Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Çelik sektörünün ihracatı yılın 11 aylık döneminde miktar bazında yüzde 28,8, değer bazında ise yüzde 31,2 geriledi. İhracatın 2023’ün ilk 11 ayında 13 milyar 545 milyon dolar olduğunu kaydeden Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, “2023 ilk 10 aylık süreçte ise ithalat yüzde 14,8 artışla 17 milyon 639 bin tona çıktı. 2015’ten bu yana ilk kez nihai çelik ürünlerinde net ithalatçı konumuna düştük. Bu kapsamda ithalatın yarattığı haksız rekabetin önüne geçilmesi için resmi kurumlarımıza anti damping başvurusunda bulunduk. Yapılacak inceleme sonucunda ithalat yapılan ülkelerin rekabete aykırı davrandığı ortaya çıkarsa ek vergi uygulanacak. Böylece haksız rekabetin önüne geçilecek.” dedi.
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) sektörün 2023 yılını değerlendirerek, 2024 yılı yol haritasını ve hedeflerini açıkladı. ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda konuşan çelik sektörünün ihracatının 2023 yılının ilk 11 ayında 2022’nin aynı dönemine göre yüzde 31,2 gerileyerek 19 milyar 697 milyon dolardan 13 milyar 545 milyon dolara düştüğü açıklandı. İlk 11 ayda ihraç edilen miktarın da 28,8’lik düşüşle, 18 milyon 341 bin tondan 13 milyon 55 bin tona gerilediğini ifade eden Adnan Aslan, “2023’ün ilk 10 ayında ise ithalat 2022’nin aynı dönemine göre yüzde 14,8 artışla 15 milyon 366 bin tondan 17 milyon 639 bin tona çıktı. Türkiye artık çelik ürününde net ithalatçı konumundadır. 2015 yılından günümüze kadar ilk kez böyle bir yılı geride bırakıyoruz. Her zaman nihai ürünlerde net ihracatçı konumunda yer alıyorduk.” dedi. İthalatta yaşanan artış ülkemiz çelik üreticilerine zarar verecek noktaya erişmiştir. Tüm dünyada yönetimlerin çelik sektörlerini korumaya yönelik politikalar uyguladığını, Türkiye’nin ise hala açık pazar konumunda olduğunu belirten Adnan Aslan, “Ülkelerin korumacılık önlemleri, Avrupa Birliği’nin uyguladığı kotalar, ABD vergileri ve Kuzey Afrika’dan Mısır, Cezayir gibi ülkelerin net ihracatçı konumuna gelmesi bizim ihracatımızın düşmesine neden oldu. İhracatımızdaki düşüşte diğer bir etken ise navlun ve konteyner fiyatlarının gerilemesiydi. Bu düşüşle birlikte Uzak Doğu ülkeleri yeniden pazara girmeye başladı. 2022’de konteyner ve navlun fiyatlarının çok yükselmesiyle birlikte sektörde ciddi bir avantaj elde etmiştik. Bu avantajı kaybetmemiz ihracata da yansıdı.” dedi.
KAPASİTE KULLANIM ORANI YÜZDE 55’LERDE
Çelik sektöründe üretimin de gerilediğini kaydeden Adnan Aslan, “2022’nin ilk 10 ayında üretimimiz 30 milyon 91 bin tondu. 2023’te yüzde 8,8 gerileyerek 27 milyon 454 bin tona düştü. Türkiye, üretiminin yüzde 50-55’lik kısmını ihraç ediyor. 2022’de ihracatımız 20 milyon ton üzeri seviyelere çıkmıştı. 2023’ün tamamında ise 14 milyon ton seviyelerine yaklaşacaktır. Normal şartlar altında 2023 hedefimiz 16 milyon ton, 16 milyar dolar ihracattı. Ancak gerisinde kaldık. 2024’te de 15 milyon tonluk ihracat hedefliyoruz. 2022’deki 20 milyon tonluk ihracat seviyesine yeniden ulaşmamız biraz daha zaman alacak gibi gözüküyor. 2028 için İSE 32 milyar dolarlık ihracat hedefi belirledik.” diye konuştu. Çelik sektöründe kapasite kullanım oranlarının da yüzde 50-55 seviyelerinde olduğuna dikkat çeken Adnan Aslan, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Bu düşüşteki en önemli sebepler arasında talepsizlik ve enerji maliyetlerinin yüksekliği var. Kapasite kullanım oranlarının düşük olması sektör adına olumlu gözükmese de, çelik sektörünün sermaye yapısının çok güçlü olduğunu söylemeliyiz. Diğer taraftan kapasite kullanım oranları bu kadar düşükken, hem Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzaladığımız ülkelerden hem de farklı ülkelerden çelik ithal ediliyor. Ancak ithalat yapılan ülkelerden gelen ürünler iç piyasadaki dengeleri bozuyor. Bu noktada bizim de resmi kurumlara başvurularımız oldu. Yapılacak incelemeler sonucunda bu ithalatlarda bir sübvansiyon uygulandığı ortaya çıkarsa söz konusu ithalata ek vergi uygulanmasını talep ettik. Yaklaşık 1,5 ay önce başvurumuzu yaptık. Sürecin 6-12 ay içinde netleşmesini bekliyoruz.”
YENİLENEBİLİR ENERJİDE ÖNCELİK BEKLİYORUZ
Enerjinin çelik sektörünün en önemli girdilerinden biri olduğunu ifade eden ÇİB Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler de, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması da (SKDM) bazı zorunlulukları beraberinde getiriyor. Sektörümüzde cevherden ve hurdadan üretim yapılıyor. Türkiye aslında bu alanda avantajlı konumda. Çünkü cevherden üretimde yaklaşık 2 bin kilogram, hurdadan üretimde ise yaklaşık 400 kilogram emisyon oranı ortaya çıkıyor. Bu noktada emisyon oranlarını düşürmek için de yenilenebilir enerji yatırımlarında ciddi bir artış gerekiyor. Sektör olarak biz de yenilenebilir enerji yatırımlarında öncelik bekliyoruz. Bu yatırımlarda önceliklendirilir ve destek alırsak rekabette avantaj kaybetmemiş oluruz. Emisyon oranlarını düşürerek ek vergilerin önüne geçebiliriz.”
Toplantıda ayrıca, ÇİB tarafından hazırlatılan ‘Çelik Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporu’ paylaşıldı.