Türkiye: Enflasyon beklenenden fazla düşse de risk teşkil etmeyi sürdürüyor (Dinamik Yatırım Menkul Değerler)

Türkiye: Enflasyon beklenenden fazla düşse de risk teşkil etmeyi sürdürüyor…

Mart ayında enflasyon enerji ve ulaştırma fiyatlarındaki artışların etkisiyle beklentilerin bir miktar altında gerçekleşti. Tüketici fiyatları bir önceki yıla göre %50,5 artarken, aylık bazda fiyatlar %2,3 arttı (Dinamik Yatırım beklenti: %3,4 m/m, %52,1 y/y). Dönemsel gerçekleşme bazında Ocak’taki %6,7 ve Şubat’taki %3,2 artış oranlarına kıyasla, belli oranda hız kaybının söz konusu olduğunu görmekteyiz. Bunda da kurların görece yatay seyri ve enerji fiyatlarının geriliyor olması itibariyle azalan geçişkenlik etkili olmuş görünmektedir. TÜİK rakamları, hafta sonu açıklanan İTO rakamı olan %3’ün de altında gerçekleşmiştir.

Enflasyon geçen Kasım ayından bu yana baz etkisi yardımıyla hızlı bir şekilde yavaşlıyor. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ekonomik dalgalanma etkileri, bir yıl önce aynı dönemde fiyat artışlarını şiddetlendirmişti. Dolayısıyla geçen yılın yüksek gerçekleşmeleri hesaplamalardan çıktığı için enflasyon yıllık bazda yüksek seviyelerden gerilemektedir. Buna karşılık, dönemsel enflasyon baskısının olası kur yükselişi ve hükümetin seçim öncesinde ekonomiyi canlandırma planları çerçevesinde yüksek olacağını ve mevcut duruma antitez oluşturacağını değerlendiriyoruz.

Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; ana harcama gruplarındaki birçok kalemde aylık bazda artış olmuştur. Gıda enflasyonu, Şubat ayındaki yıllık %69,3'ten %67,9'a geriledi. Tüketici enflasyonundaki yavaşlama büyük ölçüde enerji kaynaklı oldu ve fiyat artışları aynı dönemde %50'den %35,7'ye geriledi. Taşıma maliyetleri yıllık %44,9'dan %28,7'ye geldi.

Gıda ve enerji gibi değişken kalemleri hariç tutan çekirdek enflasyon, Şubat ayındaki %50,6'dan yıllık bazda %47,4'e geriledi. Ukrayna'daki savaşın sonucu olarak enerji fiyatlarından gelen yüksek etki manşet enflasyon üzerinde daha fazla değişkenlik görülmesine neden oldu. Şu anda baz etkisi kaynaklı olarak manşet enflasyon gerilemekle beraber, çekirdek enflasyon seviyesine yakınsamıştır. Temel mal ve hizmetlerde gözlemlediğimiz fiyat katılığı etkileri çekirdek enflasyonun düşmesini sınırlayacaktır. Petrol ve emtia fiyatlarındaki dalgalanmaları dışlayan bir enflasyon göstergesi olduğu için burada temel fiyatlama davranışlarını ortaya koyan gerçek yapışkan enflasyon ortaya çıkacak ve baz etkisi geçtikten sonra burada dirençli bir görünüm bekliyoruz.

Tüketici enflasyonunun erken göstergelerinden üretici fiyatları yıllık bazda Şubat'taki %76,6'dan yıllık %62,5'e geriledi. Aylık bazda ise %4,64 ile gıda ürünleri, %4,12 ile imalat ve metal ürünler endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu. Öte yandan düşüşe en büyük katkıyı sağlayan; elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme alt sektör grubu bunu %13,28 ile yaptı. TÜFE gibi, ÜFE'de de dönemsel ve yıllık bazda momentum kaybı gözlemlemekteyiz. Emtia fiyatlarında ve özellikle petrol fiyatlarında son dönemde görülen gerileme ve döviz kurlarının görece yatay seyri üretici maliyetlerinden enflasyon geçişkenliğini sınırlamaktadır.

Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak eğitim %6,30, lokanta ve oteller %3,85, gıda ve alkolsüz içecekler %3,84, eğlence ve kültür %2,86, ev eşyası %2,73 ve çeşitli mal ve hizmetler %2,68 ile öne çıkmaktadır. Gıdanın yanı sıra başta lokanta ve oteller, eğitim gibi hizmet alt kalemlerinde katılık etkisi gözlenmektedir. Eğitim fiyatları, okul ücretlerine gelen yeni zamların dönemi olmasından dolayı yüksek bir artış sergilemiş görünüyor. Tek gerileyen kalemin ise TÜİK'e göre %1,92 gerileyen giyim olduğu görülmektedir, İTO verilerinde giyim harcamaları %4,06 artış göstermişti.

Enflasyonist dinamiklerde çok değişim olmamakla birlikte, baz etkisinin devrede olduğunu görmekteyiz. Baz etkisine ilave olarak, kurların görece yatay seyretmesi ve Nisan ayından itibaren devreye alınacak olan elektrik ve doğalgaz indirimleri ile beraber seçim öncesinde enflasyon düşüşünü sürdürecek ve %45-50 bandına gelecektir. Bu etkinin süreklilik sağlamayacağını düşünüyoruz, çünkü 14 Mayıs'ta yapılacak genel seçimler öncesinde ekonomiyi canlandırma amaçlı talep yaratan teşvikler ile Şubat ayındaki depremler sonrasında hükümetin artan mali harcamaları enflasyonun katı kalmasında etkili olacaktır.

Yılın ikinci yarısında enflasyon üzerindeki baz etkisinin sona ermesinin ardından, enflasyonla mücadelede daha farklı ve normalleştirilmiş para politikalarının gerekli olacağını düşünüyoruz.

Merkez bankası perspektifinden bakacak olursak; Enflasyon geçen Kasım ayından bu yana yavaşlıyor, ancak yine de resmi hedef olan %5'in çok üzerinde. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomi perspektifi ise borçlanma maliyetlerinin düşük olması gerektiği yönündedir. Bu nedenle daha yüksek faiz oranları ile bir enflasyon mücadelesi zemini oluşturulmamakta, geleneksel olmayan politika araçları ve önlem setleri ile para birimi sabit tutulmaktadır. Son dönemde de bu minvalde politika yapıcılar bankaları ilgilendiren birçok düzenlemeler getirmişlerdir ve duruma göre bunlar devam ettirilmekte veya revize edilmektedir.

Gevşeme döngüsünün lirayı baskı altında tutan en önemli sebep olduğunu düşünecek olursak, seçim sonrasında önemli bir kur hareketinin görülmesi ihtimal dahilinde olacaktır. Geleneksel politikalara dönüş olması halinde ise, faiz oranları artsa bile önceki dönemde faizin kullanılmaması için getirilen lira önlemleri muhtemelen serbest bırakılacak ve dalgalanma halinde olan bir kur görünümü söz konusu olabilecektir. Bunun yılın ikinci yarısında enflasyon düşüşünü durduracağını düşünürüz.

Merkez bankası bir sonraki faiz oranlarını belirleme toplantısını 27 Nisan'da gerçekleştirecek. Yılın ikinci üç aylık enflasyon raporunu ise 11 Mayıs'ta açıklayacak.



Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.

 https://www.dinamikyatirim.com.tr/

***
Yasal Uyarı
 
  Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.



Diğer Haberler
Nebati: Yüksek enflasyonun yol açtığı negatif etkilerin elbette farkındayız. Bu sebeple enflasyonla mücadelemizden hiçbir şekilde taviz vermiyoruz.
Nebati: “Enflasyon düşsün de işsizlik artarsa artsın, yatırım ve üretim gücümüz zayıflasa da olur” gibi bir kolaycılığa düşmeden, bütüncül ve vatandaşımızın menfaatine odaklı bir süreç yönetiyoruz
Nebati: Nitekim, küresel ekonomide birçok olumsuzluğun yaşandığı 2022 yılı Ekim ayında yüzde 85’lere kadar yükselen enflasyon, attığımız isabetli adımların etkisiyle düşüşe geçmiş, Mart 2023 itibarıyla yüzde 50,5 seviyesine kadar gerilemiştir
Nebati:Ancak asıl önemlisi, Türkiye, enflasyonda bu düşüşü kaydederken, yatırımda, istihdamda ve üretimde kayıplar yaşamamış, tam aksine, bu süreçte Cumhuriyet tarihimizin istihdam ve ihracat rekorları eş zamanlı olarak kırılmıştır
Nebati: Ekonomimiz, dinamik yapısını, üretim artışlarını ve büyüme trendini enflasyonla mücadeleye kurban etmemiştir
Nebati:Bizler, asla kolaycılığa kaçmadan yüzeysel çözüm önerilerine kulak asmıyor, ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini bütüncül bir anlayışla gözeterek ilerliyoruz
Nebati: Üretim ve istihdam kaybına yol açmaksızın kararlılıkla adımlarımızı atmaya devam edecek, enflasyonu tedrici ve kalıcı bir şekilde indireceğiz.
Nebati: 2022 yılını, üst üste gelen ve çok boyutlu küresel krizlerin gölgesinde, maalesef yüksek enflasyon baskısıyla geçirdik
TCMB, 10.04.2023 vadeli 30.00 milyar TL tutarlı repo ihalesi açtı
Facebookta Paylaş