Merkez Bankası açıklamaları ile IMF istatistikleri uyuşmuyor: 2022 yılında Türkiye ekonomisinin küresel ekonomi içerisindeki payını ikiye katlamış olduğuna ilişkin belirlemeler eğer dil sürçmesi değilse IMF ve Dünya Bankası’nın ülke sıralamalarında Türkiye ekonomisinin yerinin birkaç basamak daha aşağılara düşmesi yönündeki tespitler yanlış demektir.
Liralaşma stratejisinin hedefleri gerçekleşmemiş, teknik olarak gerçekleşmesi de zaten mümkün değildir: Liralaşma stratejisiyle orta vadede üretim ve ihracatı desteklemek suretiyle cari işlemler dengesini güçlendirmeyi hedeflenmiş olunmasına rağmen, cari açığın daha da artması ve bu hedefin gerçekleşememiş olması açıklanmaya muhtaçtır. Zira, iddia edildiği gibi liralaşma stratejisi, artan ithalat nedeniyle üretim ve ihracat artışlarıyla cari işlemler dengesini iyileştirememiştir.
Net rezervlerde uzun süredir devam eden içe çöküşün nasıl giderileceği hakkında bir planlama hala kurgulanamamıştır: 2022 yılında, uluslararası rezervleri güçlendirmeye yönelik olarak etkin bir rezerv yönetimi uygulandığı iddialarına rağmen net rezervlerin hala negatif seviyelerde olması ciddi bir söylem çelişkisidir.
İç ve dış makro dengelerle çelişmesine rağmen, faizleri düşürme popülizminde ısrar edilmesi, 2021 de başlayıp hala devam eden ekonomik krizin ana nedenidir. Düşürülen faizlerin tersine, enflasyon %10’lardan %70-80’lere kadar tırmandı, geniş kesimlerin düşen satın alma gücü paralelinde yoksulluk ve toplumsal stres arttı.
Türk Lirasından kaçışa neden olan bir faiz politikası, para politikasının temel dayanağı olursa, dövize yönelik talep canlılığını hep koruyacaktır. Politika faizinin bugünkü %8.5’luk düzeyi döviz kurları üzerinde de baskının artmasının en önemli nedenidir. Cari açığı fonlama zorluğunun giderek artmakta olması da kur üzerinde baskı yaratmaktadır.
Seçim sonrasında; gelir dağılımının ve servet stokunun yeniden ve adilce dağılması, devlet mekanizmasının yeniden yapılanması, hukuk ve eğitimin sisteminin yeniden kurgulanması, yabancı sermaye girişlerinin cesaretlendirilerek ulusal döviz kazanma kabiliyetinin tekrar canlandırılması için ciddi yapısal dönüşümler gerekecektir. Yapısal reformların başlatılması ve yönetimde yaklaşım ve paradigma değişimi, döviz kurları üzerindeki yukarı yönlü baskıyı azaltacaktır.
İthalata bağımlılığı azaltacak şekilde ara malı ve hammadde üretimi süreçleri bizzat kamu eliyle hızlandırılmalı ve bu alanda özel sektöre teşvikler sağlanmalıdır.
Orhan Ökmen
Başkan
Sesmir Kurumsal ve Finansal Danışmanlık A.Ş
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.