TMMOB Makina Mühendisleri Odası'ndan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Odamızın Enerji Çalışma Grubu tarafından hazırlanan 2018 Yılı Elektrik ve Doğalgaz Fiyatları, Tarife Uygulamaları, Maliyetleri Artıran Etkenler ve Yapılması Gerekenler Üzerine Oda Raporu’nu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. Raporda 2018 yılı içinde elektrik ve doğalgaz fiyatları ile tarifelerdeki değişiklikler ve fiyat artışlarının teknik ve ticari nedenleri irdelenmiş, elektrik ve doğalgaz maliyetlerini azaltmaya yönelik öneriler geliştirilmiştir. Açıklamamızın ekinde yer alan raporun bütünü https://www.mmo.org.tr/, https://enerji.mmo.org.tr/ bağlantılarında da bulunmaktadır.
Enerji ithalatı sürekli artıyor
2018 yılında enerji girdileri ithalat tutarı 2017 yılına göre yüzde 15,56 oranında artarak 37,2 milyar dolardan 42,99 milyar dolara yükselmiş ve 223 milyar dolar olan 2018 yılı toplam ithalatının yüzde 19,28’ini oluşturmuştur. Elektrik üretiminde, sanayide, konutlarda temel bir enerji kaynağı olarak kullanılan doğalgazın yüzde 99’undan fazlası ithal edilmektedir.
Başta rüzgâr ve güneş olmak üzere ülkemizin yenilenebilir enerji kaynağı potansiyeli değerlendirilerek ithalat faturası ve maliyetler düşürülebilir. Ancak on yedi yıldır iktidarda olan siyasi kadroların yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimi için belirledikleri hedef rakamlar ile bugünkü duruma ait veriler karşılaştırıldığında, yenilenebilir kaynakların yeterince değerlendirilemediği görülmektedir.
2018 yılında elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki artış enflasyonun çok üzerinde
2018 yılı içinde yapılan zamlarla elektrik fiyatları, 2017 yılı sonuna göre konutlarda yüzde 45, diğer tüketici grupları için yüzde 71-72 oranlarında artmıştır. 2019 yılı başında yalnızca konut abonelerine uygulanan yüzde 10 indirimle artış oranı yüzde 30,5’e çekilmiş olmasına rağmen yıllık elektrik fiyat artışı enflasyondan çok daha yüksek, örneğin konutlarda yüzde 50,2, diğer tüketici gruplarında yüzde 250’yi aaşan oranlarda gerçekleşmiştir. Bütün tüketici grupları için 2017 sonu ile 2019 başı arasında elektrik fiyatlarındaki yüzde 30,5-72,1 oranlarındaki artışlar, kamuoyuna iftiharla açıklanan yüzde 20,3 oranındaki yıllık enflasyonun 1,5-3,5 katıdır.
2018 yılsonu doğalgaz fiyatları da 2017 sonuna göre konutlarda yüzde 25-37, küçük sanayi kuruluşlarında yüzde 29,5, büyük sanayi kuruluşlarında yüzde 100; elektrik üretimi için yakıt olarak doğalgaz kullanan santrallerde yüzde 146 oranında artmıştır. 2019 yılı başında doğalgaz satış fiyatlarında konutlar ve küçük sanayi kuruluşlarına yüzde 10, elektrik üretim tesislerine yüzde 8,8 oranında indirim yapılmıştır. Bu indirim sonrasında dahi fiyatlar, Ankara, İstanbul ve Bursa gibi konut abonelerinin en çok olduğu kentlerde 2017 sonuna göre yüzde 17-26 oranında artmıştır.
Elektrik satış fiyatının bileşenleri gizleniyor
EPDK tarafından yapılan mevzuat düzenlemesi ile daha önce faturalarda ayrı ayrı görünen perakende enerji, faturalama hizmetleri, ddağıtım sistemi kulanım, kayıp/kaçak, iletim sistemi kullanım ve sayaç okuma bedelleri 01.01.2016 tarihinden sonra gizlenerek Enerji ve Dağıtım bedelleri olarak faturalara iki ayrı kalemde yansıtılmaktadır. Bu bedellere ayrıca vergi ve fon tutarları ile KDV de eklenmektedir. Böylece elektrik abonelerinin hangi faaliyete ne kadar bedel ödediklerini öğrenemeyeceği bir fatura sistemi oluşturulmuştur.
Asıl indirim özel dağıtım şirketlerine
Maliyet bazlı fiyatlandırma dönemini de kapsayan tarifeler ile EÜAŞ dağıtım şirketleri lehine toptan satış fiyatında indirimler yapmaktadır. EÜAŞ dağıtım ve görevli tedarik şirketlerine yapmış olduğu toptan elektrik enerjisi satışlarında 1 Ocak 2019 itibariyle bir önceki dönem tarifesinde yüzde 27,2 oranında (4,7275 kr/kWh) indirim yaparak 17,36 kr/kWh olan tarifesini 12,6335 kr/kWh olarak belirlemiş ve şirketlere yıllık bazda 5-5,5 milyar TL destek sağlamıştır. Bu indirimler tüketicilerin tarifelerine yansıtılmamıştır.
Yoksullara enerji desteği: Hayal kırıklığı!
Odamızın uzun süredir savunduğu, enerji yoksulları ve yoksunlarına çağdaş yaşam koşullarını sağlayacak miktarda ücretsiz elektrik ve doğalgazın kamu tarafından temin edilmesi, ne yazık ki sorunlu bir şekilde gündeme gelmiştir. Cumhurbaşkanı’nın “düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşların 150 kilovat saate kadar elektrik tüketimini ve bu kapsamda yaklaşık 2,5 milyonun üzerindeki hanede her ay ortalama 80 liralık elektrik faturasını devletin karşılayacağını” açıklamasının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın yaptığı açıklamalardan söz konusu yardımın kapsamının daraltılacağı anlaşılmaktadır. Bakan, hane halkı sayısı iki veya daha az olanlarda aylık 75 kilovatsaat, üç kişi olanlarda 100 kilovatsaat, dört kişi yaşayan hanelerde 125 kilovatsaat, beş kişi ve yukarı yaşayan hanelerde 150 kilovatsaat olmak üzere elektrik desteği planlaması yapılmakta olduğunu belirtmiştir. Oysa hanelerdeki kişi sayısından bağımsız olarak, 150 kWh’lik sınır, asgari yaşam koşullaarı için eşik değer olarak kabul edilmelidir.
Önerilerimizden bazıları
Dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçak elektriği azaltma yükümlülüklerini sürekli erteleyen, görevlerini yerine getirmeyen şirketlerin yüklerini tüketicilere ödeten ve faturalarda bunu gizleyen uygulamalara imkân veren EPDK’nın tüketici karşıtı düzenleme ve uygulamaları derhal durdurulmalıdır.
İletim ve dağıtım kayıplarının düşürülmesine olumlu etkisi göz ardı edilemeyecek olan dağıtık (yerinde) üretime yönelik uygulamalar teşvik edilmelidir.
Çok zamanlı tarife yapısından tarifelere yapılan artış veya indirimlerde farklılık yaratılarak gizli zamların önünün açılmasına son verilmelidir.
Dağıtım şirketlerinin, özerk yapıda oluşturulacak bir kamu idaresine devredilerek kamusal hizmet anlayışında yapılandırılması değerlendirilmeli, bu yönde yasal altyapı oluşturulmalıdır.
Elektrik enerjisinin üretimi, iletimi ve dağıtımı, bütüncül bir planlama ile kamusal hizmeti gerekli kılmaktadır. Sektörden beklentileri farklı birçook şirketin kâr hırsına terk edilmiş düzensiz ve plansız yapının, öncelikle mevcut dağınıklıktan kurtarılması ve kamusal hizmeti esas alan, toplum çıkarlarını gözeten özerk bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Elektrik üretimi içinde, yenilenebilir kaynakların payının artmasına ve doğalgazın payının azaltılmasına yönelik politika ve uygulamalara ağırlık verilmeli, önümüzdeki yıllarda doğalgazın payı önce yüzde 30’un altına, nihai olarak yüzde 25 düzeyine düşürülmelidir.
Enerjide dışa bağımlılığı daha da artıracak olan yeni doğalgaz santral projelerine lisans verilmemeli; lisans alan projelerden yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin lisansları iptal edilmelidir.
Yurtiçi doğalgaz arama ve üretim faaliyetlerinin yoğunlaşması ve yerli doğalgaz üretiminin mutlaka artırılması gerekir. Karasal alanlar yanı sıra denizlerdeki aramalara hız verilmeli; bir “master plan” dâhilinde, ülke karasında ve denizlerinde arama seferberliğine girişilmelidir.
Mevcut gaz alım anlaşmaları kapsamlı ve ayyrıntılı bir şekilde incelenmeli, ülke aleyhine hükümlerin iptali için yeniden görüşme konusu yapılmalıdır.
Ülkemizin egemenlik haklarını ve iletimdeki BOTAŞ tekelini zaafa uğratacak olan tüm girişim ve projelere karşı durulmalıdır. BOTAŞ ortak da olsa, başka bir devlete, o devletin ulusal veya çokuluslu kurumları ile ulusötesi şirketlere, ülke toprakları üzerinde boru hattı tesis ve işletme hakkı verilmemelidir. Başka ülkelerdeki üreticilerin gaz ve petrolü, BOTAŞ'la yapılacak bir işbirliği kapsamında, mevcut ulusal gaz ve boru şebekesi üzerinden taşınabilir. Ancak Türkiye, taşınacak gaz ve petrolün tamamını veya kayda değer bir bölümünü tercihli ticari şartlarda satın alma ve ulusal ihtiyaçların karşılanmasında kullanmanın yanı sıra ihraç etme imkânına da sahip olmalıdır.
Doğalgazda Rusya’ya ve İran’a bağımlılığın azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılmalı, kaynaklar çeşitlendirilmelidir.
Elektrik maliyetleri ile hiçbir ilişkisi olmayan TRT’ye aktarılan pay iptal edilmelidir.
Doğallgaz fiyatlarındaki KDV yüzde 18’den 1’e düşürülmeli, ÖTV kaldırılmalıdır.