Küresel Parasal Sıkılaşma Furyası ve Resesyon Dinamikleri
Enflasyonda Artış Etkisi Katmanlanıyor
• Petrol ve lira dinamikleri, enflasyon etkisi
• Döviz talebine yönelik önlemler
• Liraizasyon ve enflasyon perspektifi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, üç aylık Enflasyon Raporu'nda 2022 yıl sonu tahminini yükseltti. Nisan ayında yapılan %42,8 ön tahmin, fiili fiyat artışları, zayıf lira ve durağan beklentiler dikkate alındığında artık çok düşüktü ve %60,4'e revize edildi. Enflasyon Temmuz’da ise %79,6 ile 24 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Merkez Bankası tarafından yapılan Piyasa Katılımcıları Anketi'nde yılsonu enflasyon beklentisi %69,9 düzeyindedir. Merkez bankasının faiz oranlarını yükseltmeye direnci lirayı zayıflattı ve enflasyon beklentilerini kötüleştirdi. Son dönemde döviz kuru ve enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir etki gözlemliyoruz.
Bilindiği üzere enflasyonla mücadelede faiz oranlarının kullanılması yerine ticari kredilerin büyümesinin sınırlandırılması gibi makroihtiyati tedbirlere ve yerel para birimi kullanımının yaygınlaştırılmasına ve sermayenin uzun vadeli yatırımlara yönlendirilmesine yönelik politikalara geçilmiştir. Sonuçlar, liranın dolar karşısında değerinin dörtte birinden fazlasını kaybettiği ve liranın bu yıl gelişen piyasalarda en büyük kaybı yaşadığı döviz piyasası üzerindeki etkisini gösteriyor. Merkez bankasının mevcut politika uygulamasındaki ve ikincil araç kullanımındaki gevşek durumuna bakıldığında, gerek döviz talebi gerekse kredi kullanımındaki durumun Türkiye'de enflasyonun kontrol altına alınmasında ve yumuşatılmasında pek yardımcı olmadığı görülmektedir.
Genel olarak trendin enflasyonu artırmaya devam etme yönünde olacağını düşünüyoruz. Döviz kurundaki ve enerji fiyatlarındaki artış bu bağlamda en sorunlu unsurlar olacaktır. Enflasyonun Ağustos-Eylül döneminde yükselmeye devam etmesini ve son çeyreğe kadar mevcut patikanın altına düşmemesini bekliyoruz. Enflasyonun sonbaharda %80'in üzerine çıkacağını göreceğiz, döviz ve petrol çıkışı durdurulamazsa mevcut tahmin seviyelerinin üzerine çıkabilir. Bu tahmin belirsizliğine neden olan temel faktör, Merkez bankası politikasından herhangi bir U dönüşü sinyalinin gelmemesi ve enflasyona tepkiselliğin olmamasıdır.
Türkiye USD bazlı getiri eğrisi, geçen yıl ile karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg
TCMB tarafından yayınlanan en güncel Mayıs 2022 kısa vadeli borç istatistiklerine baktığımızda Türkiye'nin kamu + özel sektör olarak 182,3 milyar USD kısa vadeli dış borcu bulunuyor. Bu rakamlar, vadesi bir yıl veya daha kısa olan dış borçları göstermektedir. Bunun borçlu bazında dağılımına bakıldığında ise 118,3 milyar ABD doları özel sektörde yer almaktadır. Bankaların 54,3 milyar ABD doları, reel sektörün ise 61,1 milyar ABD doları kısa vadeli dış borcu var. Bu borçlar Mayıs 2023'e kadar ödenecek. Aslında kısa vade için en sıkıntılı konu, çevrilecek borçlar için kurların ne olacağı belli değil. Ayrıca, Türkiye'de kamu ve özel sektör yeni borç alırken güncel risk maliyetlerine katlanmak zorundadır.
Geçen yıl 300-400'de olan Türkiye'nin CDS'si şu anda 700-800'de. Yani iki kat risk maliyeti var. Geçen yıl bu dönemde %5,09 olan 5 yıllık Eurobond faiz oranımız bugün %9,36'da. Kısaca bu fark orantılı olarak artmaktadır. Örneğin 1 yıllık vadede USD bazlı Eurobond faizinde 08.21-08.22 dönemleri arasında %1.75'ten %5.33'e değişim var. CDS'deki bu durum, örneğin Eylül-Ekim aylarında sendikasyonda ve dış piyasadan sağlanan finansmanda gerçek etkisini göstermektedir. Borç itfalarında, sendikasyon ve dış borç yenilemelerinde, CDS ve faizlerde döviz kurundaki değişiklikler borç çevirme maliyetini artıracaktır. Borç çevirme finansman açığı, kurumsal döviz talebini de etkiliyor.
Rezervlerde son verilerde bir hareketlenme görsek de, bunun kompozisyonu düzeltici etkisi olduğunu düşünmüyoruz. Bu arada Türkiye ve Rusya, iki ülke liderlerinin hafta sonu Soçi'de görüşmesi sonrasında ekonomik ilişkileri derinleştirme konusunda anlaştılar. Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander Novak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türk mevkidaşı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın doğal gaz teslimatları için ruble cinsinden kısmi ödemeye başlama konusunda anlaştıklarını söyledi. Taraflar, Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Sn. Şahap Kavcıoğlu’nun da görüştüğünü belirtti. Bu görüşmeler de olası bir ruble / TL swap anlaşması olabileceği şeklinde yorumlanıyor. Rusya’dan geldiği veya geleceği söylenen döviz girişi uzun vadeli ve kalıcı bir etki yaratacak derecede değil, bu daha çok gelecekteki nükleer santralin yapımıyla alakalı bir finansman girişi olarak görülüyor ve etkisi cüzzi derecede olacaktır.
Enerjide Strateji Savaşları ve Jeopolitik Riskler
• Enerji krizi ve alternatif arayışları
• Gelişen piyasalarda yatırım riski
• Çin, yarı iletken piyasası ve ABD
Avrupa, tüm dünyada Rus sıvılaştırılmış doğal gazının (LNG) yerini alacak bir alternatif arıyor ve bunun sonucunda üçüncü dünya ülkelerinden mavi yakıt alıyor. Avrupalılar LNG pazarlarında da rekabet yaratıyor ve üçüncü dünya ülkelerinde gazla ilgili sorunları kışkırtıyor. Gelişmekte olan ülkelerdeki enerji şirketlerinin artık dünya fiyatlarından gaz satın alamadığı belirtiliyor. Shell petrol ve gaz şirketinin Başkan Yardımcısı Steve Hill, Asya'daki gazla ilgili durumu kritik olarak nitelendirdi. Avrupa'nın dünyanın geri kalanından gaz pompaladığını ve gelişmekte olan ülkelerde bir enerji krizi yarattığını söyledi. Örneğin Bangladeş, Avrupa Birliği'ni LNG üreticilerini parayla kendi tarafına çekmek ve gelişmekte olan ülkelerdeki milyonlarca insanı doğal gazdan yoksun bırakmakla suçladı.
Bu hafta, bir ayrışma dönüm noktasında, ABD başkanı Temmuz ayı sonlarında Kongre tarafından kabul edilen Çipler ve Bilim Yasasını imzalayacak. Bu, ABD'de gelişmiş yarı iletken üretimi yapan şirketlere 50 milyar dolardan fazla federal hibeyi sağlarken, bu fonun alıcılarının on yıl boyunca Çin merkezli fabrikaları yükseltmemesini gerektiriyor. Pekin'in ileri teknoloji şirketlerini Çin'de belirli ürünler tasarlamaya zorlama çabalarıyla yakında yüzleşebilecek olan Japonya, aynı zamanda daha güçlü bir ayrışma baskısı hissedebilir.
Yatırımcılar ülkenin sıfır Kovid politikasına sıkı sıkıya bağlı kalmasından ve Pekin ile ABD'deki düzenleyiciler arasındaki münakaşadan endişe duyduğundan, Çin'in hisse senedi endeksleri bu yıl darbe aldı. Ülkenin benchmark endeksi CSI 300 bugüne kadar %15'ten fazla düşerken, Hong Kong'un Hang Seng endeksi %13 düştü. Çin'in kurumsal tahvil piyasası da emlak sektöründeki bir temerrüt dalgasıyla sarsılırken, onlarca yıldır servetin itici gücü olan ev fiyatları, politika yapıcıların geçen yıl geliştiricilerin borç seviyelerini ve ipotek kredilerini kısıtlamaya çalışmasının ardından 10 ay boyunca düştü.
Bu arada, yükselen enflasyon gibi küresel eğilimler ve Ukrayna'daki savaşın ardından Çin gibi ülkeler üzerindeki batı yaptırımlarının potansiyel etkisine dair yenilenen endişeler, yatırımcıları alternatif güvenli liman varlıkları olarak yeşil taş ve diğer lüks mücevherlere itiyor.
Küresel enerji fiyatları gelişimi… Petrol ve doğalgaz fiyatları karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg
Gelişmiş Ekonomilerin Mevcut Durumu
• Resesyon potansiyeli ve kriterleri
• Ekonomik tanımların yapısal ayrıntıları
• Gelecek faiz patikası
ABD ekonomisinin bugünlerde kötü bir dönem geçirdiği biliniyor. Bu nedenle ABD'de resesyon olasılığı üzerinde ciddi olarak düşünülen hararetli bir konu. CNBC'ye göre, ABD ekonomisi en büyük durgunluk sorunuyla uğraşmak üzere.
ABD ekonomisinin mevcut durumu, diğer vakalarla karşılaştırılmadan tek tek incelenmesi gereken çok özgün bir durumdur. Durumu benzersiz kılan şey, bir durgunluk olasılığı olsa da, ekonominin bazı temel durgunluk faktörlerini taşımamasıdır. Örneğin, yeterli istihdam yaratan ve buna rağmen durgunluk potansiyeli taşıyan bir durum yok. ABD'nin Temmuz ayı istihdam verilerine göre ABD ekonomisi, %3,5 işsizlik oranı %3,5 ile ayda 528K iş üretiyor. Dolayısıyla bu, resesyondaki veya resesyon potansiyeli olan bir ekonomi için çok büyük bir sayı ve olumlu bir yüzdedir. Ancak bu alışılmadık bir faktör olsa da, durgunluk potansiyeli olmadığı anlamına gelmiyor. CNBC'ye göre, işgücü piyasasının esnekliği ironik bir şekilde bir tehlike taşıyor.
Bilindiği gibi Fed, enflasyonla mücadele etmek ve böylece olası resesyonu engellemek için son dönemde açıkladığı faiz oranlarını sıkılaştırma gibi politikalarında bazı değişiklikler yapıyor. CNBC'ye göre, bu oran sıkılaştırma kısa vadede enflasyona müdahale edebilse de 2023 için resesyon potansiyelini güçlendiriyor. Öte yandan Avrupa ekonomisi de en iyi dönemini geçirmiyor. Bilindiği üzere ECB de enflasyonla mücadele için bazı önlemler alarak ABD ekonomisine benzer şekilde faiz oranlarını artırdı. Ancak asıl fark, Euro Bölgesi'nin 11 yıl aradan sonra ilk kez faiz artışı yaşaması. Böylece ekonomistler ve yatırımcılar tarafından dikkatle gözlemlenen ABD doları ve Euro paritesi hiç olmadığı kadar yakınlaştı.
Dolayısıyla, her iki ekonominin de enflasyon kaynaklı tehditlerle karşı karşıya olduğu ve benzer yaklaşımlarla baş etmeye çalıştığı rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca, dünya ekonomisinin gerilemesi, iyi gelişmiş ekonomilerin durumundan açıkça görülebilir.
https://terayatirim.com/arastirma/aylik-makro-bakis/080820221326
Enver Erkan
Araştırma - Başekonomist
Tera Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.terayatirim.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.