Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyayı çevreleyen değişimin beraberinde getirdiği sosyal, ekonomik, çevresel, jeopolitik, kültürel ve eğitim alanındaki sorunlar; Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından düzenlenen 28. Kalite Kongresi’nde mercek altına alındı. Bu yıl “Çözüm Özünde - Fix The Basics!” ana temasıyla gerçekleştirilen kongrenin açılış konuşmasını yapan KalDer Başkanı Görgün Özdemir, “Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmemiz, sorunların çözümüne ilişkin güçlü bir iradenin oluşturulmasına bağlı” diye konuştu.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç ise “Daha iyi, daha müreffeh, daha rekabetçi, daha istikrarlı, lider, daha mutlu, kısacası potansiyelini aşan bir Türkiye için hepimizin sorumlulukları var. Bu yolculukta, toplumun tüm kesimleri ve elbette bizler iş dünyası, odağına insanı koyan çözümlerin arayışında üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz. Zira demokrasinin özünde insan var. O zaman çözüm de insandır. Çözüm biziz. Hepimiz” diye konuştu.
Etkinliğin özel oturum konuğu ise “kriz kahini” olarak bilinen dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini oldu. Ekonomist Nouriel Roubini, Türkiye ekonomisi ile ilgili “Global hassasiyetleriniz fazla, ama insana yatırım yapıp mali politikaları sıkılaştırarak yatırım çekebilirsiniz” dedi.
Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek Türkiye’nin rekabet gücünü ve refah düzeyini yükseltmek adına çalışmalar yürüten Türkiye Kalite Derneği (KalDer), tarafından bu yıl 28. düzenlenen ve iki gün sürecek olan Kalite Kongresi, iş, bilim, akademi, medya ve sanat dünyasının önde gelen temsilcilerinin katılımıyla başladı. Bu yıl “Çözüm Özünde - Fix The Basics!” ana temasıyla Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen kongrede; dünyayı çevreleyen değişimin beraberinde getirdiği sorunlar ayrıntıları ile alındığı gibi, bu sorunların çözüm önerileri de tartışıldı.
“Küreselleşme ile sınırlar yıkılırken, diğer yandan yüksek taş duvarlar örülüyor”
Kongrenin açılışında konuşan KalDer Başkanı Görgün Özdemir, teknolojinin gelişmesiyle dünyanın hızlı bir değişimden geçtiğini, bu dönüşümün insanlığın pek çok sorunla karşı karşıya olduğu gerçeğini değiştirmediğini vurguladı. Özdemir, “Küresel ısınma, açlık ve yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik, göçler, kadının iş yaşamına katılımı, eğitime erişim ve fırsat eşitliği ve daha birçok sorun insanlıktan çözüm bekliyor. Dünyamız çok çarpıcı bir paradoksun içinde. Bir taraftan küreselleşme ve iletişim, sınırları yıkarken, diğer taraftan ülkelerin arasına yüksek taş duvarlar örüyoruz. Dünyada zenginlik artıyor ancak 2 milyar insan yoksulluk sınırında. 753 milyon kişi açlık sınırındayken, her 4 yetişkinden biri obezite sorunları ile uğraşıyor. Yılda 270 milyon çocuk eğitim alamıyor, 150 milyonu ise çalışmak zorunda kalıyor. Dünyamız bunun gibi pek çok sorunla karşı karşıya” dedi.
“Birleşmiş Milletler ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17. maddesi ‘amaçlar için ortaklıklar’ yapılması gerektiğini söyler” cümlelerini kullanan Özdemir, “Dünyada hiçbir şeyi tek başına yapmak mümkün değil. Fikirlerimizi, paydaşlarımızla işbirliği yaparak geliştirmeliyiz. Amacımız, büyük resme bir de bu açıdan bakarak, bireysel, kurumsal, ulusal ve küresel boyutlarda stratejiler geliştirebilmek. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmemiz, sorunların çözümüne ilişkin güçlü bir iradenin oluşturulmasına bağlı. Çünkü dengeleri öyle bir bozduk ki; yaşam tarzımızı, alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz sürece; bugünkü nesil olarak nasıl ki atalarımızın seçimleri ile baş başaysak, bizler de seçimlerimizle, gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakacağımızın kararını vermiş olacağız” dedi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Bahadır Kaleağası da açılışta bir konuşma gerçekleştirdi.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç: “Potansiyelini aşan bir Türkiye için sorumluluklarımız var”
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Y. Koç, KalDer 28. Kalite Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada kongre teması olan Çözüm Özünde’ye atıfta bulunurken, “Çözümler arıyoruz; zira bugün hayat kalitemizi etkileyen, yarın tehdit edebilecek, sorgulamamız gereken önemli sorunlarımız var. Sorunlarımız diyorum, çünkü dünya artık yalnız başına kalmak için fazla küçük. Başkalarının sandığımız meseleler gelip bizi etkiliyor” diyerek sözlerine başladı. İnsanlığın hiç alışık olmadığımız bir süratte önemli bir dönüşümün içerisinde olduğunu vurgulayan Ali Koç, en kıymetli varlığın bilgi olduğu dijital bir ekonomi inşa edildiğine dikkat çekti.
Küresel ölçekte demokrasinin geleceğini tehdit eden önemli sosyal sorunlar olduğuna da dikkat çeken Ali Y. Koç, “Demokrasi kurum ve kurallarıyla yerleşmeden, hukukun üstünlüğü esas alınmadan sürdürülebilir büyümenin ve refahın sağlanması da çok zor. Üstelik sağlıklı işleyen bir demokrasinin varlığı yakın gelecekte büyük yatırımlar açısından belki de en önemli karar unsuru haline gelecek. Düzenleme çerçevesinin rasyonel temeller üzerine bina edildiği, karar mekanizmaları şeffaf olan, hesap verebilirliğin ilke kabul edildiği, hak aramanın kurumsal sigortaları bulunan ülkeler uluslararası sermayenin yatırımlarında ön plana çıkıyor. Farklı bakış açılarının tolere ve hatta teşvik edildiği demokratik toplumların eğitim sistemleri de sorgulayan, itiraz edebilen ama uzlaşı da arayan, değişimle barışık, lider özellikli genç nesiller yetiştirebiliyorlar. Yarının bilinmezliklerine yol alırken, iddia ve vizyon sahibi tüm ülkeler ve şirketler böylesi gençlerin rehberliğine ihtiyaç duyacaktır. Yani iyi işleyen bir demokrasi, bir ülkenin insan sermayesi açısından da olmazsa olmazıdır” dedi. Ali Y. Koç şöyle devam etti: “Daha iyi, daha müreffeh, daha rekabetçi, daha istikrarlı, lider, daha mutlu, kısacası potansiyelini aşan bir Türkiye için hepimizin sorumlulukları var. Bu yolculukta, toplumun tüm kesimleri ve elbette bizler iş dünyası, odağına insanı koyan çözümlerin arayışında üzerimize düşenleri yerine getirmeliyiz. Zira demokrasinin özünde insan var. O zaman çözüm de insandır. Çözüm biziz. Hepimiz.”
Ekonomist Roubini, 28. Kalite Kongresi’nde çarpıcı açıklamalarda bulundu!
Daha sonra ise “Yaklaşmakta Olan…” başlıklı özel oturuma geçildi. Türkiye’yi geçen senelerde de ziyaret eden ve ülke ekonomisine yönelik açıklamalarıyla dikkat çeken, ünlü ekonomist Nouriel Roubini, konuşmasında önce global ekonomi, sonrasında da Türkiye ekonomisine ilişkin öngörülerde bulundu.
“Türkiye’nin son 20 yılına baktığımızda büyük bir ekonomik başarı görüyoruz” ifadelerini kullanan Roubini, şu açıklamaları yaptı: “Ekonomik büyüme, yabancı yatırımlar, ekonomideki çeşitlenme ve teknoloji konularında pek çok yol alındı. Yurtiçi talep ve ihracatın büyüdüğü bir dönem yaşandı. Stratejik lokasyonu sayesinde dünyanın her yeriyle iş yapabilen bir ülkesiniz. Doğu ile batının tam ortasında yer alan ülkeniz lojistik açıdan önemli merkez. Çalışan genç bir kesim var. Bu gelişmelerle kişi başına düşen gelir arttı. Türkiye mali politikalarla güçlendi. 2015 yılından bu yana reformlarda yavaşlama oldu, makroekonomik hassasiyetler ortaya çıktı. Büyük bir cari açık sorunu var, kamuda açıklar var. Kredi politikası nedeniyle enflasyonda artış yaşandı.”
“İnsana yatırım yapmanız gerekiyor”
“2018’in ikinci döneminden itibaren bir resesyondan bahsedebiliriz Türkiye için. Ancak bu yıl iyileşmeler yaşanmaya başladı” diyen Roubini, “Turizmin katkısıyla cari açık azaldı. Öte yandan bu durum yapısal değil, döngüsel. Evet, ekonomi iyileşmeye başlıyor ama bu iyileşme kırılgan ve suni. Parasal politikaların biraz daha sıkı olması gerekiyor çünkü içerde ve dışardaki gelişmeler hassasiyetleri artırıyor. İç talep hala biraz zayıf. Nüfusunuz genç, her yıl milyonlarca ye yaratmanız gerek. İnovasyon ve teknolojiye yatırım yapın, maliyetleri düşürün ki yeni yatırımlar ortaya çıksın. Ve bu arada insan sermayesi çok önemli, insana yatırım yapmanız gerekiyor. Ve demokratik yapılanma ile kuvvetler ayrılığı bir ülke için çok önemli. Bu konularda iyi olursanız bu ortam doğrudan yatırımların gelmesini de hızlandıracaktır” ifadelerini kullandı. Roubini, Türkiye’ye ilişkin sözlerini “Genel olarak, rekabet gücüne sahip, dikkat çekici özel sektör ve girişimcileri, işleriyle bu ülkenin geleceğine, ekonomi politikaları doğru yolda ilerlediği taktirde iyimser bakıyorum” diyerek bitirdi.
Global ekonomiye ilişkin öngörülerini de paylaşan Roubini, “Global ekonomide yüzde 90 oranında yavaşlama görüyoruz” diyerek, dünyada ekonomik büyümenin önündeki riskleri, “Deglobalizasyon”, “Brexit” ve “Jeopolitik Riskler” olarak üç başlıkta anlattı. Roubini, şu açıklamaları yaptı: “İki yıl öncesine kadar global ekonomi genişliyordu, global büyüme yüzde 3.8 oranındaydı. Geçtiğimiz yıl yüzde 3.4 oldu. IMF bu yıl yüzde 3 küresel büyüme öngörüyor. Bu, 2009’dan beri duyduğumuz en düşük oran. Ekonomide en büyük risk korumacılık. Ticari kısıtlamalar olumsuz etkiler yaratıyor. Şu andaki belirsizlikler nedeniyle kurumların sermaye harcamaları da beklemede. Türkiye’de iç talep oldukça yumuşak ve artan işsizlik finansal tabloyu sıkıştırıyor. Global ekonomideki risklere baktığımızda en büyük risk ticari bariyerler ve korumacılık. Hizmetler, sermaye ve teknoloji bunlardan olumsuz etkiliyor. ABD ve Çin arasında soğuk savaş var ve teknoloji yüzünden kısıtlama olursa bütün dünyada sıkıntı yaşanacak.”
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı
“Şu anda bir teknoloji ve ticaret savaşı var ABD ve Çin arasında. Tabii ki sıcak savaş beklemiyoruz” diyen Roubini, “Ama ABD’ye gelen dış yatırımlarda bazı düşüşler olduğunu gözlemliyoruz. Öte yandan ABD Çinli öğrencilerin gelip araştırma yapmasını kısıtlıyor. Son 40 yıldır dünya globalizasyon süreci yaşıyordu, şimdi bir deglobalizasyon sürecindeyiz. Global ekonominin parçalanması riskinden bahsedebiliriz” ifadelerini kullandı. Teknoloji konusunda ABD ile Çin arasında yaşanan sorunları da Roubini, “5G teknolojileri bugün elimizdeki cep telefonlarını yönetiyor. Ama gelecekte nesnelerin interneti dönemini yaşadığımız zaman 5G ağlarına bağlı çok geniş kapsamlı bir ticaret savaşı gündeme gelebilir. Çin, ‘Ya benim 5G’mi kullanırsınız ya da onlarınkini’ diyebilir” dedi.
“Neyse ki riskler geçen yıla göre daha zayıf”
Dünyayı tehdit eden risklere değindikten sonra, bu kez daha pozitif bir yorumda bulunan Roubini, “Bütün bu riskler global ekonomide daha küçük bir büyümeye neden olacak. Ancak şunu da söylemeliyim, bu saydığım üç risk, geçtiğimiz yıla göre zayıfladı. Risklerin zayıflamasıyla birlikte ülke merkez bankaları faiz oranlarını düşürmeye başladı, daha gevşek parasal politikalar kabul edildi. Gelişmiş ülkelerdeki faiz düşüşleri gelişmekte olan ülkelere olumlu yansıdı. ABD ve Avrupa’daki borsalarda yükselişler görüyoruz ki bu da yeni gelişen piyasalara para akışı sağlayan bir gelişme” diye konuştu.
Gelecekte neler olacak?
Önümüzdeki dönemle ilgili öngörülerde de bulunan Roubini, şu açıklamaları yaptı: “Önümüzdeki yıl ‘daha büyük bir ekonomik büyüme olacak’ yorumları yapılıyor ama ben şüpheliyim. Belki önümüzdeki yıl biraz daha iyi olur ama yine de ekonomik durum iyileşmeyecek. Fiili ekonomik verilere baktığımız zaman yumuşak seyrediyor. Çin ekonomisi yavaşlayacak. Avrupa ekonomisi durağan. Avrupa’daki sorunlar da Brexit ile sınırlı değil, mali ve siyasi birlikte söz edemiyoruz o bölgede. Risk paylaşım iştahı da sınırlı. Avrupa’da otomotiv sektörü zayıf halka. İhracat azalabilir. Ortadoğu önemli bir jeopolitik istikrarsızlık kaynağı. Şok gerçekleşirse petrol tedariğinde global sıkıntılar yaşanabilir. Serbest ticaret, küreselleşme ve göç konularında popülist politikalar var. Tüm dünyada ekonomik büyümenin yavaşlaması, reel ücretlerin artmaması ve artan eşitsizlikler nedeniyle gençler ekonomik fırsatların olmadığını düşünüyor. Önümüzdeki yıl bir başka belirsizlik de ABD ile ilgili olacak. Çünkü Donald Trump’ın korumacı politikaları devam ediyor.”
“Resesyon beklentimiz yok”
Önümüzdeki yıl küresel ekonomide bir resesyon beklentisi olmadığını ancak düşük ekonomik büyüme ve işsizlikteki artışın, en önemli kırılganlıklar olduğunu söyleyen Roubini, orta vadedeki global görünüme ilişkin de şu öngörülerde bulundu; “Önce pozitif trendlerden bahsetmek isterim. Saydığım tüm olumsuzluklara rağmen 2009’dan beri bir büyüme döneminde dünya. Teknoloji konusunda orta vadede iyimser olmamızı gerektirecek şeyler de var, birincisi teknolojik gelişmeler verimliliği artıracak. Alternatif ve temiz enerji kaynakları gelecek, biyomedikal devrim ile insan ömrü uzayacak. İmalat sanayinde de robotların kullanımı, otomasyon, üç boyutlu yazıcılar ve özel üretimlerle de olumlu gelişmeler olacak. Fintek sektörü ödeme sistemlerini değiştirecek, elektrikli araçlar sektörü değiştirecek, bu sayede birçok emtiada fiyat düşüşleri yaşanacak. Diğer bir olumlu beklentimiz de şu, yeni gelişen piyasalar ve ekonomilerde ortalama büyüme yüzde 4 olacak. Orta sınıf büyüyecek, kentleşme artacak. Yoksullukta da geniş ölçekte baktığımızda bir azalma, ortalama insan hayatında iyileşmeler var. Hindistan ve Çin sayesinde milyonlarca insan global iş tedariğine katıldı.”
Orta vadede zorluklar neler?
Roubini, pozitif trendlerden sonra bu kez orta vadede tüm dünyayı bekleyen zorlukları sıralayarak, “Nüfus yaşlanıyor. Demografik yaşlanma ile birlikte potansiyel büyüme zayıflıyor. Teknolojik inovasyonlarda kaybedenler ve kazananlar var. Bu gelişmelerin gerisinde kalanlar var. Herkes için teknoloji yoksa küresel düzeyde teknolojiye karşı hareketler de devam edecektir. Küresel iklim değişiklikleri ve jeopolitik gerilimlerde de artış var” dedi.