Dışişleri Bakanlığı’ndan Kıbrıs’ta Konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun Görev Süresinin Uzatılmasına İlişkin 2843 (2019) Sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı hakkında yapılan açıklama aşağıda bulunuyor:
Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu’nun (BMBG) görev yönergesinin altı aylık bir süre için yenilenmesine ilişkin son BM Güvenlik Konseyi kararı, 25 Temmuz 2019 tarihinde kabul edilmiştir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklama Türkiye tarafından tamamıyla desteklenmektedir.
BMBG’nin görev yönergesinin süresi uzatılırken, BM’nin yerleşik uygulamalarına aykırı bir biçimde, KKTC’nin rızasının alınmaması en önemli eksikliktir.
Kararda, Kıbrıs meselesinin çözümüyle ilgili yazımların farklı çözüm seçeneklerini tartışmayı kısıtlayıcı biçimde kaleme alınmış olması, Genel Sekreter’in geçtiğimiz yıllarda yeni fikirlere duyulan ihtiyaç vurgusu ile bir tezat teşkil etmektedir.
Daha önce birçok vesileyle ifade edildiği üzere, Kıbrıs meselesinin gerçek sebebi, Kıbrıs Rum tarafının gücü ve zenginliği Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türkleriyle paylaşma yönündeki isteksizliğidir. Bu durum değişmedikçe ve siyasi eşitliğe dayanan ortak bir zemin ve çözüm vizyonu bulunmadan, iki taraf arasında sonuç verici ve gerçek bir müzakere süreci başlatılması hiçbir zaman mümkün olmayacaktır.
Ada’nın ortak sahibi ve siyasi eşiti olarak, Kıbrıs Türkleri hiçbir zaman azınlık statüsünü kabul etmeyeceklerdir.
Diğer taraftan, kararda Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması çağrısında bulunulurken, KKTC’nin 13 Temmuz tarihli işbirliği önerisine atıfta bulunulmaması da talihsizlik ve adaletsizliktir. KKTC makamları Kıbrıs Rum tarafına 2011, 2012 yıllarında ve son olarak 13 Temmuz 2019 tarihinde yapıcı önerilerde bulunmuşlardır. Kıbrıs Türk tarafının, tamamı Türkiye tarafından da desteklenen bu önerileri, Türk tarafının kararlı bir biçimde çaba gösterdiğini ortaya koyarken, bu çabalar Kıbrıs Rum tarafından karşılık görmemektedir.
Kıbrıs Rum Yönetiminin Kıbrıs Türk halkına uyguladığı haksız izolasyon artık görmezden gelinemeyeceği gibi, bu kararda yer verilmemesi de kabul edilemez. Halen uygulanmakta olan bu izolasyon, iki halk ve iki taraf arasındaki derin güven bunalımını körüklemekte, ayrıca Ada’da önemli alanlarda işbirliğini engellemektedir.
Bu anlayışla, garantör ülkelerden biri olarak Türkiye, Kıbrıs Türk halkını her alanda desteklemeyi ve Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını korumayı sürdürecektir.