üzerinde kaydedilen büyümenin ve bazı hükümetler tarafından pandemi dönemi teşvik programlarının ihtiyatlı bir şekilde uzatılmasının bir yansıması olarak, bölgesel hasılanın bu yıl için [%0,2] daralması beklenmektedir.
Üretim kapasitesinin tahrip olması, tarım arazilerinin zarar görmesi ve tahmini olarak 14 milyondan fazla insanın yerinden edilmesi sonucunda işgücü arzının azalması ile birlikte ekonomik faaliyet yara almasına rağmen, Ukrayna ekonomisinin bu yıl yüzde 35 daralması beklenmektedir. Dünya Bankası’nın son tahminlerine göre, sosyal, üretim ve altyapı sektörlerindeki toparlanma ve yeniden inşa ihtiyaçlarının toplamı en az 349 milyar ABD$’ını bulmaktadır; bu Ukrayna ekonomisinin 2021 yılındaki savaş öncesi büyüklüğünün 1,5 katından daha yüksektir.
Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı Anna Bjerde konu ile ilgili olarak şunları belirtti: “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali insanların yerlerinden edildiği en büyük krizlerden birini tetiklemiştir ve hem insan hayatı hem de ekonomik hayat bakımından büyük kayıplara yol açmıştır. Ukrayna gereksiz yere devam eden savaş karşısında çok büyük miktarlarda finansal desteğe ihtiyaç duymaya devam etmektedir. Ayrıca hızlı bir şekilde başlatılabilecek toparlanma ve yeniden inşa projeleri için de finansal desteğe ihtiyaç duymaktadır.”
Savaş, ticaretteki önemli kesintiler ve gıda ve yakıt fiyat şokları yoluyla küresel ekonomiyi zayıflatmaya devam etmektedir. Tüm bu etkenler aynı zamanda yüksek enflasyona ve sonrasında küresel finansman koşullarında sıkılaşmaya da katkıda bulunaktadır. Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesindeki yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin (EMDE) en büyük ekonomik ortağı olan avro bölgesindeki faaliyet, tedarik zincirlerindeki sıkıntılar, artan finansal zorluklar ve tüketiciler ve işletmeler arasındaki güven seviyelerinde kaydedilen düşüşler sebebiyle 2022 yılının ikinci yarısında kayda değer bir şekilde kötüleşmiştir. Bununla birlikte, işgalin en zarar verici etkisi, Rusya’nın enerji arzındaki büyük azalmalar karşısında yükselen enerji fiyatları olmuştur.
Bölgesel görünümün önemli belirsizliklere tabi olduğu bir ortamda, Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki EMDE ekonomileri için 2023 yılına ilişkin büyüme tahminleri geniş tabanlı bir şekilde düşürülmektedir. Savaşın uzaması veya şiddetlenmesi önemli ölçüde daha büyük ekonomik ve çevresel hasara ve uluslararası ticaret ve yatırımların dağılması potansiyelinin artmasına yol açabilir. Yüksek borç seviyeleri ve enflasyon düşünüldüğünde finansal sıkıntı riski de halen yüksek seviyelerdedir.
Raporun ekinde enerji krizinin etkileri incelenmektedir. 2021 yılının başlarından bu yana yükselmekte olan küresel petrol, doğal gaz ve kömür fiyatları Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında çok daha hızlı bir şekilde yükselmiş ve bölgede enflasyonu onlarca yıldır görülmeyen seviyelere çıkarmıştır. Bu benzeri görülmemiş kriz hem tüketiciler hem de hükümetler için belirli sonuçlar doğurmuş ve finansal maliyetlerin karşılanabilirliğini, şirketlerin üretkenliğini ve hanehalkı refahını baskılamıştır.
En kötü etkilenen ülkeler, enerji talebinin yüzde 30’unu oluşturan ısınma ile birlikte sanayi veya elektrik üretimi için doğal gaz ithalatına orta ve yüksek düzeyde bağımlı olan ülkeler ve AB enerji piyasalarına yakından bağlı ülkeler olacaktır. Bu ülkelerin doğal gaz arz kesintilerine karşı hazırlanmaları ve enerjinin tasarruflu kullanımı, enerji verimliliğinin arttırılması ve kota/tayınlama planları dahil olmak üzere hanehalkları ve şirketler üzerindeki en kötü etkileri azaltmaya yönelik acil durum planlarını uygulamaya koymaları gerekmektedir. Evlerde ve binalarda ısıtmada verimliliğin arttırılması için pencere yalıtımlarının yenilenmesi ve ilave yalıtım uygulaması gibi önlemler üzerinde odaklanan davranış değişikliği kampanyaları nispeten küçük yatırım gerektirmekte ve anında etki sağlamaktadır.
Başkan Yardımcısı Anna Bjerde açıklamasında ayrıca şunları vurguladı: “Ukrayna’daki savaşın, devam etmekte olan pandeminin ve gıda ve yakıt fiyatlarındaki hızlı yükselişin eş zamanlı olarak oluşturduğu krizler, hükümetlerin çok hızlı bir şekilde gelişen büyük ve beklenmeyen şokları yönetebilmek için hazırlıklı olmaları gerektiğini hatırlatan sancılı olaylardır. Yoksullukla mücadele çabalarının temelini oluşturan sosyal koruma sistemlerinin şoklar ve uzun vadeli zorluklar karşısında etkili hale getirilebilmeleri için modernize edilmeleri gerekmektedir.”
Rapor, bölgede pandemi sırasında hanehalklarının ve işletmelerin desteklenmesinde ve daha yakın dönemde Ukrayna’da patlak veren savaşın olumsuz etkilerinden korunmada kritik bir rol oynamış olan sosyal koruma sistemleri üzerinde odaklanan özel bir bölüm içermektedir.
Bölgenin pandemiye karşı müdahalesi, iki geniş tür altında sınıflandırılabilecek politika araçlarından oluşmuştur: gelir koruma önlemleri ve istihdam koruma önlemleri. Rapor, bu önlemlerin ekonomik büyümeyi desteklemedeki, yoksulluğu azaltmadaki ve istihdamı korumadaki etkililiğini değerlendirmektedir. Kısa vadede, istihdam koruma önlemlerine yönelik harcamaları arttırmanın daha yüksek istihdam ve daha az yoksulluk ile ilişkilendirildiğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, söz konusu önlemlerin büyüme üzerindeki etkisi daha az belirgindir.
Pandemiden çıkarılan bu dersler, sosyal koruma sistemlerinin hem ekonomideki kısa vadeli şoklara karşı hem de küreselleşme, demografik eğilimler, teknolojik yenilikler ve iklim değişikliği etkileri ve iklim eylemi gibi işgücü piyasasını dönüştüren uzun vadeli eğilimler karşısında uyarlanabilir ve kapsayıcı hale getirilmesinde politika yapıcılar için öğretici niteliktedir.
Geleceğin sosyal koruma sistemlerini oluşturmaya yönelik politika müdahaleleri aşağıdaki önlemlerin bir bileşimini içerebilir (i) bireyleri ve hanehalklarını olumsuz şoklardan korumak için tasarlanan garantili asgari gelir desteği, (ii) şirketlerin işe alma ve işten çıkarma uygulamaları üzerindeki kısıtlamaları kademeli olarak ortadan kaldıran ve sonuçta özel sektörde kayıtlı istihdam oluşturulmasını ve kayıtdışılığın azaltılmasını destekleyen düzenleyici reformlar; (iii) kırılgan durumdaki grupların daha iyi kapsanması ve korunması ve (iv) hizmet sunumunda kalite ve miktar iyileştirmeleri için dijitalleşme.