Koronavirüsün kendine veya aileden birine bulaşma korkusu % 67’den %82’ye yükseldi - Barem araştırması

Barem tarafından 15 gün arayla gerçekleştirilen ikinci araştırma, koronavirüs algısının değiştiğini ve korkunun da alınan önlemlerin de ciddi oranlarda arttığını gösteriyor.

Araştırmaların ilki Sağlık Bakanlığı’nın ilk vakayı açıklamasından bir gün önce başlamış ve henüz kaybımız yokken tamamlanmıştı. İkinci araştırma ise, vaka sayısının 9 binlere, kayıplarımızın 131’e yükseldiği dönemde yapıldı. Oranlar kısa zamanda hızlı değişti. İşte ikinci araştırmadan dikkat çeken detaylar…

Barem tarafından Koronavirüsü salgınıyla ilgili 10-12 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen ilk araştırma, Türk halkının neler hissettiğini somut olarak ortaya koymuş ve dikkat çekici bulgular sunmuştu. 15 gün sonra 25-30 Mart tarihleri arasında yapılan ikinci araştırmaya yeni sorular da eklenerek çok daha detaylı verilere ulaşıldı. İki hafta gibi kısa bir süre içinde toplumda görülen algı ve davranış değişikliğinde çarpıcı farklılıklar gözlendi. İlk araştırmaya göre özellikle gençler, eğitimliler ve kadınlar daha çok korkuyordu, alınan önlemler sınırlıydı. Halkın yarısından fazlası salgının abartıldığını düşünürken, her şeye rağmen önlem almayı ihmal etmediğini dile getirmişti. İkinci araştırma bulgularına göre korku daha da arttı ve yaygınlaştı, alınan önlemlerde de artış kaydedildi. İşte bir önceki araştırmaya göre değişen bulgular:
• Koronavirüsün kendine veya aileden birine bulaşma korkusu % 67’den %82’ye yükseldi.
• Sağlık Bakanlığı’na güven biraz daha arttı ve %69’dan %74’e çıktı.
• Salgın tehdidinin abartıldığına inananlar önemli oranda azaldı, %52’den %32’ye düştü.
• Virüsün yayılmasını önlemek için haklarından vazgeçebileceğini söyleyenler iyice arttı % 76’dan %91’e yükseldi.
• Önümüzdeki günlerde durum iyileşmeye başlayacak diyenler azaldı ve %64’den %54’e geriledi.
• Virüsten korunmak için önlem almayan kişi neredeyse pek kalmadı. %31’den %4’e indi.
• Virüsün bir komplo değil doğal bir oluşum olduğunu düşünenlerde artış gözlendi. Böyle düşünenlerin oranı Oranları %38’den %47’ye çıktı.
• Virüsün ABD kaynaklı olduğunu düşünenlerin oranıysa %22’den %17’ye düştü.
Önlem almayan kalmadığı gibi alınan önlemlerde de artış gözlendi
Yapılan ilk araştırmada bilinçli ve önlem alan bir kesim olduğundan ancak bu oranın riskli gruplarda düşük olduğu tespit edilmişti. Görüşülen kişilerden neredeyse üçte biri henüz önlem almaya başlamamıştı. İkinci araştırmada önlem almayanların oranının sadece %4 olduğu tespit edildi. Tüm yetkililer ve uzmanlar virus bulaşmaması için sosyal izolasyonun önemini vurgularken; en sık alınan önlem %78 oranla evden çıkmamak ve sosyal etkileşimi azaltmak. Hatta kendini karantinaya alan %6’lık bir kesim var. Tokalaşmamak, sarılmamak, öpüşmemek de bu grupta sayılabilecek önlemlerden ve görüşülen kişilerin %13’ü buları uyguladığını söylüyor.
Sosyal izolasyonun sağlanamadığı durumlarda insanlar kendini korumak için el dezenfektanı (% 24), maske (%22) ve eldiven (%19) kullanıyor.
Diğer bir önlem grubu ise bulaştığı varsayılan virüsü bertaraf etmek için yapılan temizlik. Kişisel temizliğe daha çok önem vermek (%35), ev temizliğine daha çok önem vermek (%34), elleri daha sık yıkamak (%26) en çok ifade edilen önlemler arasında. Kolonya ve sirke kullananların oranı %15, evini veya işyerini dezenfakte eden kesim ise %9.
Yapılan her iki araştırmayı karşılaştıran ve bulguları değerlendiren Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız “İkinci araştırmamızda salgın yayılırken ve kayıplarımız artarken Türkiye’de Koronavirüs salgınına dair bilincin ve önlemlerin arttığını gördük. Bu da yapılan uyarıların büyük ölçüde yerini bulduğunu gösteriyor. Salgın tehdidinin ciddiyetine ve virüsün doğallığına inananlar arttı. Bugüne kadar benzerini yaşamasak da Türkiye’nin olağandışı dönemlere alışkın olmasının bu dönemi en az zararla geçirmek adına elindeki bir şans olduğuna inanıyorum. Kişiler ve kurumlar olarak herkesin duruma uyum sağlayacak şekilde dönüşmesi ve birbirine destek olması gerekiyor. Bir araştırmacı olarak bu bulgulardan umutsuz değilim”.
Araştırmaların Künyesi:
Araştırmalar CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle, 15 yaş ve üzeri Türkiye temsili ilki 1000 kişi ile 10-12 Mart tarihleri arasında, ikincisi 1007 kişi ile 25-30 Mart 2020 tarihleri arasında gerçekleştirildi.



Facebookta Paylaş