Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Geçen yılı 12,4 milyar dolar ihracatla kapatan Demir ve Demir Dışı Metaller sektörü, Türkiye'nin toplam ihracatına verdiği katkıyı Mart ayında da sürdürdü. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği'nin (İDDMİB) açıkladığı rakamlara göre sektörün mart ayı ihracatı bir yıl öncesine göre yüzde 48,1 artışla 1,47 milyar dolar olarak hesaplanırken, 2022 Ocak-Mart döneminde ise geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 48,2 artış ile 3,81 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi.
AVRUPA'YA İHRACATTA YÜZDE 72,9 ARTIŞ
Sektör ihracatı Avrupa Birliği ülkelerine 2022 Mart ayı itibari ile bir önceki seneye göre yüzde 72,9 artışla 828,7 milyon dolara ulaştı. Martta en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkeler arasında 208,6 milyon dolar ile Almanya ilk sırada yer alırken, 73,2 milyon dolar ile İtalya ikinci, 46,35 milyon dolar ile ABD üçüncü sırada yer aldı. Alt sektör ihracatında ise Alüminyum ürün grubu 659,2 milyon dolar ile değer bazında ilk sırada yer aldı. Alüminyum sektörünü 251,4 milyon dolar ile Demir Çelik Mamulleri, 250,1 milyon dolar ile Metal Eşyalar ve 245,2 milyon dolar ile Bakır Ürün Grupları takip etti.
"ALÜMİNYUM VE BAKIR SEKTÖRLERİNDE TATMİN EDİCİ YÜKSELİŞ"
İhracat rakamlarını değerlendiren İDDMİB Başkanı Tahsin Öztiryaki, "İhracatımız Ocak-Mart döneminde yüzde 48,2 artışla 3,81 milyar dolara ulaştı. 2022 Ocak-Mart döneminde geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre Alüminyum sektöründe ihracat yüzde 81,7 artış ile 1,7 milyar dolar olarak gerçekleşirken, Bakır sektöründe ise yüzde 39,8 artış ile 680,8 milyon dolar oldu. Ayrıca Birliğimiz alt sektörleri arasında Yapı Malzemeleri yüzde 36,4, Metal Ambalaj yüzde 30, Kaynak sektörü yüzde 29,6, Metal Hırdavat yüzde 19, Mutfak Eşyaları yüzde 12,8, Döküm yüzde 4'lük ihracat oranıyla oldukça yüksek artış sağlayarak memnun edici bir tablo gösterdi." dedi.
"DAHA ÇOK ÜRETEN BİR ÜLKE OLMAK İÇİN YATIRIM DESTEĞİ VE HAM MADDE TEDARİĞİMİZİ GARANTİYE ALMAMIZ ŞART"
İDDMİB Başkanı Tahsin Öztiryaki sözlerine devam ederek "Türkiye'nin dünyada başarıyla üstlendiği alternatif tedarikçi ülke rolü önümüzdeki yıllarda da ülkemize fırsatlar yaratmaya devam edecek. Bu durumun devamlılığını sağlayacak çalışmalar yapmalıyız. Birlik olarak biz de önümüzdeki dönemde gerek online gerekse fiziki fuar, ticaret heyetleri, toplantı ve konferans katılımları ile firmalarımızla dünya pazarlarına açılmaya devam edeceğiz.
Demir ve Demir Dışı sektörü olarak gerek savunma sanayi gerek otomotiv sanayi olmak üzere çeşitli sektörlerimizin ihtiyacı olan mamul ve yarı mamul ihtiyacını önemli oranda yerli üretim ile karşılıyoruz. Diğer taraftan Türkiye'de üretilmeyen fakat üretim yapmak için ithal edilen bir takım ara mamuller ise tüm sektörler çapında önemli bir ithalat kalemi olarak ortaya çıkıyor. Bu ara mamulleri tespit ederek üretmek, üretmek için ise yeni yatırımlar yapmak şart. Tabi ki güçlü bir biçimde artan ihracat yeni yatırım ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Başarının devamı için artan talebe karşılık gelecek şekilde üretim kapasitemizi de artırmalı yani yeni fabrikalar açmalıyız, yeni fabrikalar açmak için de arazilere ihtiyacımız var. Fabrika yatırımları için kullanılacak arazi çok önemli bir maliyet yaratıyor ve sanayicinin sermayesinin önemli bir bölümünü tüketiyor. Arazi yatırımına harcanan kaynağı üretime, işimizi büyütmeye harcamalıyız. Fabrika yapımı için ihtiyaç duyulan arazilerin devlet tarafından, TOKİ veya benzeri kurumlar aracılığı ile daha uygun şartlarla ve kredi imkanları ile veya uzun dönemli kiralama yoluyla sanayicilerimize tahsis edilmesi sağlanabilirse bu sorun büyük oranda aşılmış olur. Yatırım desteklerinin sağlanmasına ilaveten Türkiye'nin kendi ham maddesini üretmesi de çok önemli bir konu. Üretimimizde en son teknolojileri de kullansak, üretim kapasitemiz yukarıya doğru da gitse bugün savaş yarın başka bir sorun sebebiyle ham maddemizi alamadığımız durumlarda bu yatırımların hiçbir kıymeti olmaz. Örneğin Çin'de ortaya çıkan yeni bir Covid virüsü varyantı sebebiyle yeniden kapatmalara gidildiği ve sıkı önlemler alındığını duyuyoruz. Elbette bu kapanmaların ticarete etkisi negatif yönlü olacaktır. Bu sebeple dışa bağımlılığımızı en az seviyeye indirmek ve ülkemizi metal ticaretinde bir merkez konumuna getirecek projeler ile ham madde güvenliğimizi en üst seviyeye çıkarmalıyız. Ülkemizde depolanan metal miktarını artırmalı, ülkemizde çıkarılan metal cevherlerinin yurtiçinde değerlendirilmesini sağlamalı ve metal hurdalarının yurtiçinde değerlendirme oranını artırmalıyız. Bu çıktılara ulaşmak için yürüttüğümüz çalışmalarımızın başında gelen LME deposu kurulması hususunu son iki dönemdir görüşüyoruz ve artık Bakanlığımızla paylaşarak son haline getirmek istiyoruz. Bu konuda ne gerekiyorsa Birlik olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız." dedi.