JEOPOLİTİK RİSKLER YENİDEN ÖN PLANDA
Yurtdışında korona virüsüne ilişkin endişeler devam ederken İdlib
özelinde artan haber akışına paralel olarak jeopolitik risklerin yeniden
rahatsızlık yaratması piyasaların haftanın son işlem gününe zayıf bir
zeminde girmesine neden oluyor. Negatif haber akışının yanında reel
faiz desteğinin giderek azalması ile TL’de ise kırılganlık artmış
durumda. Günün devamında kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in
Türkiye’nin kredi notu ve görünümüne ilişkin değerlendirmesini
açıklaması bekleniyor. Hatırlanacağı gibi Fitch, Türkiye’nin kredi
notunu geçen yıl Temmuz ayında BB-‘e düşürmüştü. Kasım ayında
görünümü negatiften durağana yükselten Fitch notu ise
değiştirmemişti. Ağırlıklı piyasa beklentisi Fitch’in yılın ilk
değerlendirmesinde değişiklik yapmayacağına işaret ediyor.
Dolayısıyla verilecek mesajlar önemli olmakla birlikte piyasa
beklentisine paralel adımlar atılması durumunda değerlendirmenin
fiyatlar üzerindeki etkisinin limitli kalacağını tahmin ediyoruz.
Yurtdışında ise PMI rakamlarını takip edeceğiz. Son dönemde
ABD’den gelen makroekonomik verilerin oldukça güçlü bir tablo
ortaya koyması Fed’in ekonominin dirençli olduğuna yönelik tezi ile
örtüşüyor. Bu durum doların küresel ölçekte güçlü bir görünüm
sergilemesine yardımcı olurken dolar endeksinin son 2,5 yılın en
yüksek seviyelerinde işlem görmesini sağlıyor. Bugün ABD ve Euro
Bölgesi’nden gelecek öncü PMI rakamları iki bölgede ekonomik
aktivite arasındaki farkın ne ölçüde devam ettiğine yönelik sinyaller
verecek olması bakımından önemli. Güçlü verileri ile öne çıkan
ABD’de momentumun sürmesi halinde dolar endeksindeki yukarı
yönlü eğilimin devam etmesi sürpriz olmayacaktır.
BEKLENTİLERİMİZ
Borsa İstanbul üzerinde baskı artıyor. Küresel risk iştahının durgun
olmasına paralel olarak yurtdışı endekslerinde sınırlı sayılabilecek
kayıplar yaşanırken Borsa İstanbul’da ise hafta başından bu yana
%4’e yaklaşan bir geri çekilme söz konusu. Bu noktada, özellikle İdlib
özelinde artan negatif haber akışının endeksi baskı altında tuttuğunu
görüyoruz. Ayrıca TL’de atan değer kaybının da fiyatlamalarda daha
fazla pay sahibi olmaya başladığını söylemek mümkün. Teknik açıdan
117.500 desteğinin altına inilmesi kısa vadeli görünümün
bozulduğunu gösteriyor. İlk desteği 115.200 seviyesinde bulunan
endeks burada tutunamazsa Ocak ayında 113.300-115.200 arasında
oluşan boşluğu kapatmaya yönelebilir.
EUR/USD 1,0830’un altındaki seyrini sürdürüyor. 1,0830 desteğinin
kırılması ile son 20 yılın ana trendi olan 1,0750 ana desteğini takip
etmeye devam ediyoruz. 1,0750’nin de aşağı yönlü geçilmesi
durumunda paritede teknik açıdan çok daha güçlü bir zayıflık
oluşacağını düşünüyoruz. CFTC vadeli işlem pozisyonlarında
yatırımcıların ağırlıklı olarak EUR short pozisyon taşıması piyasa
beklentisinin iyimser olmadığını teyit eder nitelikte. Bugün özellikle
PMI rakamlarının ortaya koyacağı tablonun paritenin haftalık
kapanışında belirleyici rol oynayacağını düşünüyoruz. Öyle ki, ABD ve
Euro Bölgesi arasındaki ekonomik aktivite farkının ABD lehine
kalmaya devam etmesi durumunda paritede aşağı yönlü risklerin
artabileceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor.
USD/TL’de yukarı yönlü riskler geçerli kalmaya devam ediyor. 50 baz
puanlık faiz indiriminin geldiği toplantı sonrasında yayımladığı
metinde enflasyondaki seyrin yıl sonu tahminiyle büyük ölçüde
uyumlu olduğu yönündeki değerlendirmesini koruyan TCMB’nin
verdiği mesajlar koşulların lehte kalmaya devam etmesi durumunda
faiz indirimlerine kapının açık olduğuna yönelik sinyaller veriyor. Reel
faizin halihazırda benzer kategorideki ülkeler ile kıyaslandığında
düşük seyretmesi ve daha fazla indirimin gelme potansiyeli özellikle
mevcut durumda olduğu gibi belirsizliklerin arttığı dönemlerde TL’de
kırılganlığın daha fazla olmasına yol açıyor. Teknik açıdan
baktığımızda ise kurun haftalık kapanışını Mayıs 2019’dan bu yana
kapanış bazında zirve olan 6,0825’in üzerinde yapmasının yukarı
yönlü risk yaratacağını düşünüyoruz.
Faiz indirimi sonrasında getiri eğrisi farklılaşıyor. Artan jeopolitik
risklerin yanında TCMB’nin faiz indirimi kararı sonrasında 10 ve 2 yıl
vadeli tahvil faizlerinin zıt yönde hareket etmesi ile aradaki makas
yaklaşık olarak son üç yılın en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda.
Söz konusu farkın 1-1,5 puana kadar açılma potansiyeli bulunduğunu
düşünüyoruz. Ancak bunun ötesinde bir fark oluşmasını şu an için
beklemiyoruz. Kaldı ki, TCMB faiz indirimlerine açık kapı bıraksa da 2
yıl vadeli tahvilin mevcut koşullar altında %10’un altında anlamlı bir
geri çekilme potansiyeli taşımadığını düşünüyoruz.
Ons altın kazanımlarını ileri taşıyor. Özellikle korona virüsü nedeniyle
küresel risk iştahının düşük olması ve yatırımcıların güvenli liman
olarak görülen enstrümanlara yönelmesi altının söz konusu dönemde
ortaya çıkan endişelerden azami fayda sağlayan yatırım araçlarından
biri olmasını sağladı. Her ne kadar aynı dönemde dolarda da değer
kazanımı gerçekleşmiş olsa da, söz konusu değer kazanımında düşük
risk iştahının da pay sahibi olması altının performansının
etkilenmemesini sağladı. Teknik görünümde önemli bir bozulma
olmasa da altındaki yükselişte haber akışının çok büyük rol oynaması
ise kısa vadede tersi bir haber akışı oluşması durumunda fiyatlarda
geri çekilme riskinin yüksek olduğuna işaret ediyor. Dolayısıyla
korona virüsüne ilişkin gelişmelerin bir süre daha altın açısından
belirleyici olacağını düşünüyoruz.
ÜNLÜ Menkul
unlumenkul.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.