2023 3. çeyrek strateji raporu(Gedik Yatırım)


Seçimlerin ardından ekonomi politikaları normalleşiyor, kalıcılığın sağlanması önemli…
 Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevini devralırken Türkiye'nin rasyonel
bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmadığını belirterek, temel ilkelerinin şeffaflık,
öngörülebilirlik, tutarlılık ve uluslararası normlara uygunluk olacağını söyledi. Bu
açıklamaların son yıllarda uygulanan heterodoks politika setinden bir dönüş (ekonomi
politikalarında normalleşme) sinyali içerdiğini söyleyebiliriz.
 Politika faizinin 22 Haziran’daki PPK toplantısında %25’e yükseltilmesini ve sonraki
toplantılarda artışların devam edeceğine dair net bir sinyal verilmesini bekliyoruz.
Politika faizinin sonrasında %35 seviyesine kadar yükseltilebileceğini düşünüyoruz.
 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizler konusunda kendisinin aynı noktada olduğu söylemi ise,
atılacak adımların daha küçük ölçekli kalabileceği yönünde soru işaretleri yaratıyor. Ek
olarak, PPK üyelerinin yerlerini koruması da, ekonomi politikaları kısa vadede
normalleşse bile ileride geri dönüş olabileceği şüphelerini besliyor.
 İleriye dönük ekonomi politikalarının öncelikli hedefinin iç talebi ve dolayısıyla döviz
talebini sınırlamak üzerine yoğunlaşacağını düşünüyoruz. Bunu sağlamak üzere, politika
faizinin seviyesinden bağımsız olarak, bankalar üzerindeki bazı makroihtiyati
düzenlemelerin gevşetileceğini (ya da bir noktada kaldırılacağını) düşünüyoruz.
 Ekonomi yönetiminin hem ihracatı desteklemek hem de yıllık %60-70 temposuyla artış
gösteren tüketim malı ithalatını sınırlandırmak için TL'nin kademeli olarak değer
kaybetmesine izin vermeye devam etmesi beklenebilir.
 Ancak, kur korumalı mevduat (KKM) büyüklüğünün 125 milyar $’a ulaşmış olması
nedeniyle, TL’deki sert değer kayıpları kamu için çok büyük bir yük doğuracağından, bu
değer kaybının ölçülü olarak gerçekleşmesi istenecektir. Mevcut kur seviyeleri
üzerinden yaptığımız kaba hesaplar, KKM için yapılması gerekecek ek ödemelerin
şimdiden 350 milyar TL’yi aştığına (önümüzdeki 3-4 aylık döneme yayılacak şekilde)
ve bunun 150 milyar TL’ye yakın kısmının da Hazine tarafından karşılanması
gerektiğine işaret etmekte.

 Ekonomi yönetiminin dış ticaret dinamikleri, enflasyon, döviz talebi, KKM kaynaklı maliyetler
gibi çeşitli faktörleri bir arada değerlendirerek, 1990’lardaki “yönetilen dalgalı kur”
rejimine benzer bir strateji izleyebileceğini düşünüyoruz. Bu strateji, dış ticaret
dinamiklerini dengelemeye ve büyüme kompozisyonunu iç talepten ihracata kaydırmaya
yardımcı olabilir. Ancak, böyle bir stratejinin kur-enflasyon sarmalına yol açarak enflasyonun
yüksek kalmasına yol açabileceğini de belirtmek gerek.
 $/TL kuru için sene sonu tahminimizi 24,50’den 26,00 seviyesine, yıllık ortalama
tahminimizi de 21,75’ten 22,50’ye yükseltiyoruz. Bu da yılın ikinci yarısında $/TL için
ortalama yaklaşık 25,00 civarı bir seviyeye işaret ediyor.
 Önümüzdeki dönemde EYT düzenlemesi, seçim döneminde verilen vaatler, KİT’lere
(BOTAŞ’a) transferler ve en önemlisi deprem bölgesinin yeniden inşası kaynaklı harcamalar
bütçeye çok önemli bir yük doğuracak. Buna göre, önümüzdeki aylarda çeşitli vergi artışlarına
gidilmesi kuvvetle muhtemel görünüyor. Buna karşın, 2023 sonu bütçe açığı/GSYH oranının
%6,0’nın altında kalmasının oldukça zor göründüğünü söyleyebiliriz.
 Politika faizi arttırılsa ve zaman içinde iç talebin bir miktar yavaşlatılması sağlansa bile,
önümüzdeki aylarda kur geçişkenliği enflasyon üzerinde oldukça belirleyici olacak. Kur
geçişkenliği ile birlikte hizmet enflasyonundaki katılık ve gündeme gelmesi muhtemel vergi
artışlarına bağlı olarak, TÜFE enflasyonunun yılın ikinci yarısında yeniden yükselişe geçerek
sene sonu yaklaşırken %50 seviyelerine doğru yükselmesini bekliyoruz. Bu bağlamda, sene
sonu TÜFE enflasyonu tahminimizi de %51’den %55’e yükseltiyoruz.
 Tüm yıl için %3,0 civarında bir GSYH büyümesinin makul göründüğünü düşünüyoruz.
Bununla beraber deprem bölgesinin yeniden imarı için yapılacak harcamalar ve çeşitli seçim
vaatlerine ilişkin olarak artacak bütçe harcamaları nedeniyle risklerin halen yukarı yönlü
olduğunu söyleyebiliriz.
 Cari açığın Haziran/Temmuz itibariyle 60 milyar $ civarını gördükten sonra, yılın ilerleyen
bölümünde, özellikle enerji ithalat maliyetindeki ve muhtemelen net altın ithalatındaki
gevşemeye bağlı olarak gerilemesini ve yılı 50 milyar $ civarında (GSYH’nin yaklaşık
%5,0’i) tamamlamasını bekliyoruz.

Serkan Gönençler
Baş Ekonomist
 Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
 www.gedik.com

                                     ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.



Diğer Haberler
Emisyon hacmi 20.06.2023 itibariyle 436.55 milyar TL
BIST 100 endeksi bugün %0.34 geriledi (5251), toplam günlük işlem hacmi 83 milyar 61 milyon TL oldu
ECB/Simkus: Eylül ayında faiz artırırsak beni şaşırtmaz
ECB/Simkus: APP programında daha fazla yatırıma yönlendirmeyi durdurmayı tartışmaya açığım
Merkezi yönetim iç borç stoku Mayıs sonu itibariyle: 3 trilyon 422 milyar TL (önceki: 3 trilyon 326.2 milyar TL)- Hazine ve Maliye Bakanlığı
Merkezi yönetim dış borç stoku Mayıs sonu itibariyle: 117.2 milyar usd (önceki: 118,50 milyar usd)- Hazine ve Maliye Bakanlığı
Facebookta Paylaş