Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, 2020'ye ihracatını Ocak'ta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26 geliştirerek 150 milyon dolarla başladı.
Şubat'ta 109 milyon dolar, Mart'ta 121 milyon dolar dövizi Türkiye'ye kazandırdık.
Birçok endüstride tedarik zincirinde meydana gelen aksaklıklar ve küresel arz talep dengesinde yaşanan daralmalar tüm sektörlerde olduğu gibi bizim de üretim ve ihracatımızda gerilemelere yol açtı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Mart 2018'den beri uygulamakta olduğu Türkiye'den ithal edilen çelik ve alüminyum için ilave % 25 gümrük vergisi uygulaması hatta bu oran Ağustos 2018 - Mayıs 2019 tarihleri arasında % 50 olarak uygulanmıştır; ayrıca AB'nin yine çelik ürünlerine karşı halen sürdürmekte olduğu kota uygulamasına küresel çaptaki pandemi krizi de eklenince ülkelerin içe dönme girişimleri artmaya başladı.
Bütün ülkelerde yerlileşme, yerli üretimi koruma algısı ön plandaydı. Bu da bizim satın alma, üretim, satış ve lojistikte öne çıkan trendleri daha yakından takip etmemiz gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Öncelikli olarak Katma değeri yüksek olan kaliteli yani alaşımlı çelik diyebileceğimiz ürün gamındaki üretim düzeyini daha üst seviyelere çıkarmamız gerekiyor. Bu konuda bölgemiz başta olmak üzere ülke genelinde yatırımlar artmakta, katma değerli ürün ihracatı ve Türkiye ekonomisine sağlayacağı katkı açısından da çok önem arz etmekte.
Türkiye, 2019 yılı verilerine göre 33,7 milyon tonluk üretimiyle dünyanın en büyük sekizinci, Almanya'nın ardından da Avrupa'nın ikinci büyük çelik üreticisi konumunda yer alıyor.
2019'da yaklaşık 22 milyar dolarlık demir ve demirdışı metal ürünler (çelik dahil olmak üzere) ihracatıyla sektördeki önemli oyunculardan biri oldu ve dünya sıralamasında altıncı sırada yer aldı.
Salgının demir çelik sektörü için en önemli pazarlar olan Avrupa ve ABD'yi kısmen daha çok etkilemesi, Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkede demir çelik üretim ve tüketiminin zayıflamasına neden oldu.
Otomotiv, yapı ve inşaat, makine gibi çelik tüketicisi sektörlerde uluslararası alanda yaşanan daraltıcı etkinin sektörümüze yansımasını Nisan ve Mayıs aylarındaki verilerden net bir şekilde görebiliyoruz.
Birliğimiz Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 15 gerileyerek 85 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi.
Küresel ham çelik üretimi, pandeminin en yoğun hissedildiği Nisan ayında 2019'un aynı dönemine kıyasla yüzde 13 azalarak 137,1 milyon ton oldu.
Daralmalara rağmen Mayıs'ta EİB bünyesindeki 12 İhracatçı Birliği arasında 80 milyon dolarla EİB'de yer alan birlikler arasında en fazla ihracat gerçekleştiren birlik olduk.
Normalleşme adımlarıyla üretim, tüketim ve dış ticaret verileri eski seyrine dönmeye başladı. Haziran ayında ihracatımız yüzde 8 artarak 98 milyon dolara ulaştı.
Türkiye'de ham çelik üretimi haziranda 2019'un aynı ayına kıyasla yüzde 4 artışla 2,8 milyona ulaşırken, ocak-haziran döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4 azalarak 16,3 milyon ton oldu. Nihai mamul çelik tüketimi ise Haziran'da yıllık bazda yüzde 7 arttı ve 2,4 milyon tona yükseldi. Tüketim, yılın 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 artarak 13,4 milyon ton olarak hesaplandı.
Küresel ham çelik üretimi yılın ilk yarısında 873 milyon ton oldu ve 2019 yılının ilk yarısına göre %6 düşüş gösterdi.
Son 2 yıldır demir çelik sektöründe dünyadaki korumacılık önlemleri sebebiyle sıkıntılı bir süreç geçirse de genel olarak bakıldığında son 15-20 yılda yakaladığımız büyüme ivmemizi salgın sürecinde de korumak için girişimlerimizi aralıksız sürdürdük.
Koronavirüs salgını süresince sektörde üretim kesintisi yerine, salgına karşı gerekli tedbirlerin alınarak çalışmaların sürdürülmesi ülkemiz açısından oldukça önemliydi.
Yılın ilk yarısında Birliğimizden yapılan demir çelik ihracatı 644 milyon dolar oldu. En çok ihracat gerçekleştirilen ürün grupları; 448 milyon dolarla demir ve çelik, 96,5 milyon dolarla bakır, 68,2 milyon dolarla diğer metaller ve 31 milyon dolarla alüminyum ürünleri oldu.
Birliğimizden yılın ilk yarısında yapılan demir çelik ihracatında başı çeken ülkeler; 81 milyon dolarla Almanya, 55 milyon dolarla Yemen, 28 milyon dolarla İsrail, 24'er milyon dolarla ABD ve İtalya, 22 milyon dolarla İngiltere, 20'şer milyon dolarla Fransa ve Hollanda oldu. Değer bazında Yemen'e yüzde 27, İsrail'e yüzde 18, ABD'ye yüzde 59 ihracat artışımız oldu.
Ocak-Haziran döneminde Türkiye geneli demir çelik ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre değer bazında %13 azalarak 9,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
İhracatımızın 6,5 milyar dolarını demir çelik, 1,3 milyar dolarını alüminyum, 1,1 milyar dolarını diğer metaller, 639 milyon dolarını bakır ürünleri oluşturuyor.
İlk yarıda Türkiye geneli en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz Almanya 656 milyon dolarla ilk, İtalya 595 milyon dolarla ikinci, İsrail 504 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı.
İlk üç pazarın ardından 407 milyon dolarla ABD, 383 milyon dolarla Romanya, 383 milyon dolarla Irak, 375 milyon dolarla İspanya, 365 milyon dolarla Mısır en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz pazarlarımız arasında yer alıyor.
Demir çelik sektöründe Sanayi 4.0 vizyonunun gerçekleşmesi için kendi ekosistemimize bilgi beslemesi yapmamız ve süreci üretimden Ar-Ge'ye kadar detaylı şekilde yürütmemiz gerekiyor.
Bunun için dijitalin bütün enstrümanlarını kullanarak sektörümüze katma değerli üretimi teşvik edecek Sanayi 4.0 odaklı etkinliklerimizle bilgilendirmeler yapıyoruz.
Bu sene yaşadığımız en önemli gelişmelerden biri de ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi'nin ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de Türkiye'den ithal edilen Çelik ve Alüminyum'un ek gümrük vergisi oranını yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseltme kararının anayasaya aykırı olduğuna karar vermesiydi.
İki yıl boyunca küresel ölçekte İhracatçı Birlikleri olarak verdiğimiz mücadele sonucu Türkiye'nin lehine sonuç çıktı. İhracatçı Birlikleri olarak bizler de bu keyfi ek vergiden ötürü ihracatçılarımızın uğradığı zararın karşılanmasını talep etmek için elimizden geleni yapacağız.
Ankara-Washington hattındaki düşük veya sabit oranlı gümrük vergisi müzakerelerinin sürmesini, diplomatik temasların sıklaştırılmasını istiyoruz.
Öte yandan Avrupa Birliği'nin (AB) çelik ürünleri ithalatı üzerindeki korunma önlemleri adil ticaret anlaşmasına uymamaktadır. İkili ticaretin önüne konulan engeller, ticaret savaşları kümelenmesi ve korumacılık önlemleriyle Gümrük Birliği anlaşmamız ciddi anlamda zedelenmiştir.
Aramızda 24 yıldır geçerli olan Gümrük Birliği'nin kapsamının genişletilerek en kısa zamanda modernize edilmesi ve ivedi bir şekilde güncellenmesi gerekiyor.
Biz ekonomik savaştan değil, küresel ticarette adil ve sürdürülebilir bir sistemden yanayız.
Pandeminin etkilerinin hala devam ettiği başta ABD ve Avrupa ülkelerinin ekonomilerinde daralmalar rekor seviyelerde seyrediyor.
Uluslararası kuruluşların tahminlerine göre salgının asıl etkisinin ikinci yarıda görülmesi bekleniyor.
Piyasadaki yeni arz talep dengesinin yılın son çeyreğinde ancak sağlanabileceğini düşünüyoruz.
Türk demir çelik sektörü olarak ikinci yarıda uluslararası arenada eskisinden de güçlü pozisyon alarak yerimizi sağlamlaştırmaya hazırlanıyoruz.
Stratejik öneme sahip çelik sektörü temelde diğer sektörlere girdi sağlar; örneğin inşaat, otomotiv Makine ve İmalat Sanayi gibi. İnşaat, otomotiv sektörlerinin de özellikle yeni kredi fırsatları ile yeniden canlanması ve diğer Makine, imalat sanayinin tekrar normal üretime geçmesi ile birlikte çelik sektörünün de iç pazarda yükselişe geçeceğini öngörüyoruz.
Çelik sektöründe hammadde ihtiyacının 2/3'nü (hurda, elektrod, demir cevheri, koklaşabilir taş kömürü gibi) ithal etmekteyiz. İnşaat demiri, filmaşin, profil, kütük demir, yassı mamul, kaplamalı malzemeler, kaliteli çelikler üretip ihraç ediyoruz.
Ama asıl geliştirmemiz gereken bir kısmını ithalatla karşıladığımız beyaz eşya, otomotiv, gemi sanayi gibi sektörlerin ihtiyacı olan katma değerli yassı ve uzun mamullerdir. Sektör olarak asıl ithal ettiğimiz bu katma değerli mamulleri üretecek girişim ve dönüşümleri arttırmak oldukça önem taşıyor.
Sektörün diğer ihtiyacı olan önlem ise Ukrayna, Rusya, İran gibi çelik üretiminde ihtiyaç duyulan kömür, cevher gibi doğal kaynakları zengin, ayrıca doğalgaz enerji kaynaklarına sahip ve çeliği büyük montanlı ve aynı zamanda ucuza üretip ihracat yapan ülkeler ile yapılması planlanan serbest ticaret anlaşmalarında da ülkemiz üreticilerinin rekabet gücünü koruyabilmeleri için demir çelik ürünlerinin kapsam dışında bırakılmasıdır.