SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin "2030 yılına doğru Türkiye’nin optimum elektrik üretim kapasitesi" raporu yayınland


 2030 yılına doğru Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesinin, farklı girdi ve
kısıtların dikkate alındığı senaryolar ile modellenerek optimum olarak
belirlendiği SHURA raporu yayınlandı.

 Çalışmadan çıkartılan temel sonuçlar aşağıda verilmiştir:

 Enerji hedeflerini tek tek ele alıp hayata geçirmeye çalışmaktansa farklı
hedeflerin bir arada değerlendirildiği bütüncül bir yaklaşım izlemenin önemli
faydaları olacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının potansiyelinin tamamen
değerlendirilmesinin, enerji ithalatının azaltılması, arz güvenliğinin sağlanması,
yerel hava kalitesinin artırılması, küresel iklim değişikliğinin önlenmesine katkıda
bulunulması ile birlikte ekonomi açısından da önemli faydaları olacaktır.

 Enerji verimliliğinin artırılması çok yönlü faydalar sağlamak bakımından maliyet
etkin bir sonuç sağlayan (2030 yılı baz senaryo 52 ABD dolarıReel 2020/MWh fiyatından
3 ABD doları daha düşük) ve yakın dönemde kullanılması zaruri olan seçeneklerden
biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Enerji verimliliğinde yaşanacak artışlar, toplam
elektrik tüketiminin düşürülmesi yoluyla (2030 yılında tüm senaryolara kıyasla
%8,7 tasarruf), fosil yakıtların kullanımını azaltarak mutlak karbon salımlarını
(2030 yılı için hesaplanan en yüksek karbondioksit salımına kıyasla %9 daha az)
ve ithalat miktarını (En yüksek ithalatın olduğu senaryoya kıyasla 20 Milyar ABD
dolarıReel 2020 daha az) azaltabilmekte, aynı zamanda enerji güvenliğini ve enerji arzı
seçeneklerinde esnekliği artırıcı rol oynayabilmektedirler. Fakat enerji verimliliğini
artırmaya yönelik politikaların, yenilenebilir enerjiyi teşvik edici ve çevreyi
korumaya yönelik diğer politikalarla desteklenmediği takdirde Türkiye’nin enerji
hedeflerine ulaşılmasında tek başına yeterli olmayacağı unutulmamalıdır.

 Türkiye’de bir karbon maliyetlendirme ve ticaret mekanizmasının kurulması, temel
olarak düşük verimli kömür santrallerini arz talep eğrisinin dışında bırakarak (kurulu
güç 8 GW’a kadar düşerek), hem daha az emisyonlu bir kaynak olması hem de artan
yenilenebilir enerji entegrasyonunda sisteme esneklik sağlaması sebebiyle doğal
gaz kullanımını (kurulu güç 33,9 GW’a çıkarak) artırma yoluyla elektrik üretiminden
kaynaklı sera gazı salımlarını (ortalama karbon yoğunluğu 115 gram CO2/kWh daha
az) önemli ölçüde düşürmektedir. Fakat salımlarda gözlenen bu düşüşler, doğal
gaz ithalat maliyetlerinin (toplamda 20 milyar ABD doları daha fazla) ve elektrik
fiyatlarının artması (ortalama 20 ABD doları/MWh daha fazla) pahasına olmaktadır.
Olası bir karbon maliyetlendirme mekanizmasının, yenilenebilir enerji kaynaklarını
destekleyen diğer politika araçlarıyla birlikte kullanımı ise dengeli bir yaklaşımı ifade
etmektedir. Böylesi bir yaklaşım uygulanması durumunda, elektrik üretimi kaynaklı
sera gazı emisyonları düşer ve yerel hava kalitesi artarken ithal kaynaklara olan
bağımlılık da azaltılabilmektedir.

 Rüzgâr ve güneş enerjisi kurulumları, tüm senaryolar için en az maliyetli seçenekler
olarak öne çıkmaktadır (örneğin İzmir ili için hesaplanan şebeke ölçeği güneş
santrali seviyelendirilmiş elektrik maliyeti 63 ABD doları/MWh iken, kömür
teknolojilerinden yaklaşık %6, doğal gaz teknolojilerinden yaklaşık %10 daha
azdır) ve enerji üretimi içindeki paylarının önemli ölçüde artacağı görülmektedir.
Hedefe yönelik piyasa odaklı düzenleyici politikalar yoluyla bu kaynaklara verilen
desteklerin sürdürülmesi, bu kaynakların gelişimini hızlandıracaktır. Piyasada
maliyetlerin fiyatlara yansıtılması ve rekabetçiliğin artırılmasını sağlayacak bir
piyasa tasarımına gidilmesi de kesintili yenilenebilir enerji kurulumlarının sisteme
entegre edilmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Halihazırda mevcut olan doğal gaz
ve barajlı hidroelektrik santralleri, şebeke ölçeğinde esnekliğin sağlanmasında etkili
olacaktır. Senaryo sonuçları, şu an için piyasada rekabetçi olamayan bazı doğal gaz
santrallerinin yenilenerek tekrar değerlendirilmesinin, sistemde esnekliği artırmak
için uygun maliyetli bir seçenek sunduğunu göstermektedir. Fakat bu durum,
ithalata bağımlılığı artırmasının yanında, daha uzun vadede toplam CO2 emisyon
azaltımı olanaklarını kısıtlayacaktır. Bu sebeple sisteme esneklik sağlayan enerji
depolama teknolojileri gibi seçeneklerden faydalanılması, esnekliğin önemini
kavrayan ve bunu destekleyen piyasa mekanizmalarının etkin hale getirilmesi
yoluyla gerçekleştirilebilir.

 Büyük oranda küçük çaplı ve çatı üstü güneş enerjisi uygulamalarından oluşan
dağıtık yenilenebilir enerji tesislerinin 15 GW civarında bir ek potansiyelle,
en yüksek gelişim potansiyeline sahip enerji kaynakları arasında yer aldığı
görülmektedir (SHURA, 2020b). Bu tarz kurulumları destekleyecek finansman
ve iş modellerinin geliştirilmesi, genel olarak yenilenebilir enerji yatırımlarına
sağlanacak piyasa odaklı destekleri tamamlayıcı nitelikte olacaktır.

 Nükleer enerji, karbon salımına yol açmaması, güvenilir ve istikrarlı üretim
yapabilmesi ve düşük yakıt maliyetleri nedeniyle, artan talebi karşılamakta
kullanılabilecek çekici bir seçenek olarak gözükmektedir. Buna karşın, bu enerji
türünün kurulum maliyetleri yüksek oranda karbon maliyetlendirmesinin
uygulandığı senaryolarda bile kısıtlayıcı biçimde yüksek kalmaktadır. Nükleer
enerji, özellikle baz yük olarak çalışabilme ve karbon nötr bir kaynak olma
özelliklerinden dolayı, Türkiye’de stratejik bir yatırım olarak değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda nükleer enerji yatırım kararları, tüm uzun dönemli avantajları ve olası
etkileri göz önünde bulundurularak verilmelidir.



Diğer Haberler
HONG KONG'DA HANG SENG ENDEKSİ YÜZDE 0.4 DÜŞÜŞLE 24603,26 PUANDAN KAPANDI
ALMANYA İFO EKONOMİSTİ: İFO, ALMANYA'NIN 3. ÇEYREKTE GSYİH'SININ %6.9 BÜYÜYECEĞİNE DAİR BEKLENTİSİNİ KORUYOR
ALMANYA İFO EKONOMİSTİ: İFO ANKETİ 3. ÇEYREĞE İYİ BAŞLANDIĞINI GÖSTERİYOR, İYİMSERLİK KADEMELİ OLARAK GERİ DÖNÜYOR
TCMB, 10.08.2020 vadeli 9.00 milyar TL tutarlı repo ihalesi açtı
İSVEÇ'TE HANEHALKI KREDİLERİ BÜYÜMESİ HAZİRAN'DA YILLIK % +5.1 (ÖNCEKİ:%+5.1)
ALBAYRAK: EKONOMİMİZ ADIM ADIM YENİDEN YÜKSELİYOR.
ALBAYRAK: GÜVEN ENDEKSLERİNİN TEMMUZ'DA AYLIK BAZDA; HİZMET SEKTÖRÜNDE %20,2, PERAKENDE TİCARETTE %9,6 VE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE %11,6 YÜKSELMESİ SEVİNDİRİCİ
ALBAYRAK: TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE YAPILAN KÖTÜMSER TAHMİNLER İNŞAALLAH YİNE BOŞ ÇIKACAK
ÇİN'DE ŞANGHAY BİLEŞİK ENDEKSİ %0.3 ARTIŞLA 3205,23 PUANDAN KAPANDI
Facebookta Paylaş