Mint/Altıoğlu: Birçok gayrimenkul şirketinin yaşamasına bankalar izin veriyor

Mint Yönetim Kurulu Başkanı Sefer Altıoğlu, inşaatın şu anda en sorunlu sektör olduğunu iddia etti. Sektörde şirketlerin önemli bölümünü bugün bankaların ayakta tuttuğunu söyleyen Altıoğlu, “İnşaat şirketlerinde özkaynak azdır, banka borcu çok fazladır” dedi. Kentsel dönüşüm; İstanbul’un pek bilinmeyen kıymetini geri verecek, ekonomide yeni bir büyüme dalgası yaratacak büyük bir fırsat ancak tam kapasiteyle hayata geçirilemiyor. Kentsel dönüşümün belediyelere bırakılmayıp Anayasal bir düzenleme ile yapılandırılması gerektiğini söyleyen Mint Yönetim Kurulu Başkanı Sefer Altıoğlu, doğru projeler yapılmadığı için talep sorunu yaşandığını, sektörden birçok şirketin bankalar kredilerini uzattığı için ayakta kalabildiğini anlattı.


XKentsel dönüşüm Türkiye ve İstanbul için büyük bir fırsat. Alan bazlı dönüşümün işin doğrusu olduğunu tüm taraflar biliyor ama yapamıyoruz. Neden? Biraz insanın doğasıyla ilgili her halde; yeterince empati yapamamak. Herkes bencil. Bu Türklere özgü bir yapı değil. Fransızlar çok gelişmiş de kamusal alanlarda kurallara dikkat etmiyorlar. 160 euro ceza var yanlış park ederseniz. 160 euro cezayı biz Türkiye’de yanlış parka yazalım, Fransızlardan daha düzenli oluruz. İnsan sosyal bir varlık. Kendi menfaatini korumaya istekli. Bunu ancak yasal düzenle sağlamak gerekiyor.

Kamu, dönüşümde rantı yüksek oranda vergilendirmeli

XYani dönüşümde bu mu sağlanamadı? Şehirlerde bu işin muhatabı belediyeler. Belediyeler vatandaşın isteklerini çok önemsiyor. Her gün seçmenle yüzyüze olan iradenin yaşadığı zorlukları burada anlamak lazım. Bu iş daha yukarıdan sert kurallarla belirlenmeliydi.

Bankacı kökenliyim, bankada kredi verenle alanı yüzyüze getirmezsiniz. Keşke imar planlama gibi bir üst kurul olsaydı, Anayasal düzenleme ile kuvvetli bir çerçeve belirlenseydi, büyük şehirler bazında oluşturulan kurullarda bu iş yönetilse, belediyelere sadece işi yapmak kalsaydı. İstanbul’u koruyup dönüşümü düzgün yapsaydık, tek başına 50 milyon turist çekebilecek bir üllke. İstanbul’a baktığımda hep “Sahip olduğun şeyin kıymetini bilmemenin en uç örneği bu şehir” diye düşünüyorum.

XPeki kaybettik mi şansı? Var olan kilitlenmeyi açacak adımlar ne olabilir sizce? Önemli ölçüde duruyor bu şans. Alan dönüşümü olmalı. Bunun çok büyük avantajları var. Ben karar verici olsam işgalci mülk sahiplerimiz ile ilgili daha çözüme yönelik adımlar atarım. Dönüşüm sırasında gecekondu olarak saygın ekspertiz firmalarınca tespit edilmiş değerin ortaya konulması lazım. Ne kadar; 150 bin TL. Siz bunu dönüştürüyor, 1 milyon liralık bir bina yapıyorsunuz. Bu kamunun mu olmalı, işgalcinin mi olmalı? Bir de burada işgalcinin çok yüksek talepleri oluyor. 0’dan 1 milyon TL’ye çıkışın vergisi ödendi mi? O da yok. Kamu kentsel dönüşümde rantı yüksek oranda vergilendirmeli. Elde ettiği gelirle o

bölgede okullar, parklar, spor tesisleri yapmalı. Müteahhitin eli taşın altında, zamanında gelip yer tutan onun burnundan getiriyor. Sağlam bir vergilendirme ile bir kaynak havuzu oluştuurulmalı. Düzgün ortak alanların oluşması ancak bu şekilde mümkün olabilir.

XSektör ne durumda şu anda? İnşaatta çok kâr olduğunu düşünenin ya çok tecrübesi yok ya da hesap bilmiyor. İnşaatın kârlı olabilmesinin imkanı yok. İsteyenin girebildiği, giriş çıkışın serbest olduğu bir sektör nasıl kârlı olabilir ki. İnşaat iflaslara en açık sektördür şu anda. Genelde zarar oldu

ğu da tartışmasız.

XÇok iflas duymadık. Bir felaket senaryosu konuşuluyor iflaslarla ilgili olarak ama... Size şöyle söyleyeyim, inşaat şirketlerinin bilançolarına baktığınızda iki çarpıcı şey görürsünüz bir bankacı olarak. Özkaynak azdır, banka borcu çok fazladır. O inşaat şirketlerinin yaşayıp yaşamayacağına bankalar karar verecek. Kredinin bir vadesi var, o vadede ödemiyorsunuz, banka size peki uzatalım vadeyi diyor...

XÇok mudur bu durum? Çoktur.

110 metrekare net konuta kaç kişinin ihtiyacı var?


XPeki fark yaratmak nasıl mümkün oluyor? Piyasanın ihtiyaçlarına göre üretim yapmak çok önemli. Sektör piyasanın isteklerinin ötesinde konut üretiyor. Şu an Türkiye’de üretilen konutun metrekaresi net 110 metrekare. Tüketicinin ihtiyacı 50 metrekare net, siz ona 110 metrekare üretiyorsunuz. Alıcının öyle bir isteği de parası da yok. Biz Mint olarak İstanbul’un merkezinde şehirli ailelere odaklandık ve talepte sıkıntı yaşamıyoruz.