Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bain & Company, 15. Küresel Özel Sermaye Raporu'nu açıkladı. Rapora göre, 2023 yılında özel sermayenin 2008-09 küresel mali krizinden bu yana en keskin düşüşünü yaşamasına rağmen, küresel özel sermaye faaliyetlerinde bir toparlanmanın başlangıcı görülüyor ve bu yıl ve sonrası için beklentiler “filizlenmeye” başlıyor.
Özel sermaye işlemlerinin yanı sıra çıkışlar da geçen yıl, 1980'lerden bu yana görülen en hızlı faiz artışları karşısında sert düşüşler yaşadı ve bu da her bölgeye yayılan ve 2022’deki gerilemeleri ağırlaştıran bir kırılganlık ortamında yatırımcı güvenini azalttı. Satın almaların değeri geçen yıl bir önceki yıla göre %37 azalarak 2016'dan bu yana en düşük toplam rakam olan 438 milyar dolara geriledi ve 2021'in zirvesine kıyasla %60 düşüş yaşadı. 2021'in zirvesine kıyasla anlaşma sayısı %35, çıkış değeri ise üçte iki oranında (%66) azaldı.
Ancak Bain'in güncel analizine göre, tam anlamıyla bir canlanmanın önünde büyük zorluklar bulunmaya devam etse de, özel sermaye sektöründe - deneme niteliğinde olmakla birlikte - istikrarlı bir faaliyet artışı görülüyor. Yeni makroekonomik şok ihtimalleri dışarıda bırakıldığında varlıkların büyümesine zemin hazırlıyor. ABD Merkez Bankası'nın ima ettiği sınırlı faiz indirimlerinin de yeni yatırımları artırması muhtemel. Bain'in bulgularına göre, sadece satın alma fonlarının %26'sı dört ya da daha fazla yıllık olmak üzere 1,2 trilyon dolar tutarında taahhüt edilmemiş fon bulundurması nedeniyle beklenen canlanma, general partner’ların (GP) anlaşma yapmaya devam etmeleri için normalden daha güçlü teşviklerin ortaya çıkmasıyla desteklenecek.
Bain & Company küresel Özel Sermaye çalışmaları yöneticisi Hugh MacArthur konu hakkında şöyle konuştu: "Anlaşma piyasası bu yıl biraz daha iyi bir başlangıç yapıyor ve beklentiler konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içindeyiz. Geçen yılki faiz artışlarının büyüklüğü, hızı ve bunun etrafındaki belirsizlik 2023'te sektör için bir şok oldu. Ancak görünüm güçlü konumunu koruyor. Faiz oranlarının önümüzdeki aylarda ılımlı seyretmesiyle birlikte daha büyük bir istikrar hissi oluşacak. Rekor düzeydeki fon rezervine yönelik teşvikleri ile birleştiğinde, sınırsız sorumlu ortakların yeniden oyuna girmelerini bekliyoruz. Ancak pasif bir şekilde koşulların iyileşmesini beklemek uygun bir strateji değil."
Bain & Company Türkiye Yönetici Ortağı Onur Candar raporla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “2023 yılında Avrupa’daki 10 en büyük yatırımın toplamı 64 milyar dolar değerindeydi ve çeşitli alıcıları, endüstrileri ve ülkeleri temsil ediyordu. Fakat büyük ‘buyout’ anlaşmalarını finanse etmek, fonlama maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle zorlu olmaya devam etti. Avrupa burada küresel trendlerle uyuşuyor; anlaşmalar için müsait ‘dry powder’ tutarı yaklaşık 821 milyar dolara ulaştı, bu da 5 yıllık ortalamadan %18 daha yüksek. Türkiye’deki özel sermaye ilgisi son yıllarda ciddi oranda azalsa da, enflasyon ve faizlerde düşme beklentisi, global LP ve GP’lerde bir beklenti yaratıyor. Uzun yıllardır ihmal edilmiş büyük bir pazar olan Türkiye'nin, önümüzdeki yıllarda hızlı bir satın alma ve çıkış trafiğine sahne olacağını öngörüyoruz. Hem Avrupa, hem de Türkiye’de mevcut zorluklara rağmen, yatırım ortamı dinamik değişimlerle şekillenmeye devam ediyor. Avrupa’da ‘dry powder’ bolluğu ve Türkiye’deki potansiyel yükseliş, gelecek için umut verici işaretler taşıyor.”
Bain & Company Türkiye Ortağı Armando Guastella konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu zorlu ortama yanıt olarak, önde gelen GP'ler satın al ve inşa et stratejilerini uyarlamak, yatırım döngüsünün yanı sıra üretken yapay zekânın gücünden yararlanmak ve ikincil veya devam araçları da dahil olmak üzere yatırımcıları için likidite yaratmak için yaratıcı çözümler bulmak için ön ayak oluyorlar. Üretken yapay zekâ, değer zincirinin her seviyesinde etkileri olan özel sermaye için oyunu değiştiriyor. Sektör liderleri bu teknolojiyi portföyleri taramak, durum tespitini yeniden düşünmek ve karar verme sürecini nasıl iyileştirebileceklerini ve getirileri nasıl artırabileceklerini araştırmak için zaten kullanıyorlar.”
Bain & Company Türkiye Ortağı Volkan Kara şunları söyledi:
“Özel sermaye yatırımları 2023 yılında Türkiye'de son 20 yılın en düşük seviyelerine düştü. Bu gerilemede, küresel faiz oranlarının tarihi yüksek seviyelere ulaşması önemli bir etken olarak öne çıkıyor. Türkiye'de yaşanan ciddi kur dalgalanmaları ve son yirmi yılın en yüksek enflasyon seviyelerine ulaşılması, satın alma ve satış işlemlerini neredeyse durma noktasına getirdi. Son yıllarda Türkiye'de özel sermayeye olan ilginin ciddi oranda azaldığını ve artık en düşük seviyelerde olduğunu gözlemliyoruz. Enflasyon ve faiz oranlarındaki düşüş eğilimi, uzun süredir ertelenen satın alma talepleriyle birleşince, global LP’ler ve GP’ler için, uzun yıllardır göz ardı edilmiş büyük bir pazar olan Türkiye'nin, önümüzdeki yıllarda hızlı bir satın alma ve çıkış trafiğine ev sahipliği yapacağı beklentisini yaratıyor.”
Çıkışlardaki durgunluk özel sermayenin kritik sorununu oluşturuyor
Bain raporunda çıkışlar sektörün en acil sorunu olarak gösteriliyor. Portföy şirketlerinin satışının durmasıyla limited partner’lara (LP) sermaye geri dönüş akışı durdu ve general partner’lar (GP) yaklaşık 28.000 şirkete ait 3,2 trilyon dolarlık satılmamış varlığı ellerinde tutmak zorunda kaldı. Dört yıl veya daha uzun süredir elde tutulan portföy şirketleri toplamın %46'sını oluşturuyor. Bu oran, 2012'den bu yana en yüksek seviyesinde bulunuyor.
Bain tarafından detaylandırılan çıkış işlemlerindeki derin durgunluk eğilimi, kurumsal birleşme ve satın alma faaliyetlerinin azalmasıyla ortaya çıktı. Bu azalma, makroekonomik belirsizlik ve artan faiz oranlarının finansman maliyetlerini yükselttiği bir ortamda şirket yöneticilerinin şirket satın alma planları yapmakta zorlanmasıyla ilgiliydi. Yine de, kurumsal alıcılar 2023'teki toplam çıkış değerinin yaklaşık %80'ini, yani bir önceki yıla göre %45 düşüşle yaklaşık 271 milyar doları oluşturdu.
Nakit zirveye otururken çıkış tıkanıklığını aşmak artık çok önemli
Bain, üç ana çıkış kanalından hiçbirinin kısa vadede güçlü bir şekilde toparlanmayacağı konusunda uyarıyor ve yüksek faizler portföy işletmeleri için artan finansman maliyetlerini tetiklerken, satın alma fonlarının 3,2 trilyon dolarlık çıkış yapmamış varlık yığınında anlamlı bir azaltma gerçekleştirmekte zorlanacağını belirtiyor.
Sermaye rekabeti yoğunlaştıkça faiz artışları güven ve faaliyetler üzerinde ağır bir etki yaratıyor
Bain'in analizi, ABD Merkez Bankası’nın Mart 2022'den geçen yılın Temmuz ayına kadar art arda yaptığı toplam 525 baz puanlık (%5,25) faiz artışlarının sektörün güvenine ağır bir darbe vurması ve 2022 ortalarından bu yana yaşanan performans düşüşlerini genişletmesi nedeniyle özel sermaye sektörünün geçen yıl yaşadığı gerilemeleri ortaya koyuyor.
Satın alma değerlerinde üçte birden fazla (%37) düşüş yaşanırken, her türden anlaşma bundan etkilendi. Ancak büyük sendikasyon kredilerinin getirileri ABD'de %11'e ve Avrupa'da %9'a yaklaşarak son 10 yılın en yüksek seviyelerine ulaştığı için en çok banka finansmanına bağımlı olanlar zarar gördü. Kaldıraçlı kredi maliyetleri yükselirken, kaldıraçlı satın almalar için borç ihracı da azaldı. Buna karşılık, uygun fiyatlı kaldıracın azlığı, 5 milyar doların üzerindeki "mega anlaşmalarının" sayısını neredeyse yarı yarıya azaltırken, ortalama anlaşma büyüklüğü 2021'deki 1 milyar dolarlık zirveye kıyasla 788 milyon dolara düştü.
Sermaye için rekabet de yeni yoğunluk seviyelerine ulaştı. Ocak 2024 itibariyle, 14.500 özel sermaye fonu 3,2 trilyon dolarlık sermaye arayışındaydı, ancak arz/talep dengesizliği nedeniyle hedeflenen her 2,40 dolara karşılık yalnızca 1 dolar kapanış gerçekleşti.
Özel sermaye yenilikçi likidite çözümleri ararken ikincil fonlar bir dönüm noktasında
İkincil fonlar küçük bir tabandan yola çıkmakla birlikte 2023 yılında bir önceki yıla göre neredeyse iki kat sermaye topladı. Bain'e göre, ikincil fonlar, özel sermaye sektörünün likiditeyi serbest bırakma ve portföyü nakde dönüştürme ihtiyacını önemli ölçüde çözebilir ve ikincil fonların büyümeyi sürdürmesi için katlanarak genişleyen bir kapsam ortaya çıkarabilir.
Yapay zeka, değer zincirinin her aşamasında özel sermayede çığır açmaya hazırlanıyor
Üretken yapay zekanın özel sermaye için önemini analiz eden Bain, bu teknolojinin sektör için çığır açıcı bir potansiyele sahip olduğu sonucuna vardı. Rapora göre, fon profesyonelleri takibe değer bir anlaşma bulmak için olası anlaşmaları tararken, üretken yapay zekanın büyük veri havuzlarını tarama yeteneği ile ortaya çıkan içgörüler, anlaşma yapıcıları daha akıllı ve daha hızlı hale getirerek verimliliği önemli ölçüde yükseltebilir ve getirileri artırabilir.
Bain, yapay zekanın, değer yaratma döngüsü boyunca özel sermaye operasyonlarının birçok alanında da dönüştürücü bir etkiye sahip olabileceğini öne sürüyor. Ancak Bain aynı zamanda özel sermaye firmalarının, portföy şirketlerinin teknolojiden nasıl etkilenebileceğine bakarak ve bu işletmelerin yapay zeka kullanımında inovasyona öncülük edip edemeyeceğini veya faaliyetlerinin yapay zeka tarafından kesintiye uğratılıp uğratılmayacağını ölçerek yapay zekanın oyunun kurallarını değiştiren başka bir boyutunu da değerlendirmeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor.
Bain & Company Hakkında
Bain & Company dünyada değişim sağlayan en iddialı oyuncuların, geleceği tasarlamasına yardım eden küresel bir danışmanlık şirketidir. Olağanüstü sonuçlar elde etmek, rakiplerimizden daha yüksek performans sağlamak ve sektörleri yeniden tanımlamak üzere; 40 ülkedeki 65 ofisimiz aracılığıyla müşterilerimizin yanında, onlarla tek ekip olarak çalışıyoruz. Daha iyi, daha hızlı ve daha kalıcı sonuçlar almak için ihtiyaçlara uygun olarak geliştirilmiş entegre uzmanlığımızı, dijital yenilikçilerden oluşan canlı bir ekosistemle tamamlıyoruz. Ücretsiz çalışmalara 1 milyar dolardan fazla yatırım yapma yönündeki 10 yıllık taahhüdümüz, yetkinlik, uzmanlık ve içgörümüzü eğitim, ırksal eşitlik, sosyal adalet, ekonomik kalkınma ve çevre için çalışan, günümüzün en acil sorunlarıyla mücadele eden kuruluşların hizmetine sunuyor. Küresel tedarik zincirlerinin çevresel, sosyal ve etik performanslarını derecelendiren lider bir platform olan EcoVadis’ten platin sertifika almaya hak kazanarak, tüm şirketler arasında en üstteki %1’in arasına girme başarısı gösterdik. 1973’teki kuruluşumuzdan bu yana, başarımızı müşterilerimizin başarısıyla ölçtük ve sektördeki en yüksek müşteri bağlılığı düzeyini gururla koruyoruz.