S Bilişim Danışmanlık tarafından hazırlanan "ABD’de Politik Deprem" başlıklı Sİİ Siyasi İstikrar İndeksi raporu aşağıda sunulmuştur:
ABD’de artan politik kutuplaşma malûmdur. ABD’de orta sınıfların ekonomik / finansal borçlu, kaideli-kurumcu yaşama artan zıtlıklarla suçlu, sosyo-kültürel ve dinî cihetten sökülen yapılarla ve yetersiz kalan yerel toplulukçu ölçeklerle yalnızlaşmaları, bilinen husustandır.
Sürekli dış ticaret açığı verip USD’nin yüksek üstünlükleriyle sürdürülen, Çin’in üretimden gelen gücünü devreye almak suretiyle tüketici refahı temin eden eko-politik döngü, Amerikan orta sınıflarını üretici, nitelikli işgücü sahibi olmaktan uzaklaştırmış, tasarruf kabiliyetini azaltmıştır.
ABD finansı ekonomik bozukluğu düzeltici değil pekiştirici işleyiştedir. Obama’dan sonra Trump da bunu kıramamıştır. ABD finansının beklentileri öylesine etkinleşmiştir ki; Kongre ABD finansının istimdat deposu olmuş, karşılıksız kitlevî yardım paketleri art arda gelmiştir.
Artan siyasi-sosyolojik baskılar, ABD dış ekonomik etkileşiminin revize edilmesini gerektirici, Çin ve ABD ile dış ticaret görüşmeleri mekaniğidir.
ABD siyaset kurumu (Trump) dış ekonomik etkileşimde düzeltmeyi becerememiş, orta sınıfların beklentilerini cevaplayamamış, muhatap oldukları baskıyı izale edememiştir. Covid-19 salgınında hem piyasa hem de kamu hizmet yetersizlikleri, alarm veren ABD alt-yapı yetersizliklerini ayyuka çıkartmıştır.
Covid-19’un yükleriyle birlikte ABD Hazinesi, hem dış etkileşimi düzeltmek hem de içeride yardım paketlerinin yükünü eşanlı yönetmek ayrıca onlarca trilyon USD alt-yapı harcama gereklerini finanse etmek zorundadır. Çin ve Rusya’nın askerî meydan okumalarını cevaplanmaları, “askerî akran eşleşmeleri” ötelenmiş, ayrı meseledendir.
CENTCOM’un Trump’ın otoritesini reddi, ABD Kongresinin yabancı güçlerin talep ve beklentilerinin konsolidasyon yerine dönmesi, zenci Floyd vakıası, eyalet yönetimlerinin ve valilerin Trump’a isyanları, Covid-19 kitlevî yardım ve sağlık hizmetlerinin ağır aksaması, Amerikan ordusunun seyyar hastanelerini halka açamaması, yoğun bakım ve solunum cihazlarının yetersiz kalmaları, Amerikan halkını açık/örtük şoke etmiştir. Amerikan halkının piyasa ve devlet güveni sarsılmıştır.
Trump kaynaklı işleyişte ayrıca; lider-halk, lider-bürokrasi ve lider-askeriye etkileşimleri karmaşıklaşmıştır. ABD’de halkın demokratik vukufiyeti, seçkinlerdeyse demokratik usulilik ve kurumsallığın ederi sıçrama ölçüsünde artmıştır. Demokrasinin yumuşak ve sağduyulu ruhu kadar sert-köşeli kurumsal çerçevesi de var, ABD buna en ihtiyaç duyulan zamanlardadır.
Tıkanan ve yetersiz kalan Trump, seçimi, ezilerek kaybetmiştir. Trump yenilgiyi reddetmiş, başkanlığı devirde direnmek istemekte, zemin ve fırsat kollar haldedir. Neticeten Trump, önce güvenlik kuvvetlerini bloke ettirmiş, aynı Hitler’in Reichstag’ı yaktırması gibi halkın eylemliliğini devreye almak istemiştir. ABD’de Kongreyi basan halk eylemlerinde, 4 ölü ve 100’e yakın yaralı mevcuttur.
Kongre’nin başkanlık seçimlerini tescil programı aksamış olsa da kurumlar çalışacak, Biden görevi devralacaktır. ABD ordusunun pasif tutumu not edilmiş, aslında ordunun pasif kalması işlevseldi. Cumhuriyetçiler, partilerinin Trump’a karşı düşük tepkime ve kurumsallığıyla, belki, uzun müddet Amerikan demokrasisin kara lekesi olarak görülebilecektir.
Kongrenin halk tarafından kısa süreli işgali küre bütününde demokratik etkileşimler cihetinden salt ABD ile sınırlı gelişmeden mi? Yoksa her yere yayılacak anti-demokratik dalga mı?
Bize göre Türkiye’de Batı’ya demokratik öykünme zaten güçleşmişti. Daha Ağustos-Eylül.2018’de ABD, Türk yargısının milli egemenlik rabıtasını reddetmiş, Ekim.2019’da terör örgütüyle “ateşkese arabuluculuk” demiş, ülkeye ekonomik, devlet başkanına şahsi yaptırım tehdidinde bulunmuştur. ABD durmamış, etrafımızda askerî hareketliliği diğer raporlamalarda nakledilmiştir.
Öte yandan, Biden’ın Türkiye’ye dönük “muhalefete açık destek vermek suretiyle Erdoğan’ı yıkacağız” söylemi ortadadır. Biden’ın, içeride Kongre basmaya varan gelişmelerle dışa dönük bu tür söyleminin hem ardında durması hem de yürütmesi ciddi güçleşmiştir.
Biden’ın içeriye odaklama yükü sıçrama ölçüsünde artmıştır. Bu aynı zamanda Trump döneminde Türkiye’nin maruz kaldığı ağır olumsuz ABD politikalarının da daha çok sorgulanabilmesi, bu sorgulamanın ABD’de kendiliğinden başlatılabilmesi demektir.
AB-İHAM’ın Demirtaş vakıasında açık hasımlığı, AB Konseyi’nin tam-haksız Yunanistan meselesinde Türkiye’ye karşı sahaya asker koyacak düzeyde açık düşmanlığı ortadadır. Türkiye’nin AB’den neşet ettiği düşünülen demokratik etkileşimi, anlaşmazlıklarını kuvvet kullanmaksızın halletme olarak özetlenebilecek değer paylaşımı yitirilmiştir.
Konsolide edildiğinde Türk demokrasisi için Batı’ya öykünme, Batı’yı referans alma, Batı’nın Türkiye’de demokratik hassasiyet adına politika dikte ettirmesi güçleşmiştir.