Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Nüfus artış hızı ve yaşam süresinin uzaması, sağlık hizmetlerine talebi arttırıyor. KPMG’nin hazırladığı rapora göre hastanelerde sunulan hizmetlerin çoğunlukla acil durumlar için olduğunu dikkate alan küresel sağlık sektörü, hastane ziyaretlerini azaltacak formüller üretiyor. Telefon uygulamalarıyla hasta rehberliği, giyilebilir medikal teknolojiler, biyometrik veri akışı sağlayan çiplerin yanı sıra refakatçi robotlar da yakında hayatımıza girecek. Robot refakatçiler hastane sonrası bakımı üstlenecek
Uluslararası Denetim, Vergi ve Danışmanlık şirketi KPMG, küresel sağlık sektöründeki değişimi inceledi. KPMG’nin hazırladığı rapora göre, sağlık hizmetlerindeki yüksek maliyetleri düşürmek isteyen devletler, yaşam kalitesini yükseltecek ve hastane ziyaretlerini azaltacak politikalar geliştiriyor.
KPMG’nin hazırladığı rapora göre yaşlanan nüfusla birlikte artan hizmet talepleri sektörde baskı oluşturuyor. 2030 yılına kadar dünya genelindeki 60 yaş ve üzeri nüfusun 1,4 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Halen 80 yaş ve üzerindeki nüfus 125 milyon. 2050’de bu sayının 434 milyonu bulması bekleniyor. Yaşlanan nüfus, sağlık hizmetlerindeki talebin ve maliyetin ciddi şekilde artmasına yol açıyor. Küresel sağlık sektöründe, sağlık hizmetlerinin merkezi yapılardan uzaklaşıp evlere dağıldığı görülüyor.
KPMG Türkiye İlaç ve Sağlık Sektör Lideri Hakan Orhan, ABD ve Avrupa merkezli gelişmeler hakkında şu bilgiyi verdi:
“Yüksek nüfus artışı ve artan talep, hem sağlık hizmeti veren kuruluşları hem de devletlerin sağlık bütçelerini zorluyor. Küresel ölçekte hastane dışı sağlık hizmeti danışmanlığı alanında harcanan paranın yüzde 59’u kamu sektörü müşterilerinden gelmiş. Sistemin sürdürülebilirliği için işleyişin değişmesi gerekiyor. Hastanelerin acil servisleri çok yoğun çalışıyor oysa bazı şikayetlerin hastaneye gelmeden de tedavi edileceği görülüyor.
Yapılan araştırmalar, hastaların hastaneler dışında toplum bazlı sağlık kuruluşları tarafından iyileştirilebileceğini gösteriyor. Bu sistemde, insanların sağlıklı bir yaşam sürmesi ve sağlık hizmetleri üzerindeki baskının azaltılması amaçlanıyor. Entegre Sağlık Sistemi adı verilen bu yöntemde, tek seferlik tedavi uygulamak yerine hastanın genel sağlık durumunu merkeze alan bir anlayıştan yola çıkılıyor. Hastane dışı hizmetler için üç aşamalı bir model var; hastane öncesi, hastane dışı ve hastane sonrası diye ayrılıyor.
Hastane öncesinde; kişinin sağlıklı yaşam konusunda bilinç kazanması ve zorunlu olmayan hastane ziyaretlerinin azaltılması hedefleniyor.
Hastane dışında; hastaların eczaneler, ruh sağlığı ya da aile sağlığı merkezleri gibi yerlerden faydalanması bekleniyor.
Hastane sonrası ise hastanede tedavi görmüş kişilerin iyileşme sürecinin evden yürütülmesini destekliyor.
ABD’deki birçok hastane şimdi hastaları evde ziyaret edecek doktor, hemşire, diyetisyen, vaka yöneticisi, eczacı ya da tıbbi destek personeli sağlıyor. Düzenli ev ziyaretleri ve sağlık ihtiyaçlarının sık karşılanması kişilerin acil servislere veya hastanelere gitmesini azaltıyor. Böylece maliyet düşüyor. “
Ameliyat sonrası robotlar bakacak
Rapora göre teknoloji, geleneksel hizmet modellerini değiştiriyor, sistemde entegrasyonun artmasında etkili oluyor. Sektörde inovatif çözümler sunan örnekler artıyor. Telefon uygulamaları üzerinden hasta rehberliği, giyilebilir medikal teknolojiler, uzaktan teşhis ve reçete imkanı, hasta iletişim ağları, sensör aracılığıyla uzaktan hasta takibi, biyometrik veri akışı sağlayan çipler bunlardan bazıları. Ayrıca teknoloji hastaların hastane sonrası bakımları için robot refakatçilerle çözüm sunuyor. Böylece hastanın taburcu edilebileceği anda nekahat dönemini evinde geçirmesi imkanı sağlanıyor, hastanede bakım için uzun yatış süreleri ortadan kalkıyor.
Hakan Orhan, inovatif yaklaşımların sağlık sektörünü radikal şekilde değiştirdiğini belirterek, “Sağlık sektöründe her ülkenin yeni modellere ihtiyacı var. Bu modellerin dijital çözümlere ve hastaların eğitilmesine dayalı olması gerekiyor” diye konuştu.