Merkez bankaları dünya çapında dolardan altına geçişi hızlandırıyor
Küresel ölçekte merkez bankaları döviz rezervlerinde tuttukları altın miktarını artırıyorlar. 2021 yılında merkez bankalarında tutulan altın rezervi son 31 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Dünya Altın Konseyi’ne göre geçtiğimiz on yıl içinde merkez bankalarının elinde tuttukları altın rezervi 4500 ton seviyesindeydi. Bu yıl Eylül ayı itibariyle aynı merkez bankalarının elinde tuttukları altın rezervi 36000 ton seviyesine ulaşmış durumda. Bu miktar 1990 yılından bu yana en yüksek seviyesinde.
Uygulanan büyük ölçekli parasal gevşeme politikalarının sonucunda ABD para birimi arzını devam ettirmişken bunun doğal sonucu olarak doların değeri altın karşısında son on yıl içerisinde keskin bir şekilde düştü.
Altın hiçbir ülkenin ekonomisiyle doğrudan bağlantılı değildir ve finansal piyasalarda küresel çalkantı olduğu dönemlerde bununla başa çıkabilir. Altının gelişmekte olan ülkeler tarafından satın alınmaya devam edildiği görülüyor. 2021 yılının ilk dokuz ayında Tayland’ın 90, Hindistan’ın 70 ve Brezilya’nın ise 60 ton altını rezervlerine eklediği biliniyor.
Ülkelerin ellerinde bulunan döviz rezervlerinde bulunan altın yüzdesine bakacak olursak, Çin %3, Tayland %6, Katar %8, Polonya %8, Macaristan %12, Moğolistan %17, Kırgızistan %18, Rusya %21, Türkiye %22 ve Kazakistan %62,4. ABD hükümet bonolarının veya diğer dolar cinsinden varlıkların aksine altının faizi yoktur. Buna karşın Macaristan Merkez Bankası’nın geçtiğimiz baharda altın rezervlerini üç katına, toplam 90 tona çıkardığını görüyoruz, çünkü bu değerli metal kredi ve karşı taraf risklerinden arındırılmış bir varlıktır.
Geçmişte Rusya ve bazı diğer ülkelerin merkez bankaları için büyük çapta altın alımlarında kısıtlamalar vardı. Bu ülkelerin ABD dolarına bağımlı olmaktan kurtulmaları istenmiyordu. Gelişmekte olan ekonomilerin ve ekonomik ölçeği kısıtlı olan Doğu Avrupa ülkelerinin büyük altın alıcılarına dönüştüğü gözlemleniyor. Son dönemde para biriminde ciddi ve inatçı bir değer kaybı yaşamaya başlayan Kazakistan’ın döviz rezervlerindeki altın payını keskin bir şekilde yukarı yönde artırdığı görülüyor.
Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından tek süper güç olarak ayakta kalan ABD 1990’larda canlı bir ekonomiye sahipken dolar cinsi varlıklardan elde edilen karlar birçok ülke için çekici gelmekteydi. Artık bu durum değişiyor. Bu kırılma 2008 küresel finans krizinde başladı. Dolar cinsi varlıklardan ve fonlardan ağırlıklı olarak çıkışların bu yıl başladığı söylenebilir. Bu krizin ardından, geniş ölçekli parasal rahatlama politikaları sonucunda uzun dönemli ABD faiz oranlarında düşüşlerin başladığı biliniyor. Bu ABD dolarının avantajını azaltmaya başlayan bir unsur oldu. Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları varlıklarını altınla korumaya başladılar. 1971 yılında ABD Başkanı Richard Nixon’un doların altına çevrilebildiği sistemden çıkması sonucunda ABD dolarının değeri altına kıyasla önceki konumuna göre 50’de birine düştü. ABD dolar arzı son 50 yıl içerisinde 30 kattan fazla artmış oldu.
Federal Rezerv kolay para politikalarını sonlandıracağına dair işaretler veriyor ve 2022 yılında faiz artırımlarının yapılacağı biliniyor. Buna rağmen gelişmekte olan ülkeler merkez bankalarında dolar yerine daha fazla altın rezervi tutmaya başladılar
www.yatirimim.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.