Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu faaliyetleri kapsamında, Eğitim Reformu Girişimi (ERG) iş birliği ile hazırlanan “Covid-19 Etkisinde Türkiye'de Eğitim” Raporu'nun tanıtım toplantısında açılış konuşmalarını, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masa Başkanı Elvan Ünlütürk gerçekleştirdi.
Simone Kaslowski: Eğitim bir kriz anında dahi bir ülkenin feragat edemeyeceği en önemli konuların başında gelmeli.
Konuşmasında, COVID-19 salgınıyla beraber eğitim hayatının tüm dünyada büyük bir değişimin içinden geçtiğinin altını çizen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski sözlerine şöyle devam etti:
“Salgın sürecinde önce “insan sağlığı” denilerek hızla kapanmaya yönelik önlemler alınırken, salgının seyriyle beraber öngörülenden daha uzun süre yüz yüze eğitime ara verildi. Türkiye, OECD ülkeleri arasında yüz yüze eğitimin yapılamadığı, okulların en uzun süre kapalı kaldığı ikinci ülke konumunda oldu. Araştırmalar yüz yüze eğitime uzunca bir süre ara verilmesinin okul terki ve öğrenme kayıplarında artışa neden olduğunu gösteriyor.
Öğrencilerin zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimi, psikolojileri, öğrenme kayıpları, beslenme ve sağlık açısından takibi, ihmal ve istismarın tespiti ve müdahalesi ile gelecekteki işgücü potansiyeli gibi pek çok etkisi dikkate alındığında; eğitim bir kriz anında dahi bir ülkenin feragat edemeyeceği en önemli konuların başında gelmeli. Bu anlayışla, okuldan uzak kalınan bu sürecin yarattığı etkilerin en hızlı şekilde tespit edilmesi ve telafi edilmesi yolunda veriye dayalı şekilde kararlı adımlar atılması son derece önemli. Yeni eğitim dönemine başlarken önceliğimiz okulların açılması kadar, her önlem alınarak açık tutulması yönünde de olmalı. Milli Eğitim Bakanlığımızın da bu yönde kararlı olunduğunu her fırsatta dile getirmesinden memnuniyet duyuyoruz.
Eğitim hepimizin bildiği gibi geri dönüşünü uzun zaman sonra aldığımız, ama bir ülkenin geleceğini belirleyen en önemli yatırım. Bugün verilen eğitimin etkilerini bundan 15-20 yıl sonra gözlemleyeceğiz. O nedenle hata yapma lüksümüz bulunmuyor.”
Elvan Ünlütürk: Eğitimin tüm paydaşları olarak gerekli adımları atmamız, eğitimdeki kayıpların telafisi için büyük önem taşıyor.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Elvan Ünlütürk de konuşmasında salgın sürecinin sadece bir sağlık sorunu olarak kalmadığını, insana dokunan her alanı yakından ve derinden etkilediğini vurguladı. Ünlütürk konuşmasında ayrıca; “Hiç kuşkusuz bu süreçten her çocuk ve gencimiz aynı şekilde etkilenmedi. Ailelerin eğitim ve gelir düzeyi, çocuk sayısı bakımından farklılıkları, internete ve dijital araçlara erişim uzaktan eğitim sürecinde en önemli belirleyici faktörlerden oldu. Özel önlem gerektiren çocuklar, yine ülkemizde son yıllarda sayısı hızla artan sığınmacı çocuklar da bu süreçten olumsuz etkilendi. Bu süreçte edindiğimiz deneyimi, eğitimin geleceğini daha kapsayıcı ve eşitsizlikleri giderecek şekilde planlarken mutlaka göz önünde bulundurmalı; özel gereksinimleri de dikkate alarak eğitim sistemimizi gözden geçirmeli ve dayanıklılığını artırmalıyız. Salgının çocuklarımıza etkilerini ancak yıllar sonra görebileceğiz. Eğitimin tüm paydaşları olarak gerekli adımları atmamız, eğitimdeki kayıpların telafisi için büyük önem taşıyor” dedi.
Açılışın ardından, ERG Direktörü Işık Tüzün moderasyonunda gerçekleşen bölümde, rapor yazarlarından ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık ve ERG Politika Analisti Ekin Gamze Gencer rapordaki verileri paylaştı. ÖRAV Eğitim Koordinatörü Arzu Atasoy ve AÇEV Erken Çocukluk Eğitimleri Özel Projeler Direktörü Duygu Yaşar ise rapordaki bulguları yorumladı.
Rapor yazarlarından ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık konuyla ilgili değerlendirmesinde;
“Eğitim sisteminin kırılganlığının bertarafında, eğitim sisteminin krizlere karşı güçlenmesinde, bu kırılganlığın orta-uzun vadede ekonomide, sağlıkta, toplumsal cinsiyet eşitliğinde, toplumun üyelerinin esenliğinde daha başka krizlere yol açmamasını sağlamak için tüm paydaşlara düşen farklı roller var. Raporda ele aldığımız her alanda iş dünyası, akademi, sivil toplum ve diğer paydaşların katkı sunabileceği çalışmalar için önemli bulgular yer alıyor” dedi.
Rapor yazarlarından ERG Politika Analisti Ekin Gamze Gencer:
“COVID-19 tüm dünyayı ve hayatın her alanını etkiledi ama bu etkiler eşit dağılmadı. Kırılganlığı yüksek birey ve gruplar için COVID-19'un kesişimsel etkileri çok daha şiddetli oldu. Raporda yer verilen bulgular, öğrenciler ve öğretmenler başta olmak üzere ilgili tüm paydaşların etkin katılımıyla geliştirilecek araştırma ve politika önerilerinde değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeler sonucunda, ulusal ölçeğin yanı sıra bölgesel, yerel ve hatta okul ölçeğinde planlamalar yapılması; salgının eğitime etkilerinin akademik ve ekonomik kayıpların ötesinde daha bütünsel ele alınması ve böylece eğitim sisteminin kırılganlığının önünde geçilmesi sağlanabilir. Bilim insanlarının önümüzdeki süreçte salgınların devam edeceği öngörüsü doğrultusunda, önümüzdeki belirsiz ve zorlu süreçler ancak eğitimin tüm paydaşlarının dayanıklılığının güçlenmesiyle aşılabilir. “
ÖRAV Eğitim Koordinatörü Arzu Atasoy rapora ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Raporda öne çıkan bulgulardan biri, öğretmenlerin dijital okuryazarlık ve uzaktan eğitim tasarımı konusunda bilgi ve becerilerini geliştirme ihtiyaçları oldu. Öğretmenler, öğrencilerine ulaşabilmek için daha önce kullanmadıkları teknolojik araçları keşfettiler. Aynı zamanda mesleklerinde yıllardır kullandıkları becerilerin ve bilgilerinin bir kısmının işe yaramayacağını, yeni bilgi ve beceriler öğrenmeleri, koşulların getirdiği duruma uyumlanmaları gerektiğini fark ettiler.
Raporda vurgulanan diğer bir önemli nokta da eğitimde ve öğrenmede en temel koşul olan, sosyal duygusal zemini sağlayamamak, çocukların öğrenme kaybını sadece akademik değil, gelişimsel olarak da destekleyememek oldu.”
AÇEV Erken Çocukluk Eğitimleri Özel Projeler Direktörü Duygu Yaşar'ın rapora ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Anne babalar okulların açılmasını hem istiyorlar hem de endişeleniyorlar. Buna endişeli ve çaresiz bir isteme hali diyebiliriz. Çünkü pandeminin çocukları üzerindeki etkilerini gördüler ve hem kendi ruh sağlıkları hem de çocuklarının gelişimsel sağlığı için çocuklarının okula gitmesini istiyorlar çünkü okul dışında riskleri azaltacak bir destek mekanizmaları yok.”