TEPAV internet sitesinde yayınlanan açıklama aşağıda bulunuyor:
Yurt dışına giden (ODI1
) ve yurt içine gelen (FDI2
) doğrudan
yatırımların nasıl seyrettiğini, ODI/FDI oranı üzerinden
izlemek mümkün. Bu oran basit bir bölme işlemi ile elde edilse
de, aslında Türkiye’nin yatırım ortamına ilişkin bir gösterge
olarak alınmalıdır. Yatırımcıların kararları, iç pazarın cazibesi,
hukuki düzenlemeler, işgücü maliyetleri, vergi yükleri,
işgücünün sahip olduğu beceri seti ve siyasi - ekonomik istikrar
gibi pek çok unsurdan etkilenmektedir. Örneğin işgücü
maliyetlerinin yüksek olması ve nitelikli işgücü bulmakta
karşılaşılan zorluklar yatırımcıların üretim tesislerini daha düşük
maliyetle ve daha katma değerli üretim yapabilecekleri yerlere
taşımalarına neden olabilir. Buna karşın işveren maliyetlerinin
düşürülmesi, mesleki eğitimde kalitenin artırılması veya
mevzuattan kaynaklı sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik
çabalar, yalnızca yurt içinde yerleşik kişilerin mevcut işlerini
korumalarını ve yeni yatırımlara yönelebilmelerini değil, aynı
zamanda yabancıların da yatırımları için Türkiye’yi tercih
etmelerini sağlayabilir.
Bunların yanı sıra derecelendirme kuruluşlarının ülkelere
ve o ülkedeki finansal kuruluşlara verdiği notlar da yurt
dışındaki yatırımcıların bir ülkeye yapacakları yatırımlara
ilişkin kararlarını etkileyen önemli göstergeler olarak ele
alınmalıdır. Bu çerçevede, Haziran 2018 başında Fitch’in 25
Türk bankasını negatif izlemeye alması, Moody’s’in de
Türkiye’nin Ba2 olan kredi notunu önümüzdeki dönemin
makroekonomik politikalara ilişkin belirsizlik barındırması
gerekçesiyle izlemeye alması; takip eden aylarda da not
indirimlerinin gelmesi Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için
cazibesini olumsuz yönde etkileyebilecek gelişmeler olarak
değerlendirilmelidir. Fitch 13 Temmuz 2018’de Türkiye’nin kredi
notunu BB+ seviyesinden BB seviyesine düşürmüş ve not
görünümünü de “durağan”dan “negatif”e çevirmişti. Ağustos
ayında ise Mooddy’s (kredi notunu Ba2 seviyesindeen Ba3 seviyesine, not görünümünü durağandan negatife olacak şekilde) ve S&P’nin (BBseviyesinden B+ seviyesine olacak şekilde) not indirimlerinin açıklanmasıyla Türkiye yatırım
yapılabilir ülke olmaktan biraz daha uzaklaştırılmış oldu. Bu gelişmelerin ardından 1 Ekim
2018’de Fitch, aralarında T.C. Ziraat Bankası AŞ, Türkiye İş Bankası AŞ, Türkiye Halk
Bankası AŞ, Türkiye Garanti Bankası AŞ, Yapı ve Kredi Bankası AŞ gibi bankaların da
olduğu 20 banka ve iştiraklerinin yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu düşürdü.
Son olarak Aralık 2018’de yaptığı açıklama ile Türkiye’nin kredi notunun BB ve not
görünümünün de “negatif” olarak korunduğunu bildiren Fitch, Türkiye’nin not görünümünün
negatif olmasının nedenleri arasında “ekonomik dengelenmeye ilişkin çok yönlü riskler,
küresel finansal koşullar, ulusal ve jeopolitik riskler”i saymıştır.
Sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek, ekonomideki güven ortamını iyileştirecek ve
dengelenmeyi sağlayacak politikaların uygulanması, hukuk sisteeminde
normalleşmenin sağlanması hem Türkiye’nin kredi notlarının yükselmesi hem de
yabancı yatırımcının Türkiye’ye olan ilgisinin artması için kritik önemdedir. Türkiye
ekonomisinin yeniden güçlü büyüme patikasına yerleşebilmesi için yapılması gerekenler,
bütün sektörlerde verimlilik artışını hedefleyen bir büyüme ve istihdam politikası vizyonuyla
vakit kaybetmeden ortaya konulmalı, yapısal reform öncelikleri belirlenmelidir.
ODI/FDI ORANI UZUN DÖNEMLİ ORTALAMASININ ÜZERİNDE
ODI/FDI oranındaki yükseliş, yerleşiklerin yurt dışına yönelişinin, yabancıların yurt
içine yönelişinden daha hızlı arttığını göstermektedir. Türkiye’de ODI/FDI oranının genel
eğilimi 2002 yılından itibaren incelendiğinde yukarı yönlüdür. Ancak söz konusu orana
dönemler itibarıyla bakıldığında, orandaki yukarı yönlü hareketin 2008’den sonraki
yükselişten kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 2002 - 2007 döneminde azalan trend, 2008’den
itibaren yön değiştirmiştir.
2000’li yıllara kadar son derece düşük düzeyde ve neredeeyse yatay bir seyir izleyen
yurt içine yönelik doğrudan yatırımlar, 2003 yılından sonra canlanmış ve dalgalı bir
seyir izlemeye başlamıştır. Kasım 20183
itibarıyla, yabancıların yurt içine yönelik doğrudan
yatırımı yaklaşık 11,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Türkiye’den giden
doğrudan yatırımlar ise daha yeni bir olgu olarak, 2002 yılından itibaren hızla yükselmiş ve
Kasım 2018 itibarıyla 3,6 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır.
Doğrudan yatırımların yurt içi hâsılaya (GSYİH) oranına 2007-2017 dönemi itibarıyla
bakıldığında, FDI/GSYİH oranının %3,3’ten %1,3’e düştüğü, ODI/GSYİH oranının ise %0,3
olarak değişim göstermediği görülmektedir.
Şekil 1, Türkiye’nin giden yatırımlarının gelen yatırımlara oranının uzun dönem
ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir. 2002-2018 döneminde ortalama %22,1
olan ODI/FDI oranı, Ekim 2018’deki %35,9 seviyesinden gerileyerek, Kasım 2018 itibarıyla
%32,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Geçen yılın aynı dönemine (Kasım 2017’ye) göree ise söz
konusu oranda 9,4 puanlık bir artış olduğu görülmektedir. 2017 yılı Ocak-Kasım ortalaması
ile 2018 yılının aynı dönemini kıyasladığımızda da ilk on bir aylık ortalamanın 2018 yılında
2017 yılına kıyasla 7,6 puan daha yukarıda olduğu dikkat çekmektedir.
ODI/FDI oranı alt dönemler itibarıyla incelendiğinde, 2002-2007 dönemindeki azalan
trendin, 2008-2018 döneminde yön değiştirerek artışa geçtiği dikkat çekmektedir. Söz
konusu oranın bu dönemlerdeki ortalamasına bakıldığında 2002-2007 döneminde
gerçekleşen %15,7’lik seviyenin, 2008-2018 döneminde %25,6’ya, 2012-2018 döneminde ise
%31,4’e yükseldiği görülmektedir.
Son yıllarda ODI/FDI oranında gerçekleşen bu yükseliş, bir yandan Türkiye’nin
doğrudan yatırımlar için cazibesini kaybetmeye başladığını gösterirken, bir yandan da
yurt içindeki yerleşiklerin yurt dışındaki fırsatları daha yakından takip etmeye
başladığına işaret etmektedir. Yakın dönem (2012-2018) ortalamasının uzun dönem
(2002-2018) ortalamasının 9,3 yüzde puan üzerinnde olması, bu göstergeyi dikkatle izlemeye
devam etmemiz gerektiğini de ortaya koymaktadır
https://www.tepav.org.tr/upload/files/1548051079-3.Turkiye___ye_Gelen_Ve_Turkiye___den_Giden_Dogrudan_Yatirimlardaki_Gelismeler___Ocak_2019.pdf