Çin Dışişleri Bakanlığı, ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi tarafından 10 Temmuz'da yayınlanan "Özel 301 Raporu"na ilişkin açıklama yaptı ve ABD'nin raporda öne sürdüğü iddialara yanıt verdi.
Bakanlığın açıklamasında ilk olarak, ABD'nin Çin'e yönelttiği "ekonomik ve ticari faaliyetlerde kendi çıkarları lehine adaletsiz girişimlerde bulunma" suçlamasının asılsız olduğuna işaret edildi.
"Çin-ABD ticaret dengesizliği" iddiasına da değinilen açıklamada, ABD-Çin ticaretindeki büyük ticari açığın Çin'den değil, ABD'den kaynaklandığı vurgulandı.
Açıklamada ticari açığın, ABD'nin aşırı düşük mevduat oranı ile ABD dolarının uluslararası arenada oynadığı önemli rezerv para rolünden, hatta ABD'nin Soğuk Savaş düşüncesiyle hareket edip yüksek teknolojili ürünlerin ihracatına sınırlamalar koymasından kaynaklandığı bildirildi.
Çin'in "fikri mülkiyet haklarını" ihlal ettiği iddiasına yönelik olarak ise, Çin hükümetinin fikri mülkiyet haklarını koruma konusunda nispeten olgun bir hukuk sistemi oluşturduğuna dikkat çekildi.
Çin'in yabancı ülkelere yaptığı fikri mülkiyet ödemelerinin 2017'de, 28 milyar 600 milyon dolara ulaştığı ve bu tutarın Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldığı 2001 yılına göre 15 kat arttığı belirtildi.
Açıklamada, "teknoloji transferine zorlama" suçlamasıyla ilgili olarak ise, Çin hükümetinin yabancı sermayeli işletmelerden hiçbir zaman bu tür taleplerde bulunmadığının altı çizildi. Çin ve yabancı işletmeler arasında teknoloji işbirliği ile diğer ekonomik ve ticari işbirliği faaliyetlerinin tamamen şirketlerle birlikte belirlenen sözleşmelere göre gerçekleştirildiği ve her iki tarafın da bu faaliyetlerden faydalandığı ifade edildi.
"Made in China 2025" planına ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığı açıklamada, Çin hükümetinin piyasa ekonomisi koşullarında uyguladığı "Made in China 2025" gibi yönlendirici nitelik taşıyan politikaların bütün yabancı işletmelere açık olduğuna vurgu yapıldı. Aksine, ABD'nin imalat ve tarım gibi alanlara büyük miktarda sübvanssiyon uyguladığı kaydedildi.
ABD Özel 301 Raporu'nda, Çin'i iki ülke arasındaki ekonomi ve ticaret alanındaki fikir ayılıklarını göz ardı ederek, aktif müdahale tedbirleri almamakla suçlamıştı.
Bu suçlamanın asılsız olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Çin'in her zaman iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari anlaşmazlıklara büyük önem vererek, diyalog ve müzakereleri fikir ayrılıklarını çözmek amacıyla büyük samimiyet ve sabırlarla ilerletmeye çalıştığı ifade edildi.
Sadece bu yılın Şubat ile Haziran ayları arasında Çin ile ABD arasında dört üst düzey ekonomik ve ticari müzakere gerçekleştirildiği, Mayıs ayında bir ortak bildiri yayınlandığı, ancak ABD'nin ise iki ülke arasında varılan fikir birliklerini bir kenara bırakıp Çin'le ticari savaş başlattığı vurgulandı.
ABD raporda ayrıca, Çin'in misilleme eylemlerinin hiçbir uluslararası hukuki dayanağa sahip olmadığı iddiasını ileri sürmüştü.
Asıl ABD'nin tek taraflı olarak başlattığı ticari savaşın hiçbir uluslararası hukuki dayanığa ssahip olmadığına dikkat çekildi. ABD'nin "301. madde" uyarınca gerçekleştirdiği soruşturmaların, yurt içinde ABD Başkanı'nın kongreye yaptığı idare açıklamasına aykırı olduğu; yurt dışında da 1988'de Avrupa Birliği'nin Dünya Ticaret Örgütü'ne ABD nezdinde açtığı dava sonucunda ABD'nin verdiği taahhütlere ters düştüğü kaydedildi.
Açıklamada, ABD'nin ek vergi uygulamasının tek taraflılık, korumacılık ve ticari hegemonyacılık nitelikleri taşıyan bir girişim olarak, uluslararası yasaların temel ruhu ile ilkelerini ihlal anlamına geldiği dile getirildi.
Çin'in karşılık girişimlerinin ülkenin ve dünyanın çıkarlarını korumak için yapılan tek tercih olarak, tamamen haklı olduğu vurgulandı.
ABD'nin başlattığı ticari savaşın sadece Çin'i değil, bütün dünya ülkelerini hedef aldığı ifade edilen açıklamada, Çin'in öngörülen düzenlemeler ile planlara göre, reform ve dışa açılmayı kararlılıkla ilerletmeye devam ederek, dünya ülkeleriyle birlikte, serbest ticaret ilkelerini ve çok taraflı ticaret siistemini savunacağı bildirildi.
- CRI-