JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan ÖKMEN'in Basın Açıklaması aşağıda bulunuyor:
•Üretim verileri sınırlı bir daralmaya; krediler, otomotiv satışları, beyaz eşya gibi talep bazlı veriler ise daha ciddi bir daralmaya işaret etmektedir. İktisadi faaliyette öngörülen daralmanın ise iş gücü piyasasını olumsuz etkileyeceği ve işsizlik oranlarını yükseleceği beklenmektedir. Böyle bir konjonktürde TCMB’nin faiz artırımına gitmemiş olması TL ile borçlanmak zorunda olan KOBİ'lerin toplu iflas olasılıklarının artmasını göreceli olarak azaltmıştır.
•Cari açığın düşmesine neden olan ihracat ve turizm kanalı ekonomik daralmayı sınırlarken, Aynı şekilde cari açığın düşmesine neden olan ithalat daralması ise tam tersi yönde ekonomik daralmayı daha da artırmaktadır: Reel kurdaki birikimli değer kayıpları ve küresel büyümedeki olumlu seyrin etkisiyle artış eğilimine giren ihracatın dış ticarette yarattığı gelişmeler ve yükselen turizm aktiviteleri ekonomik daralmayı bir miktar sınırlayacak ve büyümeye katkısı pozitif yönde giderek daha da belirginleşecek olmasına rağmen, ithalat yavaşlamasına dayalı dış ticaret açığındaki daralma da genel ekonomik daralmayı negatif olarak tamamen ters yönde hızlandıracaktır.
•Büyük ölçekli imalat sanayinin özkaynaklarının payı azalmakta ve dolayısıyla leverage rasyoları giderek artmaktadır.
•2013 ten bu yana büyük ölçekli imalat sanayinde kısa vadeli kaynakların payı uzun vadeli kaynaklara göre daha hızlı artmakta ve likidite yönetimini zorlaştırmaktadır.
•Büyük ölçekli imalat sanayinde ana faaliyetlerinden sağlanan kaynaklar işletme devamlılığını sağlayacak seviyenin altına düşmektedir: Fon girişlerinin ortalama %45’lik kısmını kısa vadeli yabancı kaynaklardan, %10’luk kısmını Uzun vadeli kaynaklardan, %35’lik kısmını ise kendi faaliyetlerinden, %2’lik kısmı ise öz kaynaklarından sağlanmaktadır.
•İşletmelerin toplam nakit yaratma kapasitesi içerisinde ana faaliyetlerinden elde ettikleri fonların %50’nin altına düşmüş olması, işletme faaliyeet devamlılıklarını kritik hale getirmiştir.
•Büyük ölçekli imalat sanayindeki fon kullanımları ise dönen varlıklar lehine artmakta, yatırım harcamaları düşmektedir. Mevcut durumda, yaratılan toplam kaynakların %60-65’lik kısmı dönen varlıklara ve sadece %30-35’ kısmı duran varlıklara ayrılmaktadır.
•Sonuçta büyük firmalar tarafından sağlanan fonların daha çok kısa vadeli olması nedeniyle bu gibi firmaların yatırım yapma üretim güçlerini artırma veya yenileme eğilimleri azalmış durumdadır.
•Büyük ölçekli imalat sanayi işletmelerinin banka kredilerine erişimindeki yüksek maliyet engeli nedeniyle, stok tutma oranlarını azaltarak ve borç ödeme sürelerini uzatarak işletme sermayesi yönetimi yapmaya başlamışlardır. Ancak stresin bu şekilde yapılan yönetim şekli sürdürülebilir değildir.
•Orta ve küçük ölçekli imalat sanayinde yatırımlar devam etmektedir. Ancak bu ölçekteki işletmelerin ana faaliyet faaliyetlerinden fon elde edileme eğilimi giderek zayıflamaktadır: Orta ve küçük ölçeekli imalat sanayinde ise fon girişleri daha çok uzun vadeli kaynaklardan sağlanmaya devam ediliyor iken 2018 yılından bu yana artık ota ve küçük ölçekli firmalarda uzun vadeli fon temininde zorluklar yaşanmaya başlanmış olmakla beraber, öz kaynaklara dayalı olarak bu grup firmalarda fon kullanımı daha çok duran varlıklarda devam etmektedir. Yani orta ve küçük ölçekli imalat sanayinde yatırımlar devam etmektedir. Ancak, küçük ölçekli işletmelerde kendi orijinal faaliyetlerinden fon elde etme eğilimi zayıfladığı için önümüzdeki dönemlerde bu kesimin yatırım yapma gücü ve isteği azalacaktır.
•Kamunun iktisadi faaliyeti destekleyici duruşunun yerini nötr bir duruşa bırakacağı öngörüsü yani kamunun böyle bir konjonktürde nötr kalması veya daralmacı yaklaşımı, mevcut koşullar altında uygun bir politika değildir. Bu konjonktürde kamunun genişlemeci olması gerekir. Döviz ihtiyacı ve ilave borçlanma yaratmayan kanallardan ekonomiyi destekleyecek harcamaların artırılması gerekir.
•Döviz yükkümlülükleri olan firmaların önemli bir bölümü kur zararı nedeniyle “teknik iflas” içerisine düşmüştür: Yapılan düzenlemeyle 2023 yılına kadar bu zararları bilançolarında göstermeyerek kaydi olarak teknik iflasın dışına çıkılmış gösterilmektedir.
•Bankacılık kesiminin kredi verme mekanizmaları tekrar kredi verebilir hale getirilmeden ekonomik daralmanın önlenmesi söz konusu olamayacaktır: Bankacılık kesiminin kredi verme mekanizmalarının işler hale getirilmesinin tek koşulu ise herhangi bir nakdi sermaye veya ilave likidite artışına gerek kalmadan, riskli varlıklar arasında iyi-kötü ayrımı yapılarak sermaye yeterlilik oranlarının uluslararası normlara göre ölçülmesi ile sağlanacaktır. Bu yöntemle ölçülen SYR ‘de ortaya çıkacak olan reel ve kaliteli artışlar, bankacılık sektörünün kredi verme isteğini kendiliğinden artıracaktır.