Kritik ürünlerde stok artıranların oranı %60’ı geçti

COVID-19 pandemisinin tedarik zincirlerinde yarattığı büyük şok ve halen devam etmekte olan tedarik darboğazları, dünya genelinde üreticilerin temel stratejilerini değiştirmesiyle sonuçlandı. Üretim için ihtiyaç duyulan minimum stokla faaliyet gösterilen “just in time” modelleri pandemi nedeniyle birçok setktörde tarihe karışıyor. Elektronikten otomotive gıdadan ham maddeye birçok alanda tedarik sorunu yaşayan üreticiler tedarik zincirlerini şoka karşı korumak amacıyla “ne olur ne olmaz” anlamına da gelen “just in case” modeline geçmeye başladı. Bu yeni modelde büyük tedarikçileriyle uzun vadeli alım anlaşmaları yaparak stok artışlarıyla üretim hatlarını sağlama almak veya operasyonları tek bir ülke ve tesise bağlamak yerine riski dağıtmak için aynı ürünü birkaç ülkede üretmek gibi köklü değişimler yer alıyor.

Kritik ürünlerde stok artıranların oranı yüzde 60’ı geçti
McKinsey tarafından Mayıs 2020 ve Kasım 2021 tarihinde yapılan ve şirketlerin tedarik zinciri yöneticilerine tedarik darboğazlarını nasıl çözmeye çalıştıklarının sorulduğu anketler değişimi daha iyi gösteriyor. Mayıs 2020’de yöneticilerin yüzde 47’si kritik ürünlerde stok artırmayı planlarken, Kasım 2021’de bu yöntemi uygulayanların yüzde 61’e ulaştı. Tüm tedarik zinciri için stok artırmayı planlayanların oranı ise yüzde 27’den yüzde 42’ye çıktı.

2020 ve 2021 yılları boyunca farklı nedenlerle aksama yaşayan üreticiler ise kısa vadede sonlanması beklemeyen darboğaz sorununda çareyi operasyon modellerini kökten değiştirmekte arıyor. Financial Times’da yer alan analize göre tek tedarikçiden çoklu tedarikçiye dönüş, birçok sektörde öne çıkan bir değişim. Ayrıca darboğaz yaşanan sektörlerde bazı tedarikçilerle garantili anlaşmalar yapmak da çok sık uygulanmaya başlayan bir pandemi stratejisi. Daha konsolide siparişler vermek ve yüksek vergili ekonomilerdeki fiziksel varlığını minimize etmek de bazı üreticilerin tercih ettiği modeller arasında.

Ucuz tedarikçi stratejisi çalışmıyor, risk odaklı değil
KPMG’nin ABD tedarik zincirleri direktörü Brian Higgins “Temeli 20 yıl önce atılan ve evrensel gerçek gibi görünen ucuz tedarikçilere yoğunlaşma gibi işletme modellerinin bugün artık bozulduğunu görüyoruz. Çünkü bu modeller risklere değil maliyetlere odaklanıyordu” değerlendirmesini yapıyor.

ABD’li taşımacılık şirketi UPS’in CEO’su Carol Tomé ise ‘just in time’ üretim modelinin artık çalışmadığını şöyle açıklıyor: “Şirketler işletme sermayesini optimize etmeye bayılır. O yüzden de pandemi öncesinde birçok şirket just in time stok modeline geçmişti, işe de yaradı. Ancak pandemi vurduğunda üretim dahil herşey kapandı. Ekonomiler açıldığında ise just in time stok modeli işe yaramadı. Artık şirketler ‘just in case’ (ne olur ne olmaz) stoğuna ihtiyaç duyduklarını düşünüyor.”

Büyük tedarikçilerle “önce ben” sözleşmeleri
Maliyetler birçok sektörde benzeri görülmemiş bir verim artışı ihtiyacı doğurunca tedarik zincirlerinde çok önemli başka adımlar da atıldı. Stokları artırmak ve en önemli tedarikçilerle uzun vadeli sözleşmeler imzalamak birçok şirketin sarıldığı bir yöntem oldu. Özellikle otomotiv sektöründe BMW gibi devler çip darboğazını aşabilmek için çip tedarikçileriyle özel anlaşmalar imzaladı.

Üretim lokasyonunu değiştirmek seçeneklerden biri oldu
190’dan fazla ülkede 300 farklı markası olan Hollandalı içki üreticisinin stratejisi Meksika gibi pazarlarda yerel ürünleri üretip bunları büyük pazarlara ihraç etmekti. Ancak bira üretimi pandeminin ilk karantinalarında Meksika hükümeti tarafından zaruri sektörler arasında olmayınca Dos Equis markalı içeceğin etiket ve şişelerini Hollanda’ya gönderip orada üretime başladı.

McKinsey anketinde Mayıs 2020’de üretimi yakına çekerek tedarikçi tabanını genişletmeyi düşünen yöneticilerin oranı yüzde 15. Ancak bu adımı atan yöneticilerin oranı Kasım 2021 itibariyle yüzde 40’a yükselmiş durumda. Tedarik zincirini farklı bölgelere yaymayı sadece yüzde 25’lik bir kesim planlamıştı. Kasım 2021 itibariyle bu oran yüzde 38’e ulaştı.

Viski üreticisi şarap şişesinde ürün teslim etti
Bazı şirketler ise çareyi müşterilerine bir özür notuyla birlikte ürünlerini daha önce hiç koymadığı şişelere koydu. Florida merkezli viski üretici St Augistine Distilleri kasım ayında rafl ara göndermek istediği yaklaşık 5 bin şişe içkisini tanklarda bekletti. Şirket üretiminin yüzde 25’ini şarap şişelerinde sevketmek zorunda kaldı ve müşterilerine alternatif ambalajdan dolayı özür notları da gönderdi.



Facebookta Paylaş