Paranın Rengi (Garanti BBVA Yatırım)

20. yy boyunca göz hekimleri uzağı görememenin, kalıtımsal bir göz rahatsızlığı olduğunu öğrendiler. Buna göre, ebeveynlerden birinin miyop olması, çocuğun da gözlüğe ihtiyaç duyması olasılığını artırır, her ikisinin de miyop olması bu olasılığı katlardı. Ancak veriler gösteriyor ki çocukların görme yetisi ebeveynlerine göre giderek çok daha kötüleşiyor ve işin ilginç tarafı ebeveynde olmasa da çocuklarda miyop görülüyor. Bu değişim Asya kıtasında çok daha belirgin, hatta öyle ki son 50 yıl içinde gençler arasında %25 civarında olan miyop, %80’e çıkmış durumda. Çin’de ise konu bir ulusal güvenlik sorunu: 1.4 milyarlık nüfus içinde kusursuz görüşe sahip pilot adayı bulmak geçmişe göre çok daha zor, üstelik pandemide eve kapanan gençlerin gözleri daha da kötüleşti. Mevcut eğilim devam eder ise dünya nüfusunun yarısı 2050 yılında miyop olacak.
Miyoptaki artış, son 50 yılda yakın mesafeden izlenen, kullanılan elektronik aletlere bağlanabilir elbette, ancak araştırmacılar başka nedenleri de öne sürüyorlar. Haddimi aşmak istemediğim için bunlara girmiyorum, ama her teori için bir başka karşı teori var. Yine de bunlardan bir tanesi ilginç: İnsanlık ilk zamanlarda avcı-toplayıcı iken sürekli ufku taramak zorundaydı, bu yüzden gözlerimiz uzağı görecek şekilde güçlendi. Ancak zaman içinde yakın mesafeyi görmemiz gerektiren işler yapmaya başladık, bu yüzden uzak mesafeyi görme yetimiz nesilden nesile köreliyor (Bakın bu teori pek haksız değil, eskiden öğle yemeğimiz için geyik kovalarken, şimdi telefonumuzdan bir alana bir bedava lahmacun kampanyası kovalıyoruz. Uzağı görüp de ne yapacağız?)
İnsanlığın bir sonraki yüzyılda köstebekten hallice bir görüşe sahip olacağını düşünmek iç karartıcı, ama oraya varmadan bile piyasalara bakınca gördüğümüz başka bir şey var: Ekonomik aktörler çoğu zaman ileriye değil, çok kısa vadeye odaklanıyorlar, bu yüzden de bazı kavramlar, olaylar anlamını yitiriyor. Bu da elbette bir başka tür miyop. Bunu en çok merkez bankası kararlarının yorumlanmasında, sonrasında da borsalarda makro ekonomik eğilimleri gözetmeden verilen yatırım kararlarında gözlemliyoruz.

Mesela her Fed toplantısı önemlidir, ama bir toplantı bize ileriye dair bir mesaj verecekse ona çok daha fazla anlam yüklememiz gerekir. Yani “Fed şunu dedi, böyle olacak” düşüncesinin ötesine bakmamız, uzağı görmeye çalışmamız gerekir. Bu hafta da böyle bir hafta işte... Bu haftaki Fed toplantısı öncesinde iki önemli soruya yanıt vermemiz elzem. İlk olarak, beklentiyi aşan enflasyon verisi sonrası Fed faiz artış hızını 100 baz puana çıkarabilir mi? İkinci soru ise şu: Fed faizi 75 artırsa dahi, 75 baz puanlık faiz artış serisi Eylül ayının ardından devam edebilir mi? Öncelikle faizin 100 baz puan artırılacağı beklentisini biraz heyecanlı bulduğumuzu söylemek isterim. Piyasada bu beklenti kısmen de olsa fiyatlanıyor, dolayısıyla eğer Fed’in bundan bir rahatsızlığı varsa muhtemelen bugün yarın, tercihan Wall Street Journal’da buna dair bir haber okuyacağız. Fed piyasa beklentilerinden hoşnut olmadığında, ya da gitmek istediği yerin aksine bir beklenti oluştuğunu fark ettiği anda bu yöntemi kullanıyor. Bu durumda Fed’in bir süre daha 75 baz puanlık faiz artışlarıyla yılı %4 seviyesinin üzerinde bitirmeyi planladığını anlayacağız. Bir yerden sonra ise Fed büyüme ivmesi üzerinde daha fazla durmaya başlayacak.
Bu noktada Fed faiz artış döngüsünün ekonomiyi bir resesyona sokup sokmayacağı tartışılabilir, ancak uzunca bir süre önce bir yazımda Fed’in bu kez enflasyon konusunda kararlı olduğunu, bu yüzden ABD ekonomisinin bir süre daha yavaş büyümesini göze alabileceğini söylemiştim. Bu görüşümde bir değişiklik yok. Bunun piyasa gözüyle anlamı, ABD hisse piyasasının (özellikle teknoloji hisselerinin) henüz kalıcı bir yükseliş eğilimine girmesi için çok erken olduğu ve kısa-orta tahvil faizlerinin yükselmeye devam etmesi. Yanda yer alan grafikte S&P500 endeksindeki satış opsiyonlarının (put) hacmini görüyorsunuz. Piyasa da kendini aslında kendini giderek düşüşe karşı korunaklı hale getirmeye çalışıyor.
Bu hafta yurtiçinde de TCMB faiz kararını izleyeceğiz. Geçen ay küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve Türk ekonomisinde büyüme ve istihdam üzerindeki riskler nedeniyle faiz indirdiğini açıklayan TCMB’nin bu ay faizi sabit tutması bekleniyor. Ancak geçen aydan bu yana küresel ekonomi üzerindeki risklerin bırakın azalmayı, arttığını düşünürsek, üstelik yurtiçi ekonomik aktivitenin de önceki çeyreklere göre yavaşlama emarelerini gösterdiğini dikkate alırsak, TCMB’nin faizi bir kez daha indirmesi şaşırtıcı olmayacak. Normal şartlarda hem geçen ayki, hem de bu ay olması muhtemel faiz indiriminin faydası tartışmaya açık, zira parasal aktarım mekanizmasının olması gerektiği gibi çalışmadığını biliyoruz. Bu yüzden de olası bir faiz indirimin ardından, tahvil ve kredi faizlerine yönelik yeni bir düzenleme gelmesi de beklenebilir. Hatırlanacağı üzere TCMB ticari kredi faizleri ile ilgili bir düzenleme yapmış ve kredi faizlerini TCMB referans faiz oranına bağlamıştı. Faiz indirimi ile birlikte kredi faizleri de aşağı gelecektir, ancak kredi miktarının azalmaması için muhtemelen daha farklı bir yaklaşım benimsenecektir. Burada da bir süredir üzerinde çalışılan yeni KGF’nin devreye girmesi beklenebilir.
Elbette burada TCMB’nin asli görevi olan enflasyon konusuna da bakmak gerekiyor. Halen %80’in üzerinde olan enflasyonda henüz yılın en yüksek seviyesini görmemiş olabiliriz. Buna rağmen faiz indirimine gidilmesi ve hala böyle bir olasılıktan bahsetmemiz aslında TCMB’nin enflasyonun kaynağına dair görüşünden kaynaklanıyor. TCMB enflasyondaki yüksek seyrin enerji ve gıda fiyatları gibi dışsal şoklar kaynaklı olduğunu, dolayısıyla bunların geçici olduğunu düşünmeye devam ediyor. Yakın zamanda TCMB’den farklı bir görüş duymamız zor, zira bu tüm politikanın terse dönmesi anlamına gelir.
Faizin sabit bırakılması durumunda TL’de ufak bir değerlenme görebiliriz, ancak bunun kayda değer bir değişim olmayacağını düşünüyoruz. Neden derseniz, geçmiş yıllar boyunca yapılan düzenlemeler TL’de spekülatif pozisyon almayı çok zorlaştırdı, yerli yatırımcıya da KKM sunuldu. Bu yüzden her faiz kararında kurda sert hareketler görme dönemi geride kaldı. Ancak ve ancak artan ithalat maliyeti, ihracatımızın ithalata bağımlı yapısı, enerji fiyatları
derken düzenli döviz ihtiyacımız sürüyor. Bunu karşılayacak döviz girişi ise arzu edilen boyutta değil. Bu yüzden de TL’de önümüzdeki dönemde kontrollü değer kaybı sürecinin devamını bekliyoruz.
Gelelim borsamıza… Geçtiğimiz haftalarda bankacılık hisseleri önderliğinde dik bir açıyla yükselen BIST’te geçen hafta işler tersine döndü. Yükselişi açıklamak daha zordu, ama düşüşü yorumlamak daha kolay: Alınan aşırı risklerin taşınamaması, aracı kurumların geçmişte yaşadıkları deneyimlerden hareketle çok tedbirli davranıp müşteri risklerini sınırlamaları ivmenin bitmesine yol açtı. Peki bundan sonra ne olacak? Glokal Barometre raporumuzda ayrıntılarını okuyabileceğiniz görüşlerimizi kısaca özetliyorum: “Geçtiğimiz haftalarda öne çıkardığımız aşırılaşma sinyallerini takiben geçen hafta etkili olan baskılı eğilim sonrasında 3510-3550 bölgesi aşılmadıkça düzeltme sürecinin ve dalgalı eğilimin devamını öngörmekteyiz. Haftalık bazda ise 3460- 3550 bölgesi aşılmadıkça yükselişlerin tepki olarak kalmasını ve kademeli olarak 3330-3300 ve 3240-3200 desteklerine yönelik düzeltme eğilimini ön planda tutmasını bekleriz. Kısa vadeli dalgalı eğilim riskine karşılık yılın başından bu yana güncelleyerek paylaştığımız, BİST’i destekleyen temel faktörlerde değişiklik bulunmuyor: i)negatif reel faiz ortamı, ii) enflasyon bazında BİST’in öne çıkan alternatif yatırım adresi olması, iii)şirket hisse geri alımları, iv)Rusya’nın küresel endekslerden çıkarılması nedeniyle sınırlı da olsa BİST adına oluşan potansiyel, v)gelişen piyasalara göre ıskontonun korunması, vi)söz konusu ıskontonun şirket karlılıklarıyla desteklenmesi, vii)BİST’teki olumlu performansın etkisiyle küresel endekslerde Türk hisselerinin ağırlığının artma potansiyeli taşıması… Bu paralelde olası dalgalı eğilim içinde 3200-3100 aralığına yönelik geri çekilmelerde (orta uzun vadede ABD$ bazında $225-270-320 seviyesine yönelik) alım fırsatlarına odaklanmaktayız. Aynı vade içinde 2900-2800 bölgesini ise temel faktörlerde bir değişim olmadığı takdirde aşırılaşma adresi olarak değerlendirmekteyiz”.
Tüm gün ekrana bakmanın, evde fazla vakit geçirmenin bizi nasıl etkilediğini belki tam olarak bilemiyoruz, fakat şunu biliyoruz ki miyop biyolojimizi zorlamamızın bir sonucu. Bu yüzden doktorlar ekran ile fazla haşır neşir olmamamızı, dışarıda daha fazla vakit geçirmemizi öğütlüyorlar. Piyasaları izlerken de belki ara ara bunu denemeliyiz. Fakat bunu lütfen çocuğunuzun üzerinde denemeyiniz; bir çocuğun elinden tabletini, telefonunu alıp “git dışarıda oyna” dediğiniz saniyede pişman olacaksınız. Deneyiminizi piyasa ile sınırlı tutmanız lehinize

 Garanti BBVA Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş
 https://www.garantibbvayatirim.com.tr/
 

                                  ***
                               Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. iş burada yer alan bilgilerin, doğruluğundan, yeterliliğinden veya tamlığından ve bu bilgiler ışığında yapılan ve yapılacak olan ileriye dönük yatırımların sonuçlarından hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.'nin yazılı izni olmadıkça içeriği kısmen ya da tamamen üçüncü kişilerce hiç bir şekil ve ortamda yayınlanamaz, iktisap edilemez, alıntı yapılamaz, kullanılamaz. İleti, gönderilen kişiye özel ve münhasırdır. İlave olarak, bu raporun gönderildiği ve yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda kullanıldığı ülkelerdeki yasal düzenlemelerden kaynaklı tüm talep ve dava haklarımız saklıdır.



Diğer Haberler
Almanya/Bundesbank: Alman ekonomisinin sonbahar ve kış mevsimlerinde önemli ölçüde daralması bekleniyor
Almanya Maliye Bakanı: (Doğalgaz fiyat tavanı konusunda) Hükümet bir an önce uzman komisyondan tavsiye almayı umuyor ve doğalgazı ekonomik hale getirmenin yollarını aramaya devam ediyor
ECB/de Guindos: ECB Konseyi tam nötr faiz seviyesini tartışmadı
ECB/De Guindos: ECB tarafından yapılacak faiz arttırımlarının kesin sayısı veriye bağlı olacak
ECB/De Guindos: Bankalardan ciddi ve ileri senaryo durumunda sermaye öngörülerini yeniden gözden geçirmelerini talep ettik
ECB/de Guindos: ECB bağlayıcı olmayan bir görüş tebliğ edebilir ancak İspanyol bankalarına vergi önerisi nihayetinde hükümete bağlı
ECB/de Guindos: İspanya'nın bankalarla ilgili vergi teklifi hakkında görüş bildirmek için henüz çok erken, hükümet hala ECB ile istişare etmedi
ECB/de Guindos: Büyümedeki yavaşlama enflasyonu hafifletmek için yeterli değil
ECB/de Guindos:Enflasyon beklentilerinin iyi çıpalanması gerekiyor
Çin Dışişleri Bakanlığı: Çin ve Rusya, Ukrayna'nın durumunu görüştü
15.09.2027 İTFA TARİHLİ İHALE ÖNCESİ KAMUYA 1.40 MİLYAR TL SATIŞ YAPILDI
15.09.2027 İTFA TARİHLİ İHALE ÖNCESİ PY'NA 10.00 MİLYAR TL ROT SATIŞ YAPILDI
15.09.2027 İTFA TARİHLİ İHALE ÖNCESİ PİYASA YAPICILARIN TOPLAM TEKLİF TUTARI 17.60 MİLYAR TL
Facebookta Paylaş