Hedeflenen enflasyona ulaşabilmek için yeni dönem OVP’nin kararlılıkla uygulanması gerektiğine inanıyoruz- YASED

Orta Vadeli Program (OVP) hakkında Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) değerlendirmesi aşağıda bulunuyor:

Orta Vadeli Program (OVP), kamunun 3 yıllık bir perspektifle kamu maliyesi politikalarının ile büyüklüklerin kamuoyuyla paylaşıldığı ve bununla tutarlı yapısal alandaki önceliklerin ve politikaların ortaya konulduğu çok değerli bir politika belgesidir.

Bu sene açıklanan OVP, geçen sene uygulanmaya başlanan politikaların sonuçlarının gözlemlenmeye başlandığı bir ortamda ve ortaya konulan hedeflerine ulaşılması açısından çok kritik olan bir dönemi de içermekte.

OVP’yi iki açıdan değerlendirmek isteriz:

 

Birincisi ortaya konan makroekonomik çerçeve ve hedefler.

 

Açıklanan son göstergeler, büyümede dengelenmeyi ve iç talepte azalışı hedefleyen programın bu yönde ilerleme kaydettiğini göstermekte. Enflasyonun son dönemde azalmaya başladığı görüyoruz.

 

2024 yılı OVP’sini, bir önceki yıla göre istihdam, cari açık, bütçe dengesi ve kur gibi alanlarda daha iyi bir performans sergilediğini görmekteyiz. OVP’nin 2024 yılı büyüme ve enflasyon hedeflerinde ise sapma mevcut. Bu durumun yeni OVP’de dikkate alınarak orta vadede hedeflenen makroekonomik patikaya yakınsayacak şekilde hedeflerin güncellendiğini görüyoruz.

 

YASED olarak 2024 yılı OVP’si ile ortaya konan yaklaşımı desteklediğimizi ifade etmiştik. Uygulama sürecinde de Cumhurbaşkanı Yardımcımız ve Hazine ve Maliye Bakanımız başta olmak üzere ekonomi bürokrasimizle yakın temas içinde bulunduk.

 

Kamu maliyesi ve onun sürdürülebilirliği açısından bütüncül bir reform gündeminin hayata geçirilmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Bu reformların ülkemizin yatırım ortamının ve firmalarımızın rekabetçiliğini koruyacak tedbirlerle desteklenmesi de gerekiyor, bu alanda da Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu kapsamında istişare ve programın takibi değerli olacaktır.

 

Bu süreçte daha da güçlendirilmesi gerektiğini düşündüğümüz alan, düzenlemelerin ekonomik etki ve katkısının daha net bir şekilde belirlenmesi ve özel sektör ile iletişiminin daha yakın bir koordinasyon içinde gerçekleştirilmesi. 2025 yılında bu konuya daha fazla odaklanılması, makroekonomik programın öngördüğü zor bir geçiş dönemini yaşana firmaların yönetmekte, genel merkezlerine anlatmakta zorlanacağı anlık sürprizlerle karşılaşmalarını önleyici bir yaklaşımın benimsenmesi büyük önem taşıyor.

 

İç talebin daraldığı, maliyetlerin görece yükseldiği zamanlarda üretimin başka ülkelere kayma ihtimali de bir risk unsuru oluşturuyor. Böyle zamanlarda geçici de olsa sadece üretimi değil, Ar-Ge ve verimlilik artışına yönelik projeleri de üretimin kaydığı lokasyonlara kaybetme riski var. Bu durum mühendislik yetkinlikleri ve yüksek üretim standartlarına dayalı mevcut rekabet avantajımızın da aşınmasına neden olmasının önüne geçebilmek için reform sürecinden geçen vergi ve teşvik sistemlerimizin bu dönüşümlere duyarlı bir şekilde ele alınmasını önemli görüyoruz.

 

OVP’de enflasyondaki düşüşün devamını temel hedef edinmiş bir politika çerçevesini görmek ancak uzun soluklu bir disiplinle uygulandığında başarıya ulaşabilecek makroekonomi politikalarının sürdürülebilirliği açısından önemli. Çünkü enflasyon ve onun yarattığı belirsizlik yatırım kararlarının alınmasının önündeki en büyük engel. 2024 yılında ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın dezenflasyon sürecine katkısını gecikmeli de olsa gözlemledik. Hedeflenen enflasyona ulaşabilmek için yeni dönem OVP’nin kararlılıkla uygulanması gerektiğine inanıyoruz.

 

İkinci önemli konu da sektörel öncelikler yani diğer bir ifadeyle yapısal reformlar.

Makroekonomik alandaki politikalarla iç talepte sağlanan azalışın, üretim yani arzın artırılması yönündeki yapısal reformlarla desteklenmesi önemli. Büyüme, ancak bu kompozisyonda gerçekleşirse, enflasyon üzerinde baskı yaratmayan ve dezenflasyonist sürece katkı sağlayan sonuçlar doğurabilir.

 

Enflasyonun OVP’de 2025 yılı için belirlenen iddialı hedeflere ulaşabilmesi için bu yaklaşım çok önemli. Bu nedenle, OVP’de yer alan yapısal reform gündeminin kararlılıkla ve hızla hayata geçirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. OVP’nin çizdiği çerçeveyi takiben yıl başında açıklanacak Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programlarında burada öncelik verilen alanlara dair somut adımları görmeyi arzu ediyoruz.

 

Üretimi ve arzı artıracak yatırımların yapılabilmesi için yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik ihtiyaç duyulanları başta YOİKK olmak üzere tüm platformlarda dile getirmeye devam ediyoruz. Bu sene YOİKK çalışmaları çok yoğun bir çalışma takvimiyle ilerledi. Öncelikli gündem maddelerimiz arasında yer alan kişisel verilerin yurtdışına aktarımı konusunda önemli ilerleme kaydettik, AB ile uyumlu bir emisyon ticaret sistemini hedefleyen İklim Kanunumuzun meclis açıldığında hızlıca yasalaşmasını bekliyoruz. Dijital ve yeşil dönüşümün düzenleme ayağını ilgilendiren konularda daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.

 

Geçtiğimiz dönemdeki uluslararası doğrudan yatırım (UDY) girişlerini değerlendirecek olursak, bu yılın ilk altı ayında ülkemizde 4,7 milyar dolar düzeyinde UDY girişi gerçekleştiğini görüyoruz. Ülkemizin küresel UDY akımlarından yüzde 1,5 pay alma hedefi ile kıyaslandığında, ki bu sene için yaklaşık 18-20 milyar bandında bir yatırım büyüklüğüne karşılık geliyor, mevcut rakamların potansiyelimizi tam olarak yansıtmadığını görüyoruz. YASED CEO’larına yönelik gerçekleştirdiğimiz anketimizin Haziran dönemi sonuçlarına dayanarak, önümüzdeki altı ayda makroekonomik istikrar ve düzenleyici çerçevede yaşanabilecek iyileşmelerin, YASED üyeleri tarafından en az 13,1 milyar dolarlık ek bir yatırım kararını tetikleyebileceğini tahmin ediyoruz.

 

YASED olarak, önümüzdeki dönemde de ülkemizin üretimine, istihdamına ve ihracatına ekonomimizin tüm sektörlerinde faaliyet gösteren üyelerimizle katkı vermeye devam edeceğiz.

 

OVP’nin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyoruz.



Facebookta Paylaş